ülkücüler faşist midir sorunsalı

entry33 galeri0 video1
    33.
  1. 2013 yılından bu yana kimsenin yazmadığı başlığı bulup, hortlatan art niyetli bir lüzumsuzun çırpınışını yazdığı başlıktır. ülkücülerden sağlam darbe yediği buradan aşikar olmaktadır.
    2 ...
  2. 32.
  3. Bu kimin faşist dediğine bağlıdır. Dimi lan hewal?
    2 ...
  4. 31.
  5. ülküclüğü bilmem ama milliyetçilik kesinlikle faşizm değildir, bir milliyetçi sosyalist olarak söylüyorum.
    1 ...
  6. 30.
  7. ülkücü ülkücüdür. başka hiçbir şey değildir.
    3 ...
  8. 29.
  9. 28.
  10. Değildir, milliyetçiliğe, vatanseverliğe faşist denir olmuş, gerçek faşistler görülmüyor.
    2 ...
  11. 27.
  12. sorunsal değildir. ülkücüleri üzen ve çoğunun kabul etmek istemediği bir gerçektir.
    3 ...
  13. 26.
  14. ülkücülerin, din adamları mukallitlerinden tek farkı. biri şeyh peresttir. diğeri ise reis peresttir. iki tarafında düşünme yetileri yozlaştırılır. evet faşisttirler.
    1 ...
  15. 25.
  16. Bir sol görüşlü olarak; Ülkücülerin aslında faşist olmadığına, her ortamda olduğu gibi onlarda da kötü niyetli insanlar olduğuna inanıyorum. Artık ülkücü kardeşlerim bu tarz yakıştırmaları sevmedikleri gibi günümüzde kendi içlerinde ciddi anlamda temizliğe gidip taktir toplamışlardır. ülkü ocaklarına 'ne olursan ol gel' slagonu ile insani değerlere önem verdiklerini bizzat gördüm. artık faşist iktidar yanlıları olmuştur. kabullenme, hazmetme gibi niteliklerinden yoksun yobaz, görgüsüz ve ahlaksız bir kesime dönüşen iktidar destekçileri bu yoldan şaşmasınlar. Ülkücü arkadaşlara da faşist diyerek kendi pisliklerini başkalarına atmaya çalışmasınlar, komik oluyor.*
    2 ...
  17. 24.
  18. ideolojileri ve pratikleri ile teknik anlamda faşisttirler, ama "faşist" tanımını, "faşizm yabancı bir ideolojidir ve bizim yabancı ideolojilere ihtiyacımız yoktur" diye reddederler. bu nedenle, milliyetçilik iddialarına uygun "yerli" bir görüntü vermesi bakımından kendilerine "ülkücü" derler.

    oysa ki, türkeş'in "9 ışık" ilkeleri arasındaki "milliyetçilik" ve "toplumculuk" ilkeleri yanyana geldiğinde, ortaya "nasyonal sosyalizm" de denilen nazizm çıkıverir. sadece bu iki ilke yeterli gelmiyorsa, diğer "ilkelere" de bir göz atmak yararlı olur. bu ilkeler arasındaki "ilimcilik" ilkesi, olayları ve "varlığı" incelemede sadece bilimi önder olarak görür ve dolayısıyla dini kuralları düşünme tarzından ve bu suretle devlet yönetiminden dışlar. "köycülük" ilkesi, kooperatifleşmeyi öngörür ki, bu sosyalist ekonomi modelinden bir alıntıdır. toplumculuk ilkesi, diğer bir deyişle "sosyalist ilke", devletin ekonomide var olmasını öngörür. özel mülkiyet esas olmakla beraber, "toplum zararına olmamalıdır".

    bu ilkelere daha ayrıntılı bir göz atarsak, gerçekler daha iyi anlaşılır :

    "1- MiLLiYETÇiLiK
    Her şey Türk milleti için,Türk milleti ile beraber ve Türk milletine göre sözleriyle özetlenebilecek, Türk milletine bağlılık, sevgi ve Türkiye devletine sadakat ve hizmettir.

