ülkücü harekatın içinde yer alıp sonradan vazgeçen bir tanıdığım aynen şöyle söylemişti;
- ne ülkücüsü şimdikilerin alayı türkücü.
Nerde o eski ülkücüler...
aralarında bir çok generali,siyasiyi,sanatçıyı ve bilim insanını barındıran düşünce. her düşünce, her hareket gibi bir şey işte. fakat şu bilinmelidirki bu insanların desteklediği parti bir ara iktidardaydı. ayrıca ordudaki ve emniyetteki komser, komutan bir çok adamları olduğuna dair kimsenin şüphesi yok. eğer gerçekten faşist olsalardı bu hükümetleri onca karışıklıkta çoktan devirmiş ve burada kendilerine faşist diyenlerin bir tarafını kesmekte olurlardı.
hayatında gerçek faşist görmeyenin, gerçek ülkücü olmayan insanlara faşist demesi komiktir, kıçımdan element uydurayım da bok atayım düşüncesinin en güzel örneklerindendir.
amaçları sadece türk birliğini yeniden oluşturmak olan, bir zamanlar rus köpeği olanlar tarafından abd adamı olmakla suçlanan, lenin,stalin,mao gibi komunist diktatörlerle değil vatanının demokrasi ile yönetilmesini isteyen insanlardır ülkücüler.
ve karşılarındaki grup o kadar zavallı ve acizdir ki. artık amaçları görüşlerinden çok bu harekete bok atmaktır. artık olay işçi, köylü hakkından çıkmış. faşist devlet, katil ülkücüler, derin devlet üçgeninde dönmektedir. dağa çıkıp bebek öldüren katillerin öldürülmesine onlarda bizim kardeşimiz diyerek devleti faşizan yönetimle suçlayanlar, yıllardır süregelen doğu türkistan soykırımı için hiç eylem yapmamıştır mesela. çünkü onlar için önemli olan insanlık onuru değildir. sadece çıkarlarıdır.
ülkücü hareket büyük bir değişim içerisindedir. yeni yöneticiler daha öngörülü, daha durumun farkında insanlardır. en basit örnek ile devlet bahçeli gerektiği zaman sol bir partinin başkanlığında koalisyon kurabilmiştir.
dünya değişiyor, ülkücü hareket de öyle. mesela artık amerikan emperyalizminin yarattığı tehlikenin farkındalar. tek değişmeyen bu ülkede sol (artık soldan çıktı kürtçü hareket oldu bu da) düşünceli grubun sığ kafaları. ülkücü harekete devamlı bok atacaklarına öncesinde başlarından deniz baykal gibi bir insanı uzaklaştıramamaları, bunun üzerine adam gibi sol parti kuramamaları buna en büyük kanıt. işte bu yüzden ülkücü hareket aslanlar gibi diktir ve düşünceyi paylaşan grup içinde bölünmeler oldukça azdır. sebebi de ülkücülerin solcular gibi kendi çıkarlarını düşünmesi değil, vatanının çıkarlarını düşünmesidir. **
1- "Görevlerini belirlemişti Türkeş; "....bakacaksınız, herhangi bir hareket, söz fikrimize, Türklüğe uygunsa alacaksınız, zarar veriyorsa sileceksiniz..."(MHP iddiannamesi-Türkeş'in Yeni Ufuklara Doğru yazısınıdan)
"Silme" harekatı halkın her kesimini kapsadı.
Alevi, Kürt, solcu...
Esnaf, memur, aydın, sanatçı...
Ev kadını, öğrenci veya çocuk...
işkence yaparak, ırzına geçerek, boğarak, öldürdükten sonra televizyon kutularına koyarak, bombalayarak sindirmeye çalıştılar kendilerinden olmayan herkesi.
Katiller aynı zamanda ırz düşmanıydılar, cinayetlerine ahlaksızlıklarını da eklediler. Soygun için girdikleri evde hiçbir şey bulamayınca "boş çıkmamak için evin kızının ırzına geçerek Başbuğlarının talimatını yerine getirdiler."(Ali Yurtaslan- itraflar)"
2- Peki diğerleri faili meçhul müdür? Hayır.
"18 Aralık 1978 akşamı Maraş'taki Çiçek Sinemasında başrolünü Cüneyt Arkın'ın oynadığı "Güneş Ne Zaman Doğacak" filmini seyredenlerin üzerine bomba düştü. Çığlıklar, panik, izdiham, kan...
Sinemaya bombayı koyanlar dışarıya çıktıklarında "bombayı komünistler attı" dediler. "Allahını, peygamberni seven yürüsün, Komünstleri, Alevileri yaşatmayın. Bunları öldüren cennetliktir. Maraş, Alevilere mezar olacak. Müslüman Türkiye, Aleviler Moskovaya. Sütçü imam aşkına vurun" sesleri arasında yüzden fazla -kadın, erkek, çocuk, genç, ihtiyar- insan katledildi.
