Tuluat bir sanattır. Sahne ve perde sanata hizmet eden bir şubedir. Oyun; adı üstünde temsildir. Misaldir. Mesaj vermek mesaj almak içindir. Yani kıssadan hissedir. Amaç budur. Bu olmalıdır. Toplumun maddi manevi kültürel kimliğine hitabetmeyen, toplum yaşayışındaki hata eksik noksan yanlış absürt durumları dile getirmeyen, mizahi eğitici öğretici bilgilendirici olmayan, kanayan yaralara merhem olmaya çalışmayan bir sanat, film veya tiyatro ne işe yarar ki? Bana beni anlatmalı. Bana başka kültürleri empoze etmemeli. Bana ideolojileri dayatmamalı. Objektif yansız ve tarafsız olmalı. Fakat aynı zamanda gerçekleri tüm çıplaklığıyla haykırabilecek kadar yürekli olmalı. Ama sanat yapıyorum diye ahlaksızlığı çıplaklığı çarpıklığı yüceltmemeli. Her daim insani ve ahlaki erdemleri gözetmeli. Yol gösterici ve rehber olmalı. Ticari kaygılarla hareket etmemeli.
90lardan sonra tiyatronun sadece bir ideolojik
tayfanın sanat organizasyonuymuş gibi algılatılmaya çalışmasından kaynaklanmıştır. tiyatro tarihimize baktığımızda, 50ler, 60lar ve yetmişler harika dönemlerdir.
Sinema gibi diyatro oyunlarının konu açısından belli bir aşamanın ötesine geçilememesi. Ulaşılabilirliği oldukça zor olan sanat olması! Oyun sayısı az, bilet almak istiyorsun çoğu zaman tükenmiş oluyor. Bu da zamanla ilgini soğutuyor. Ayrıca tiyatro oyunlarının tanıtım ve reklamı yeterince yapmaması. Bir tiyatro kültürünün hala bu ülkeye düzgün şekilde aşılanamaması.
ne gariptir ki, ülke tiyatral açıdan acınacak bir halde olmasına rağmen bu ülkeden gene de, müşfik kenter gibi, savaş dinçer gibi, shakespeare leri gogol´ları sahnede oynamış büyük üstadlar, ferhan şensoy gibi, metin akpınar gibi, şener şen gibi mizah ustaları gene de çıkmıştır.
bu üllkenin belki de en idealist insanları, para kazanmayacaklarını bilmelerine rağmen, sırf insanlara biraz ışık olabilmek için hayatlarını bu yola adamış tiyatrocularıdır.
eğer müşfik hoca, amerikalı falan olsaydı, robert de niro´ dan daha meşhur yaparlardı onu... ben kendisini tiyatroda birkaç kere izlemiştim..dünyanın birçok ülkesinde tiyatro izledim ben, hiç kimsede o karizma, o ses, o sunum yoktu.hayatimda izledigim en büyük aktör, müsfik kenter´dir.
tiyatrosu bu kadar geri bi ülkeden müşfik kenter gibi bir büyük aktörün çıkması, düpedüz bir mucizedir.
tiyatro salonlarının kapatılması, devlet tiyatrolarının repertuarına sadece yerli oyunların alınması, sanatçılar üzerindeki baskı ve tehdit olabilir mi?
salon vardı da boş mu kaldı, popüler bir oyun sahnelendi de izlenmedi mi?
yakın zamanda bu ülkede evitA 3 farklı kadroyla kapalı gişe oynuyordu.
Tiyotrocuyum diyenlerin daha doğrusu önemli tiyatrolara ambargo koyanların hepsi pkk, dhkpc destekçisi. Komunist, marksist propaganda yaparlar sonra son model amerikan, alman araçlarına atlayıp en lüks semtteki evlerine giderler. Tiyatro halk için değil kendi çıkarları ve siyaset yeri olarak görüldüğü için ilgi olmaz. Devlet tiyatroları kapalı gişe oynar bilet bulunmaz. Lafım özel büyük tiyatrolara.
oyunların yasaklandığı, balerinlerin yurt dışı gösterisi masraflarını kendi ceplerinden ödediği bir ülkede tiyatro içerikli cümleler kurmak bile başarı sayılabilir.