    4- iLiMCiLiK
    Olayları ve varlığı ön yargılardan ve art düşüncelerden sıyırarak ilim mentalitesi ile incelemek ve girişilecek her çesit faaliyette ilmi önder yapmak prensibidir.

    5- TOPLUMCULUK
    Her çeşit faaliyetin toplumun yararına olacak şekilde yürütülmesi görüşüdür. içtimai ve iktisadi olmak üzere iki ayrı bölüme kapsamaktadır. iktisadi görüş olarak mülkiyeti esas kabul eder, fakat mülkiyetin millet zararına kötüye kullanılmasına karşı olan bir görüşü belirtir. Karma ekonomiyi ve ana stratejik iktisadi faaliyetlerin devlet kontrolunda bulunmasını öngörür. Sosyal görüş olarak sosyal adalet düzeni , fırsat eşitliği, sosyal güvenlik ve sosyal yardımlaşma teskilatı kurulmasını kabul eder.

    6- KÖYCÜLÜK
    Köyleri tarım kentleri haline birlestirerek kalkındırmayı öngörür. Köylünün tefecilerin elinden kurtarılması ve ihtiyacı olan kredi ve diğer yardımların sağlanması için kooperatifleşmeyi hedef alır. Bilhassa orman bölgesinde yaşayan köylüleri öncelikle ve hızla refaha kavuşturmak amacını güder".

    bu ilkelerden sadece "milliyetçilik" ve "ülkücülük"ü ön plana çıkaranların, diğer ilkeleri görmezden gelmeleri ilginçtir. diğer ilkeleri objektif bir gözle irdelemeleri halinde, aslında faşizmi savunduklarını göreceklerdir.
    2 ...
  19. 23.
  20. Komunistler kadar faşist değildirler, çünkü ülkülerinden bir insan kasabı stalin çıkmamıştır, bir bebek katili mao çıkmamıştır, daha doğmamış bebeği anne karnında öldüren bir apo çıkmamıştır.

