bu bağnaz yobazlara bu ülkeyi yönetme hakkı asla verilmeyecektir.
ama ülkden de göndermeye yüreğim dayanmıyor. meydanlarda savaşacak yine bu yiğitlerdir. en güzeli evlerinde oturup beklemeleri ve hiçbir şeye şimdilik karışmamalarıdır.
ne taraftan baktığına göre değişir, akepe cephesinden bakarsan evet, ülkücüler; akepenin oyununu bozdukları için bir tehlike arzetmekte. meseleye yine kürtler tarafından bakacak olursak malesef yine evet. akepenin kürt yanlısı ve ülkeyi bölünmeye götüren projelerine dur dediği için evet ülkücüler tehlike oluşturmakta.
"ülkücüler olmasa da elimizi kolumuzu sallaya sallaya şu vatanı bölsek" diyenleri rahatsız ediyorlar...
o kadar bağnazdır ki bu ülkücüler, islam-türk sentezini uygularlar. inanılmaz kalıpçı özde islamcı bireylerdir. ne öyle ne böyle tiplerdir. alperencilerle çok çok ufak noktalarda ayrılırlar. o yüzden ülkücü demek bir nevi bbpci yani alperenci demektir. akp-bbp-mhp zihniyetleri farklılaşmış ama birbirine %90 benzeyen oluşumlardır. chp ile mhp arasında benzerlik %20-30 filandır. yani chp ne olursa olsun korunması gereken en büyük değerdir. osmanlıcı mhp-akp-bbp gibi partiler tehlike arz edebilirler cumhuriyet için.
azınlık olarak pek bir tehlike arz etmediklerinden dolayı yanlış olan önerme. arada bir sokaklarda yemin ederler, canları sıkıldığında bir iki solcu dövüp rahatlamak haricinde yaptıkları etkin bir şey var mı diye düşünüyorum. yok hakikaten. ha bir de içlerinden bir reis seçerler kendileri hariç kimse iplemez bu kişiyi. başka da bir numaraları yok zannedersem. ülkesi için canını vereceğini iddia edip de bu kadar pasif kalan bir topluluktan tehlike falan beklemeyin.
hangi ideoloji'yi "kaşırsan" o tehlikeli hale gelir. kaşınması gereken ideoloji seçilir ve kaşınır.
zamanında da çok defa kaşınmıştır, ihtiyaç duyulduğunda hangi ideoloji ortamı bozmaya müsaitse o kullanılır.
kaşı babam kaşı, seç beğen al. her kaşıma işleminden önce, alt yapı hazırlanır, kitleler ve zihinler yönlendirilir, bir gün elinde tencere tava çalan kişi yarın bir bakarsınız, karanlık içinde aydınlık için ışık kapatır açar, kitlelerin dillerine ve ellerine bir şeyler verilir ve karşı tarafı kaşımaları istenir.
bu bir sinejog, cami, madımak öteli, taksim meydanı, ağaçlara asılmış alevi insanlar, gebe kadınların karınlarının kesilmesi, ya da kendi başbakanını astırır. belli olmaz neyi ve kimi kaşıyacağı.
bak kominizm var der onu kaşır bu arada ülkeye nato'yu sokar, nato eli ile başka yerleri kaşırlar. ama hep kaşırlar, kaşıntı hiç bitmez! en güzel süslü ve dillere pelesenk olacak cümleleri bulur ve onlarla zihinlerimizi ve kalplerimizi kaşırlar;
demokrasi, insan hakları, sağ, sol, alevi, sünni, vs vs, hiç bitmez, sürekli bir kaşınma hali hep mevcut tutulur, elde mutlaka hep "yedek" vardır.
insanlardan hep bir parça daha koparırlar, her kaşıdıklarında onlar için "gönüllü sırtlanlar" olmamızı isterler, bizde oluruz, olur ve bize taraf gösterilerin etlerinden koparırız. sonra bizi taksim meydanına toplar üzerimize panzerleri sürer, kitleleri yönlendirir ve dar bir sokakta izdiham yaratarak insanların birbirlerini öldürmelerini sağlarlar, kamu kurumlarının çatılarına çıkıp insanlara ateş eder ve galeyana getirirler. biz gönüllü sırtlanların ellerine boyalar verip alevi evlerini işaretlemizi isterler, molotof verip araçları yakmamızı, dağ'a çıkmamızı, kısaca kaşıyabildiğimiz kadar kaşımamızı isterler! ve bunu bu ülkenin halkına yaptırırlar, elleriyle! şu an dünya coğrafyasında ülkeye göre, ülkenin kültürüne ve yapısına göre cümleler türetmişlerdir, ideolojiler türetmişlerdir, kan ağlayan afrikadan, asya'ya tüm milletlere bakın, zulüm gören tüm milletlere bakın hepsine aynı tezgah kurulmuş ve milletlerin kendi içinden sürekli yeni sırtlanlar çıkarıyorlar.