Genç kızlara, kadınlara "müslümanlık, Türklük aşkına" tecavüz edildi, hamile kadınların karnı deşildi, saldırıya uğrayanların evleri yakıldı. insanlara işkence yapıldı, ellerinden ağaçlara çivilendi. Sinemaya bombayı koyan da, sokağa çıkıp "komünistler attı" diyen de MHP' li faşistlerdi. Günler öncesinden belirledikleri evleri işaretlemişlerdi.
Katliamı başlatan bombanın sahibi Çatlı'ydı. (Ali Yurtaslan, itiraflar) Katliamı organize eden, bizzat katılanlardan bazıları ise Haluk Kırcı, Ercüment Gedikli, Ünal Osmanağaoğlu, Ökkeş Kenger'di. (Reis- S. Yalçın, D.Yurdakul) "
3- "Çatlı'nın ve Kırcı'nın başrolünü oynadığı bir başka katliamda Kamuoyunun yakından tanıdığı Bahçelievler Katliamıydı.
Bu katliamı Haluk Kırcı'nın kendi ağzından dinleyelim;
"Kapı açılır açılmaz içeri girdik. Hepsini yere yatırdık. Ne yapacağımız konusunda talimat almak için Abdullah'a birini gönderdik. Abdullah eter ve pamuk vermiş 'hepsini teker teker bayıltıp öldürelim' demiş. Dışarı çıkıp, arabada bekleyen Abdullah'la konuştum. 'Evde öldürmek zor olacak. ikişer ikişer götürüp öldürelim dedim. 'olur' dedi. iki kişiyi Büyük Reis'in arabasına bindirip Eskişehir yoluna götürdük. Müsait bir yer bulup ikisini de yere yatırıp kafalarına ateş ettik. Geri döndük. Böyle zor olacağını anlayınca Abdullah, 'tek tek boğalım bunları' dedi. Bir tanesini zorla boğdum, diğer dördünü bu şekilde öldürmekte zor olacaktı. Arkadaşları gönderdim. Sonrada sedirin üzerinde bulunan dört kişiye yakın mesafeden ateş ederek mermilerin hepsin boşalttım. Silahı da götürüp Abdullah'a verdim." (l7 Kasım 80 H.Kırcı, Ankara sıkıyönetim savcılığına verdiği ifade) "
4- 16 Mart 1978
"16 Mart günü Eczacılık fakültesinin önünde patlayan bombalar gök gürlemesini andırıyordu. Şimşekler çakmış yağmur boşanmıştı. Ama yağan yağmur değil gençlerimizin kanıydı.
Okuldan öğrenciler topluca çıktılar. Okulları iki yıldır faşist işgal altında olduğu için her gün topluca gelip gidiyorlardı.
Adına "Merasim Birliği" denen polis ekipleri yoktu o gün. Oysa Polis şefi Reşat Altay MHP'li sivil faşistlere katliamlarını gerçekleştirmeleri için daha rahat bir ortam hazırlıyordu. Kalabalık Eczacılık Fakültesine doğru ilerledi. Korkunç bir patlama sesiyle irkildi Beyazıt. Ardından kan kusan namluluların uğultusu duyuldu. Havada kollar, bacaklar, insan parçaları uçuştu. Patlamadan geriye kalan kan gölünde 7 öğrencinin cansız bedeni yatıyordu. Onlarca yaralı vardı meydanda. Ve yıllarca bu görüntüye tanık olanlar fakültenin önünde yere uzanmış yatan cesetleri belleğinden silemedi.
Görüntüler belleğinden silinmeyen biri de gördüğü vahşeti yıllar sonra anlatabildi ancak. Hatice Özen'in arkadaşıydı;
"...yaralanmış gibi gözükmüyordu, yardım etmek için eğildim, kollarından tutup kaldırmaya çalıştım kolları öne doğru geldi. Omuzları yoku sanki. Dikkatle kaldırıp baktığımda gördüm ki sırt boydan boya yarılmış, içerdeki organlar dışarı çıkmıştı, bomba sırtına gelmişti.."(Kurtuluş Gazetesi)
Zevk alıyorlardı bu tablodan, gencecik insanların parçalanmış bedenlerini seyrederken kadeh tokuşturuyorlardı görevlerini yerine getirmenin mutluluğuyla."