    --spoiler--
    ‘Yavuz ırkçı’ ev sahibini bastırıyor!
    Varlığı, fetihler ve dolayısıyla başka kavimlerle temasla geçen Türk milletinin başka toplulukları izole edeceği ‘getto’ ları hiç olmadı... Zamanında o küçük sömürgeci Belçika’ya verilen Ruanda’daki gibi ırmaklarımızdan insan ölüleri akmadı...
    Başka devletlerin kimlik bile vermediği, insan yerine koymadığı kavimlere biz ‘Paşa’lıklar verdik... Kılıcımızın en keskin olduğu zamanda bile ‘adalet’ten ayrılmadık... Hiç gaz odalarımız olmadı; ‘saf ırk yaratacağız’ diye insanların gözlerine şırıngayla ilaç vererek, onları mavi gözlü yapmaya çalışan Doktor Mengelelerimiz de...
    ‘Neslin sağlıklı devamı’ için hasta, sakat ve zayıfların öldürülmesi gerektiğini savunan filozof ve bilim adamları yetiştirmedik, Batılılar gibi... Amerika kıtasını ‘keşfettikten’ sonra yaptıkları katliamları ‘onların insan bile sayılamayacak kadar ilkel’ oldukları gerekçesine sığdıracak çapta aşağılık tecrübemiz hiç olmadı...
    Azteklerin, Mayaların, inkaların mirası nerede? Kızılderililere ne oldu? Brezilya haricinde, Meksika’dan Arjantin’in güney ucunu kadar Orta ve Güney Amerika neden ispanyolca konuşur? Bu dilin fonetik yapısına bayıldıkları için mi? Ya da 190 milyonluk koca Brezilya, neden eskinin namlı sömürgecilerinden 10 milyonluk Portekiz’in dilini konuşur?
    Fatih Sultan Mehmet bütün Haçlı tarihi boyunca eşine rastlanamayacak Bosna Kanunnâmesi’ni çıkardığı devirde, Batı’nın sömürgecilik ve ırkçılık ruhu pusuda baş kaldırmayı bekliyordu... Biz ise nizam-ı âlem derdindeydik... Önceliğimiz her şart altında ‘adalet’ti...
    Aman dileyene hiç vurmadık, yardım isteyen bütün mazlumlara elimizi uzattık... Bazen de “Yarın canımıza batar mı, batmaz mı” diye hesaplamadan ‘kıymık’ları kucağımızda taşıdık... Öyle komplekssiz ve rahattık ki, fethettiğimiz şehirlerin isimlerini bile değiştirmedik... Cami, köprü, kervansaray yaptık ama kale yapma ihtiyacı pek hissetmedik...
    En acımasız, en vahşi saldırı altındayken bile ‘biz’ kalmayı becerdik... Biz Çanakkale’de düşmanımıza su verirken, savaşta esirlere ve sivillere nasıl davranılacağını kurallara bağlayan Cenevre Sözleşmesi’nin imzalanmasına daha 35 yıl vardı...
    Önceki yüzyılın başında coğrafyasının her tarafında yangınlar çıkarılırken, o yangınları bir mezalime çeviren etnik unsurların istanbul’daki soydaşlarından intikam almayı aklımızdan bile geçirmedik, ne Ermeni’den, ne Bulgar’dan, ne Rum’dan...
    Sefarad Yahudilerine ispanya dar edilirken de biz vardık el uzatan, 1991 Körfez Savaşı’nda Saddam Hüseyin’den kaçan Kürtleri topraklarında misafir edip, ekmek paylaşırken de... Şu çağda bile Güney Asyalı veya Afrikalı kaçak mültecileri topraklarına ayak basmadan imha etmek için Adriyatik’te veya Ege’de kurşunlayanlara hiç benzemedik...
    Türklerin hâkimiyeti altındaki topraklar, tarih boyunca zulüm altında kalan ve kırılmakta olan kavimlere sadece ‘misafirhane’ değil, ‘yurt’ oldu; Çarlık Rusyasının kırımından kurtulmak için Kafkaslar’dan göçmek zorunda kalanlar gibi... Geleni ayırmadık, ötelemedik, paylaştık, yoldaş olduk, kardeş olduk...
    ‘Ahali eğlensin’ diye maymunlarla aynı kafeste gezdirilen Pigmelerimiz de, Aborjinlerimiz de olmadı... ‘Zenci’ kelimesinin Türkçe karşılığı hiç türetilmedi... ingiltere’den Bulgaristan’a kadar yayılan taraftar ırkçılığı bizim sahalarımızda hiç görülmedi, küfrün her türlüsü akla gelirken bile kimseye siyah olduğu için hakaret edilmedi, maymun sesi çıkarılmadı, futbol sahalarına muz kabuğu atılmadı...
    Atılamazdı, çünkü tarihimizde, siyahların su içeceği ayrı musluklar yoktu, sonra eşitlik sağlıyoruz diye, siyah bir öğrenciyi üniversiteye kabul edip, sandalyesini sınıfın dışına koyarak, ders dinleme hakkı verilen Oklahoma örnekleri hiç yaşanmadı...
    ‘Irkçılık’ve ‘sömürgecilik’ ancak güçlüyken hayata geçirilebilen kavramlar... Biz en güçlü zamanımızda bile bu kavramlardan uzak durduk, ‘hak ve adalet’i esas aldık... Tarihin gördüğü en kanlı iki savaşı topraklarında başlatanların ideolojisidir, ırkçılık ve sömürgecilik...
    Ama kaderin garip tecellisi şimdi siyasî lejyonerler tarafından hesaba çekiliyoruz, “Irkçılık yapmayın” diye... Bu çerçevede, ‘Türk’ kavramını anayasadan çıkarmaya, Türkçe’nin altını oymaya, parçalanmaya itilmek isteniyoruz...
    Açık açık Türk ve Türkçe düşmanlığına dayalı örtülü ırkçılığın ve tam anlamıyla gerçek bir asabiyyenin tehdidiyle karşı karşıyayız... Bu kadar müşfik, bu kadar komplekssiz ve bu kadar hakka riayet eden bir milletin adı eğer hedef tahtası haline getiriliyor ve bundan rahatsızlık duyanlar ‘ırkçılık’ la suçlanabiliyorsa, bunun tek bir anlamı vardır: ‘Yavuz ırkçı’ ev sahibini bastırmaktadır...
    Başka bir şey değil, olsa olsa hayalî ırkçılığa karşı adı konulmamış ‘kontr-ırkçılık’tır bu...

