ben varım. salak mıyım ülkede savaş varken muhteşem ekonomik bir kriz varken durayım. imkanı varken duran da salaktır. ama şikayetçi değilim bu ülkede şu anda yaşamaktan. pişman da değilim. seviyorum da ülkemi. öyle bir durumda da dağ gibi ülkeydi yediler bitirdiler şerefsizler, islamdı laikti derken der durur şarabımı yudumlarken uzaktan da sevmeye devam edebilirim.
ülkemi uzaktan da olsa sevmeme, böldürmeyiz diye diye ülkeyi bölen ülkücü yavşak mı karar verecek. siktirsin gitsin yarattığı bokla savaşırken ölsün. basit bir hesapla benim ülkeme * 16 yılda verdiğim vergi ve kattığım bilginin daha başında bile olmayan ve sikini sıvazlamaktan vakit buldukça sözlükte yazı yazan bir gerizekalı ergen ülke sevgisini götünden anladı diye mi vatan haini olacağım. salaklık bir türk geleneği midir?
sizler yıkın hevesinizi aldıktan birbirinizi öldürdükten sonra gelir yenisini de kurarız.
ülkeyi ilk terkedecekler vatan sevgisini istismar edenlerdir. terk etmeyecekler de oğulları şehit olan, varoşlarda gecekonduda oturan, hani göbeğini kaşıyan, hani kıllı yada bidon kafalı diyeyim siz anlarsınız.
temenni şeklinde bakıp yapıcı olmaya çalışacaksak cehaleti aydınlık sanan zihniyet umarım ilk terkedecek zihniyet olur. hatta terketmeseler de olur, ehlileşseler yeter. sonuçta bu ülke bizim, onlar olduğu için tersinden bakabiliyoruz olaya. ama yine de geçmişini bilen, geleceğini görebilen insanlar olmak varken cehalete hiç gerek yok. tabi bundan önce en başta ayakta uyutmayan şeffaf yöneticiler lazım.
burjuva zihniyetidir. ha bu ülkede burjuva olabilmek için hangi tarafta olmak lazım, kimi desteklemek lazım gibi sorular sorulabilir fakat tek bir kutup bulunamaz bu cevaplar için.
ülkeyi bu duruma getiren ne olduğu belli olmayan zihniyettir. ekonomi iyileşiyormuş da mış mış. sıcak para uyuşturucudur, bir süre sonra ölürsün. ölüm diyince aklıma geldi, şehitlerimiz de yattıkları yerde ters dönüyorlardır herhalde.