bişeyi merak ettim yargısız infazlarınızda tek taraflılık sezdim hayatınıza kaç ülkücü girdi ve onlar gerçekten nasıl tanıdınız. ve onları bu dediklerinizle yargılamak için gerekli belge ve bilgileriniz varmı. son kez de her ülkücüyüm diyenin ülkücü olabileceğini mi düşünüyorsunuz gerçekten.. yani ben ülkücüyüm desem bütün ülkücü özellikler aynen bende belirecekmi..
galip erdeme göre ülkücülük...
gün olur, ülküsüz insanlara gıpta ile bakasınız gelir. rahat yaşarlar. tıpkı şairin söylediği gibi: "akl-ı şuur" ları vardır, güzel severler. "bade" içerler ve nihayet göçüp giderler.
ülkücülerin hayatı bambaşkadır. sözlüklerinde rahatlık kelimesinin yeri yoktur. daimi bir mücadele içinde ömür tüketirler. hemen herkesle, her şeyle zaman zaman çatıştıkları görülür. arkadaşları ile, aileleri ile, hatta sevdikleri ile.. belli bir ülkünün esaslarından ziyade politikanın değişen icaplarına uymayı tercih eden kudret sahipleri ile de sık sık ihtilafa düşerler. çok defa, başları belaya girer; gene de sinmezler. bu halleri " kalabalık" a göre,uslanmamaktı r; kendilerine göre de, yılmamak.
ülkücü dünya nimetlerinden yana nasipsizdir. gözü yoktur ki, nasibi olsun. bir lokma, bir hırka o?na yeter. paraya karşı o kadar müstağnidir ki, halkın hayretine sebep olur. herkesin istediğini istemez, ne istediğini de herkes anlayamaz. kendi zevkleri dışında zevk tanımayanların gözünde "zevksiz" bir adamdır! küçümserler onu, hayatı anlamamakla, üç günlük dünyanın hakkını vermemekle itham ederler. böyle davranışlara hiç önem vermez.
elverir ki, inandığına dokunulmasın!
kalabalığın nazarında o, zavallı bir hayalperesttir. olmayacak fikirlerin rüyasına dalmış öylece uyumakta, başkalarını da uyumaya teşvik etmekte...
bir gün fikirlerinin gerçekleştiği görülse bile, o?na hiç kimse "aferin" demez. üstelik, "böyle olacağı zaten belli idi" buyurulur.
ülkücünün, ülküsü ile münasebeti, hakiki bir aşkta sevenle sevgilinin münasebetine benzer. hep verir, hiç almaz. sevgili nazlıdır, sitemi eksik etmez, incinmeğe de hiç gelemez. diğer sahalarda umumiyetle dikkatsiz hareket eden ülkücü, sevgili bahis konusu oldu mu baştan başa haysiyet kesilir. şahsına fenalık yapanlara pek aldırmaz ama, ülküsüne yan gözle bakanlara tahammülü yoktur. sadakati için karşılık beklemez, mükafat istemez, bir garip kişidir... ülküsüne hizmet edenlere son derece hürmetkardır. gerçek aşıklar gibidir; kıskanmaz. sevgilisinin sevildikçe güzelleşeceğini bilir. sevmenin gururu yegane süsüdür
ülkücünün en çok dinlediği "nasihat" tır. "yapma " derler, " hayatını heba etme" derler, "gününü gün et " derler. o kadar çok şey söylerler ki, hiç bitmez. o hepsini dinler, ama hiçbirini tutmaz, gene bildiği gibi yaşar.
ülkücülerin en amansız düşmanları "eyyamperest" lerdir. menfaatlerine tapan bu adamlar, daha çok kazanmalarına, daha rahat yaşamalarına mani olacak sanırlar da, ülkücüleri ezmeğe çalışırlar! ne garip tecellidir ki, ülkücünün gayretlerinden en çok faydalananlar da "eyyamperest" lerdir.
gün gelir, ecel hükmünü icra eder, ülkücü dünyasını değiştirir. "kalabalık" o'na acır, daha iyi yaşamış olmasını temenni eder. halbuki o, inançları uğrunda yaşamanın hazzını tadamadıkları için ömrü boyunca "kalabalık" a acımıştır.
okumayan, araştırmayan, kendilerine ezberletilen zırvalıkları hiç sorgulamadan tekrarlayan, çözümler üretemeyen, islamı hatta sunni mezhebini baz alıp ona göre hareket eden zümre. karı-kız, alacak- verecek vb işlere harcadığı enerjiyi başka işlere harcasalar, bir de şu kendilerine ezberletilen şeyleri sorgulasalar gerçekten yararlı olabilirler.
yemin ederlerken "ülkücü türk gencligi olarak; komünizme ve kapitalizme karşı mücadelemiz devam edecektir!" demektedirler.
anlamıyorum ki bu adamlar devlet kurunca hangi ekonomik sistemi uygulayacaklar. kapitalizm ve komünizm'in bulaşmadığı bir ekonomik sistem var mıdır? arkadaşların söylediklerine göre var gibi görünmekte. söyleseler de boşuna uğraşmadan geçsek o modele.
devlet bahçeli sayesinde çehreleri eskiye nazaran çok değişmiş insanlar.
bundan 10-15 sene evvelki halleri aklıma gelince, değişimi net görebiliyorum.
misalen artık atatürk'ü savunabiliyorlar. bazılarının kitap falan okuduğunu görüyorum. serserilikleri, ali kıran baş kesenlikleri eskiye nazaran baya azalmış durumda. yeterli mi? elbette değil. Lakin bu değişim prof. dr. devlet bahçeli eseridir. yiğidi öldürüp hakkını da vermek lazımdır.
lakin muhsin yazıcıoğlu kanadındaki tiplerde değişme yoktur. aynı tas aynı hamam. nato kafa nato mermer.
kendilerini bir bok zanneden bir grup takım elbiseli polat alemdar. egolarını tatmin etmek için genç zayıf insanları tehdit etmek dışında başka bir yol seçebilirsiniz değil mi? bu gücü nereden alıyorsunuz bu da ayrı bir konu.
artık ilkokul öğrencilerinin de içinde bulunduğu hiçbir siyasi faaliyeti bulunmayan (tabi ülkücülerle ters düşenleri yirmi kişilik gruplar halinde linç girişiminde bulunmak siyasi bir faaliyet değilse...), fakat siyasi oldukları düşünülen örgütlenmedir.
yahu bu adamları gördüğümde hep why so serious son diyesim geliyor diyemeyince ise gülme krizi tutuyor. ne bu ciddiyet arkadaş bakkala bile cendere cendere girmekteler. takım elbise sektörüne katkılarını unutmamak lazım. bence ülkücü hareketin arkasında takım elbiseciler ve textilciler birliği var.
En azından sokaklardaki binlerce işe yaramaz insan gibi ibnelik puştluk yapmayan, vatanı milleti adına pek fazla birşey yapmasa da yapmaya hazır olan, oturduğu yerden vatanımı milletimi seviyorum deyip hiçbir iş yapmayan insanlardan ziyade işi eyleme dökmüş, gerektiğinde protestolara katılıp Türk milletinin hakkını arayan vatan evlatları.Onlara bok atanlar kendilerine baksınlar.
bunların başlarına bi çoban koy koştursunlar ordan oraya efenim. bugün haberlerde erzincan'da amerika'yı protesto eden solculara daha neyi protesto ettiklerini anlamadan ağız burun giren yaratıklardır. haberi izleyince bunların vatan sevdasından çok amerika sevdasına düşmüş olduklarını düşündüm. en sevdikleri ve en mutlu oldukları yer polis kalkanlarının arkasıdır.
peheyy sizden gelen milliyetçilik, anca bi yaratığın nefretinden farksız. düşünebilenleri arada çıkınca sevindirir orası ayrı. eskiden lise zamanları ve halen arkadaşlığımın devam etmekte olan sevdiğim ülkücü arkadaşlarım vardır. bunlar düşünebilen türlerdendir. deniz gezmiş'in kim olduğunu bilirler, neler yaptığını bilirler. bilgi birikimleri vardır karşı tarafın düşünceleri hakkında da. böyle ülkücülere boynumuz kıldan ince. hatta onlarla tartışıp, siyaset yapmak bile çok tatlı oluyor.
önceleri sadece ve sadece faşist olduklarını düşündüğüm siyasi bir grup idi..lakin beni yetiştiren insanların sol doktrine sahip olmasına rağmen doğduğum yer itibariyle (mevcut ülkücü ideolojiyi benimseyen partinin genel başkanını memleketi) bu görüşün ister istemez yakınındayım ve okuğum okul dolayısıyla da sempatimin son zamanlarda yoğunlaşarak arttığı grup. (bkz: sanırım reisin yardımcısına aşık oldum)
bir liseli ergendir, iki liseli geyiktir, üç liseli ülkücüdür.
şunu demek istiyorum ki; dincilik ve ülkücülük insanlara hiç bir şey vermeyen, iki saniyede çürütülebilecek akımlardır. bunları ayakta tutmak için de beyinlere erken yaşta girilmelidir. budur.
türkiye haritasını tam ortadan bölüpte kürdistan yazmayan, dağa çıkıp mehmetçiklere kurşun sıkmayan, pkk lıları sevmeyen, tek dil, tek devlet, tek millet, tek vatan, tek bayrak
ideolojisini savunan gururlu vatan evladıdır.
ülkesini seven her insan gibi bu ülkede kötülenen gruptur. fakat çoğunlukla cahillerden oluşur. kolayca istenilen yaptırılabilir ki bu çıkar amacı güdmeyen saflıklarından dolayıdır. * faşizmle uzaktan veya yakından herhangi bir alakaları yoktur. atatürk'ün ilkelerinden biri olan milliyetçiliği savunurlar.
