çikolatalı kremaya muz aroması da karıştırarak süper bir lezzet ortaya çıkaran ülker'in bunu çokoprens mantığıyla iki bisküvi arasına koymasıyla ortaya çıkardığı üründür kreması daha yumuşak olduğundan ve tadı da farklı olduğundan daha hoştur bence.
şu bisküviyi ilk ne zaman yedim hâyâl meyâl hatırlıyorum ama herhalde şimdiye dek ülker'in fabrikasında bir günde üretilen limit kadar yemişimdir. hatta utanmadan daha fazlası da olabilir diye abartabilirim bile..
probis'in çokoprens denen nâneden daha güzel olduğu gerçeğiyle yanıp tutuştu deli gönlüm hep. probis benim için her zaman çok özeldi. her şeyimi paylaşabilirdim belki ama konu probis olunca çok fettan ve kıskanç bir adama dönüşebiliyordum hep. hâlâ da öyleyim aslında. probis'imi elimden amiyâne tabirle 'allah'ın oğlu' gelse alamaz hacı, o kadar diyorum sana.
marketin bisküvi, şekerleme, falan fıstık reyonunun en yeşil köşesini arar gözlerim hep. 10'lu paketleri radarıma takıldığı vakit alışveriş arabama güzelce yerleştiririm onu. çünkü o ve ben ayrılmaz bir ikiliyiz ezelden beri.
hem 'hâyâl meyâl'i hem de 'çocukluğumdan beri'yi birazcık açayım. sanırım ilkokuldaydım. millet o 'simit' denen mınakodumun oyununu oynuyordu okul bahçesinde. kantinin önündeydim ve ne alsam diye bakınıyordum. bonibon yemek istemiyordum çünkü karnım açtı. çokoprens gerçekten çok sıkmıştı artık. değişik bir şeyler keşfetmeliydim. sanki daha önce görmediğim, gördüysem bile hiç yemediğim şu yeşil paket bana bakıyordu. geometrik şekiller vardı paketinde. o geometrik şekiller matematik dersinden tiksinen bünyemde antipatik bir etki yapsa da üzerinde yazan 'protein deposu', 'ye zeki ol' tandanslı ifadelere kanıp belki de 'belki yersem matematiğim düzelir lan' düşüncesiyle alıp yemiştim ve o gün tarihte bir kırılma noktası oldu benim için. o günden tezi yok daimi bir probis manyağı olup çıktım. eti'nin negro'suna karşın sürdürdüğüm manyaklık şimdi de ezeli rakibi ülker'in probis'iyle vuku buluyordu..
öyle bir manyaklıktı ki bu, yıllar sonra kocaman adam olduğumda dahi, webcam'de konuştuğum bir yabancının, daha doğrusu henüz yeni tanıştığım bir insanın karşısında gecenin bir yarısı, o an onun aç olduğunu bildiğim hâlde, hiç siklemeden umarsızca hüpletiyordum mideme. öyle bir manyaklıktı ki bu feysbukta kurduğum 'probis severler' grubuna üye olan 1000. kişiye 10'lu probis gönderecektim kargoyla..
en güzeli de ülker'in gönderdiği mesaj olmuştu grup için:
'ÜLKER olarak 1944 yılında insanımızın yüzündeki tebessümü görmek hayaliyle yola çıkmıştık. Çalışanlarımızın sadakat ve çalışkanlığı, siz değerli tüketicilerimizin vefa ve bağlılığı olmasaydı bugünlere ulaşamazdık. ÜLKER, sizin gibi değerli ve vefalı aile üyelerine sahip olduğu için ne kadar bahtiyardır. Bizler geleceğe yürürken sizler gibi saygıdeğer üyelerimizden şevk ve cesaret almaktayız. Probis'le ilgili güzel düşüncelerinizi okurken çok duygulandık. Kitaplara yazılası duyarlılığınızdan dolayı yürekten teşekkürlerimizi arz ederiz.
Probis'i kim sevmez ki...'
hayata dair umudun hep varolduğu o neşeli ve güzel dakikalar varsa eğer, benim için bunu başarmada probis'in üstüne yoktur.