    Servet AVCı/yeniçağ gazetesi
    --spoiler--
    1 ...
  21. 22.
  22. ülkücüler faşist değildir. daha faşizmin ne olduğunu bilmeyen dev-lis mensubu ateşli ergen arkadaşlar, her nedense ülkücülere faşist derler.
    bir kere, liberalliği ve muhafazakârlığı savunan bir ideolojiye mensup insanlar bunlar. sistematik olarak faşist olamazlar. zîra faşizm totoliter bir rejimdir ve iktisadî olarak devletçidir.

    not: ülkücü değilim.

    not2: siz türk-islam sentezcisi ülkücülere bu kadar faşist diyorsunuz ya; demek biz türkçülerle karşılaşsanız kalpten gidersiniz mâzallah *
    2 ...
  23. 21.
  24. Valla o faşist midir nedir, Türk ü savunmak, erkek gibi olmak, bu vatani karşılıksız sevmek ve bunca yıl dünyayı korkudan titreten ırkımızı araştıran Türkçü aydınlara saygı duymaksa ülkücülerin alayı faşisttir.
    2 ...
  25. 20.
  26. 19.
  27. faşizme karşı tavrı olan, ona karşı duracağına ant içen, vatanını, milletini, atalarını, dinini ve vatandaşlarını can pahasına seven milliyetçilerdir.

    velhasıl kelam faşist değildir, böyle bir sorunsal da yoktur.
    2 ...
  28. 18.
  29. kulaktan dolma ülkücüler faşizanlığa daha yatkındır. bilgili kültürlü ülkücülerde ise faşizanlıktan çok vatan severlik vardır.
    ülkücü filan değilim, şahsi gözlemim budur sadece.
    1 ...
  30. 17.
  31. türk islam sentezine inanan hiç bir ülkücü faşist değildir. olamaz. allahın kelamını dünyaya hakim kılmak isteyen bir ülkücü allah kelamına karşı gelemez.
    2 ...
  32. 16.
  33. pkk'lılara karşı faşisttirler. pkk'lı olmayanlalara karşı biraz daha az faşisttirler.
    1 ...
  34. 15.
  35. en az Atatürk kadar faşisttirler. şükürler olsun ki bende ata'm gibi bir türk faşistiyim.
    2 ...
  36. 14.
  37. Tıpkı CHp'liler ve BDP'liler gibi faşisttirler.
    2 ...
  38. 13.
  39. 12.
  40. ittihatcılar/ulusalcılar faşisttir ve bir kısım ülkücüyü kullanmaktadırlar.

    ilay ı kelimetullah için nizam ı alem ülküsüne hala inanan ülkücü varsa, bu inancın zerresinde faşistlik yoktur. nihal atsız gibi, at hırsızlarını kendilerine ideal secenler faşisttir.
    1 ...
  41. 11.
  42. 10.
  43. Dürüstçe söylemek gerek ki olanı da vardır olmayanı da. Öyle ülkücüler tanıdım ki bazılarıgenel profille alakası olmayan insan gibi insanlardı. Bazıları ise insansılardı.
    1 ...
  44. 9.
  45. sirf bu sorunsal icin ülkücüler dörtlük yazmistir. kolay olmamakla birlikte yazmislardir..

    otuken yolu yokustur
    kafalari tokustur (burasi ozan arif tadinda söylenmeli. kaffalari tokustur diye)
    bize faso diyenler
    hem ibnedir hem pusttur...

    böyle dediklerine göre... siz düsünün artik.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük