(bkz: beton millet sakarya)
--spoiler--
"bir kez ikna olunca milliyetçilik harcı
farklı olana sözü 'defol git pis yabancı'
mozaikten haz etmez de mermer bile yunanca
lakin her dilde faşizm 'beton millet sakarya'...
...sol yanımda sınırsızca enternasyonal dünya
sağ yanımda kaim duran beton, millet, sakarya.."
--spoiler--
--spoiler--
Biri Ecdadima Küfrettimi boğarım.
Boğamasamda yanımdan kovarım..
Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
Mehmed Akif Ersoy
--spoiler--
ülkücülük arif olmaktır.
--spoiler--
Ey,mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği,şehidimin son örtüsü!
ışık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
arif nihat asya
--spoiler--
türklüğün en büyük düşmanının islamiyet olduğunu idrak etmesi gereken sistem.
kendini resetleyip türkçülük olarak tekrar ışığına kavuşması gerekmektedir...
islam ruh dünyasını bu Batı/haçlı/Siyonist zihniyetli senaryolara köle yapmak isteyenlerle kimler işbirliği içerisinde görüyoruz. islam'ın haksızlığa, adaletsizliğe, imansızlığa, haddini bilmezliğe meydan okuyan ruhunu elinden alarak O'nu içi boş bir dünyeviliğe ve hiçbir iddiası olmayan bir "öğretiye" dönüştürme projelerinde hangi yerli işbirlikçilerin figüranlığı üstlendiğini de görüyoruz. Bu figüranların ellerinde tespih, önlerinde seccade, dudaklarında dua kıpırtılarının olması aldanışın yakıcılığını artırmaktan başka bir anlam taşımıyor. Allah ıslah etsin. Ama bu kadarıyla yetinilmeyeceğini de biliyoruz.
Burada can alıcı soru şudur: Bu gidişatı kim ve nasıl bir tavır değiştirebilir? Daha önce değinmiştik; Ülkücüleşmek, en zorlu suallerin en yalın cevabıdır! Türk'ün tarih yolculuğunun daimi kudret kaynağıdır... Niçin mi? Aslına bakarsanız Türklerin tarihselliği bunun cevabını kendiliğinden vermektedir: Türkleşmek, islamlaşmak, Ülkücüleşmek... Türklerin tarih sahnesindeki muhteşem yürüyüşlerinin şifreleridir bu üç kavram...
"Çin'in yumuşak sözlerine, ipeğine aldanırsan bey olacak oğlun köle, hanım olacak kızın cariye olur" Tek çaren vardır: Türkleşmek! Yeter mi? Yetmez! Bozkurtun her hamlesine bir mana, bir ilahi lezzet katmak gerektir. Asya bozkırlarından Anadolu yaylasına, Avrupa içlerine doğru doludizgin ama ilahi anlamını henüz tam bulamamış akınları yapan Bozkurtun her atılışına ötelerin ötesinde bir mana katmak gerektir: Reçete, islamlaşmak... Gündoğumu, Günbatımı, Kuzey ve Güney yapılan seferlere bu ilahi lezzet katıldığında Türkler, tarihin tanık olmadığı yücelikte iddia ve güce sahip bir ruhla donanmıştır artık: Nizam-i Alem... Yani Türk'ün buduna birlik, acuna dirlik verme ülküsü... "Dünya gözüne göründüğü kadar büyük değildir!" diye buyuranlara rahmet!
Gel gör ki zamanlar Türk'e ruh kazandıran kavramlar donuklaşıp mana derinliklerini kaybettiler. Ülkülerin yerini çıkarlar aldı, dayanışmanın yerini küsmeler... Birlikler parçalanmışlığa dönüştü. Dualar dudak kıpırtısına, oruçlar açlığa, tevazu benliğe yüz çaldı... Yürüyen kervanlar yavaşladı, durdu, yüz geri oldu ve kıyıma uğradı; fetihler yerini hezimetlere bıraktı... Tarih Türk'e en zalim, en küstah şakalarını yaptı. Türk madde ve mana anlamını kaybetmenin bedelini kanıyla, kaybedilen toprağıyla, kırılan gururuyla en ağırından ödedi, ödüyor...
Bir insan, bir dava, kaybettiği şeyi kaybettiği yerde bulur. Ülkücüleşmek kaybedilen mana derinliğinin, sönükleşen iddianın, güçsüzleşen meydan okumanın, yılgınlaşan kafa tutmanın velhasıl Türk'ün tarih sahnesinde varoluş gerekçesini aşındıran bütün hastalıkların melhemidir. Yorgunluğun, tükenişin başladığı yerde yeniden palazlanmanın adıdır... Bıkkınlığın parçalanmışlığa götürdüğü anlarda diğer bütün kaygılardan sıyrılıp aynı hedefe kilitlenebilmenin iksiridir. Küsmeye ve kendini bir köşede mefkûresizliğe mahkûm etmeye hakkın olmadığının idrakidir. Kafa karışıklıklarını, hayal kırıklıklarını ve bütün bahaneleri yüce ve tükenmeyen bir dilek, bir emel adına bir yana bırakıp varlık gerekçene sımsıkı sarılışın adıdır, seni sen yapan şeydir Ülkücülük...
türkleri bir araya getirmektir. bu dönemde ne ülkücü kaldı ne de başka bişey. hatta ülkücü denilince tiskinir hale geldik. bunu nedeni de ülkücüyüm diye mafyacılık oynayan insanlardır ne yazık ki.
ülkücülük; bir ülküyle belirlenmiş olan, bu ülküye çıkar gütmeden bağlı kalan yaşama biçimi ve dünya görüşü. düşünceyi, ruhu, usu birincil; özdeği, doğayı ve olguları ise ikincil öğe sayan, özdeği düşüncenin bir görünüş biçimi olarak ele alan bilimdışı akım; dinsel dünya anlayışının felsefedeki yansıması idealizm, özdekçilik karşıtı. sanatta, gerçeği ülkede arayan, gerçekten daha güzeli yaratmaya çalışan görüş.
türk oğlu türk !
araştır bilgeyi, oğuz kağanı, mete'yi
ahmet yeseviyi sor, soruştur,
hacı bektaş-ı veliden ilham al,
mevlananın gönül zenginliğine dal,
yunusla birlikte kulaç at sevda denizinde,
fatih sultan mehmet gibi çağ yaz
atsız ata ile türklük ateşini yak,
turan için gökalp'in fikirlerini yay,
şamil gibi hürriyet güneşi yak,
ahmet arvasi hocanın ülküsünü yaymaya çalış,
başbuğun gibi dokuz ışık ol, dokuz tuğ'dan gel,
atatürk cumhuriyetine sahip çık.
batının eşcinsel düşünürlerinin mavallarını yaymayı da bırak.
türk oğlu türk !
21. yüzyılın türk asrı olmasını da gerçekten istiyorsan,
türk islam ülküsü davasını yaşa herkese de yaşat ve büyük ülküyü turan'ı kurmaya çalış.
"Ülkücülük; ülkemiz ve yeryüzünde Allah'ın nizamını hakim kılmak için, kendine metod olarak, Allah ve Resulü'nü ölçü alan bir iman hareketinin adıdır."
Seyyid Ahmet Arvasi
ve ülkücülük türk olarak doğmanın şükür namazını kılmakdıR...