Bol bol kitap okuması gereken hareket. insan onurunun her şeyden üstün olduğunu anlamayan, insanları kategorize eden, ırksal ayrıma giden hareket, insan zihninin gelişiminde arkalarda kalmış hareket. Anadan üryan düşünmeye başlasalar ulan biz napıyoruz, ne geyik şeyler yapmışız, herkes nihayetinde insan bu ayrıma ne gerek var diyecek hareket. Ulan Çin'de bu hareketi kursanız kahrolsun şu toplum bu toplum demeye devam ederdiniz. Yunanistan'da doğsanız Türk'e saldırırdınız. Gerçi oradada size benzer insanlar var. Depremde Yunan kanıdır diye yardımı kabul etmeyen düşünceyi benimsersiniz. Oturun bi düşünün hele. Düşünmeyi öğrenin... Sürü psikolojisiyle hareket eden hareket. Gücün peşinde koşan hareket. Öğretildiği gibi yaşamaya devam eden hareket. insanları sevmeyi öğrenin, kültürleri, dilleri, renkleri sevmeyi... Bu dünya herkese yeter.. Gerçekten nesiniz siz?
1965 li yıllarda vücut bulmaya başlayan; dönem dönem kendi içinde bölünmelere uğramış ama genel itibarı ile lider teşkilat ve doktrin prensibinden taviz vermemiş, tek çatı altında, tek fikir söylemi ile hareket edebilen dünyanın en kalabalık sempatizana ve mevcut konjektürde en eski gençlik hareketidir. ölçü biçimi olarak dünya'yı ele aldık zira birazcık araştıran bilirki geniş halk kitlelerine hitap eden ideolojiler zaman içerisinde farklı freaksiyonlar oluşturup, bölünmüşler hatta fikri çizgilerinden sapmışlardır. eksilesinizde, artılasanızda, hakaret yada küfür de etseniz bu gerçeğin değişmesi mümkün değildir. *
tez zamanda engellenmesi gereken harekettir. ekin ve mahsüllere verilen çekirge sürüsü zararları gibidir. verimli ne varsa bitirir kökünü kurutur, gereksiz otlarla insanları başbaşa bırakırlar. kendileri de aynı şekilde herhangi bir fayda sahibi değillerdir.
tarihin hiçbir döneminde yurtsever olmamış. emperyalizmin bu ülkede tetikçiliğini yapmış harekettir efendim. 77 bir mayıs katliamı.maraş ve çorum olayları.katledilen binlerce devrimci yurtsever öğrenci ve işçiler. bizler 6 filoyu protesto edip amerikan askerlerini denize dökerken bu kendilerine milliyetçi diyen toplam da devrimcilere saldırmıştır. vedat demircioğlu o gün o meydanda milliyetçiler tarafından katledilmiştir *. şimdi sorarım size bu adamlar hangi taraftalar...
ÜZERINE YÜKLEDi BU MILLET, ULU BIR GÖREV LAKiN, ÇOK ÇALIŞACAK BAŞARACAKSIN SEN KARANLIK, DiKENLI OLSA DA BU YOLLAR ÜRKMESSiN, YÜREĞiNDE BOZKURT VAR CANI CANA KATARAK VERDiĞiN UĞRAŞLAR ÜMiDiNi KIRMAZ, ŞEREFSiZCE KURULAN TUZAKLAR
HAKiKAT ODUR Ki, RUHUN iSLAM BEDENiN TÜRK ALET ETME SEN, ETTIRME DiNiNi ASLA SiYASETE RiYAKAR OLAN, DOST GÖRÜNEN ŞEREFSiZLERE EĞRI YAY ELDE KALIR BiLiRSiN SEN KAZANMAK ICIN MENZiL, OLMALISIN DOĞRU OK ELiNE GEÇSEDE FIRSATLAR, DÜŞÜNÜRSÜN AR'INI TÜRK'LÜĞÜN ÖZÜNDEDIR DOĞRULUK.
"nizamı alem, ilayı kelimetullah" için mücadele eden neferlerin hareketidir. kağıt üstünde tabii bunlar.
bu entryden sonra girilen entrylerin gidşatı yüzünden verilmiş edit:
ülkücü hareket, bünyesinde barındırdığı ülkücülerin zihin yapısından ötürü amacına ulaşamıyacak harekettir. diğer ideolojiler yahut hareketler gibi temelden çatlamış sistem hatası barındıran bir hareket değildir. tabii ki milliyetçilik yanında ırkçılığa doğru bir kayma yaşanmıştır bunların nedeni ise direkt olarak faşist kimseler ve ülkücü hareketi tam idrak edememiş kimselerdir. lise teşkilatlarında gençlerin "kavga olursa g.tümü sağlama alayım" düşüncesiyle bu iş içine girdikleri gerçektir. ve "kız" için ocağı kulandıkları daha acı bir gerçektir. bu gençlerin yahut bu minvalde hareket eden yetkililerin gerçekten ülkücü oldukları söylenemez. bu kişiler ülkücülüğü tam idrak edememiş ve ülkücü hareketi lekeleyen kişilerdir. ona göre...