tüm halkın bildiği, duyduğu, hissettiği ve bizzat yaşadığı bir gerçekliğin Bayındırlık ve iskan Bakanı Faruk Nafiz Özak tarafından dillendirilmiş hali. ne diyelim? şeker şerbet yesin o dilleri.
şöyle de devam etmiş: "Türkiye'de artık bir güven ve istikrar ortamı sağlanmış durumda. Bu güven ve istikrar içinde Türkiye son 5 yıldır altın çağını yaşıyor. ihracat rakamlarında, Gayri Safi Milli Hasıla'da hep büyüme yaşanıyor. Avrupa'nın 6. dünyanın ise 16. büyük ekonomisine sahibiz. 2012'deki hedeflerimize 2008'de varmış durumdayız. Bu hükümetimizin ve bize güvenen halkımızın bir eseridir"
burdan kendisini alkışlıyor ve kucak dolusu sevgilerimi sunuyorum... evet biz güneşin doğuşuna hergün şahit olduk. durmak yok yükselmeye devam.
bu hayatta ciddiye alınacak olaylar ve insanlar olduğu gibi, ciddiye alınmayacak insanlar olaylar ve dahi yazarlar pek tabi ki vardır. bakan bey çetesi gibi ciddiye alınacak bir insan olmadığı için kendine yakışanı yapmış. eyvallah.
eyvallah da ben dün anadoluda bi şehrimizdeydim, herifler bakırla kalayı birleştirip tunç çağına adım attılar abicim. hangi altın çağdan bahsediyorsunuz? hala duvarlara kömürle resimler çizen dayılar gördüm olum. neyse en azından taş devrini yaşamadık, direk tunç çağındayız. bi dakka yaa, altın çağ mı, ulan yoksa ankara'da altın mı buldunuz? vay ipneleerr!
makro ekonomide, birşeylerin kıpırdağını, bazı şeylerin eskisi gibi olmadığını hakikaten görmekteyiz, anlamaktayız. Ama yeterli midir, değildir. bence "altın çağı" yanlış, gümüş hatta bronz çağı yaşıyoruz diyebiliriz(olimpiyatlardan esinlendim)
yanlız işi mikro ekonomiye, yani halkın ekonomisine çektiğimiz zaman bırakın altını, gümüşü, bronzu, halk bakır çağı bile yaşayamıyor. halkın çoğu;
- kredi kartının borcunu öderken devamlı asgari tutarı ödüyor, kalan tutar ise faizlenerek katlanıyor
- devamlı bankalara kredi için başvuruyor, bir kredinin borcu bitmeden öteki kredi için başvuruyor, başvurmak zorunda kalıyor. Allah'tan bankaların parası var(işte makro ekonominin iyi yolda olması bankalara fayda sağlamakta) halka artık çok daha kolay kredi verebiliyor, anacak faizini de mutlaka koyuyor.
- bu kredilerin çoğunu ya ödeyemiyor veya bir kısmını ödeyebiliyor, tabii ki ödeyemedeği kısım da faizlenerek katlanıyor.
- iş öyle bir noktaya geliyor ki, icralık durumlar başlıyor, arada icra memurları kalıyor.
- devletin aldığı ağır vergiler neticesinde, vatandaş başlıyor "nasıl vergi ödemem, nasıl vergi kaçırırım" niyetine, illegal yollara başvuruyor.
- maalesef çocuğuna okul harçlığı veremeyen, eşine pazar alışverişi için para bırakamayan insanlar da var.
yani makro ekonomide ki iyimser hava, sadece zenginin daha da zenginleşmesini sağlamakta, ama bu hava amaalesef mikro ekonomiye, yani halka, vatandaşa inemiyor, üsten geçip gdiyor, altta kalanın canı çıkıyor...
evet ülkede son 5 yıldır altın çağını yaşayanlar var. bmw x5ile gezmeye başlayan hacı amcalar, türbanlı ablalar. onlardan b aşka da altın maltın değil yaşayan kalmadı. şehirde oturduğu yerden konuşan kişinin saçmalaması olur bu anca.
son 5 yıldır hububat fiyatlarına bir baksın, bir de mazot-gübre-ilaç vb fiyatlarına bir baksın ondan sonra yanıma gelsin bunu söyleyen!
makro ekonomimizin yegane kıpraşım sebebi olsa olsa her şeyi sattıklarından* 5 yıldır ekomomiye üst seviyede giren sıcak paradır. çıkışında, teneke çağını yaşayabilirsek şanslıyız.*
(bkz: kuyuya atılan yeni bir taş) bırakın ülkeyi, bir kümesi bile yönetemeyecek kapasitede oldukları belli* bu insanların ağzından çıkanların tartışılması bile yersizdir.
sirf akp yalakaligi olsun diye acliktan nefesi kokan adamlarin dahi soyledigi sozdur. antepli bir abimizle konusuyorum, resmen ac, islerin ne kadar kotu oldugundan bahsediyor, eve ekmek goturemediginden bahsediyor ama gel gor ki konu hukumete gelince laf soyletmiyor !
hangi ülke diye sordurtan söz öbeğinden başka birşey değil. biz altın çağından çok, mevcuttaki zihniyetle yontma taş veya başka bir deyişle karanlık çağlara doğru gidiyoruz.
bayındırlık ve iskan bakanı böyle bir cümle sarfederken neleri kriter almıştır bilinmez, ancak durum şu şekilde özetlenebilir.
- bakan : ihracatımız her geçen gün artmakta sevgili yurttaşlarım...
- halk : ithalat ne kadar sayın bakan ?
- bakan : hımm, kem küm...
- bakan : sağlık reformu yaptık, herkes artık istediği hastaneye gidebilecek.
- halk : sayın bakanım, tuzlada gün geçmiyor ki birileri ölmesin, öldükten sonra sağlık reformu ne işe yarayacak ?
- bakan : kem küm, hede hödö....
- bakan : gayri safi milli hasılamız uçtu gidiyor, tutabilene aşkolsun...
- halk : sayın bakanım, süpersiniz, böylelikle kişi başına düşen gelirimizin de artması lazım ama niye asgari ücret hala 600 lira civarında ve ülkenin yarısına yakını yoksulluk sınırında ?
- bakan : hımm, ama siz de hep kazık soruyorsunuz canım...
- bakan : bizlere verdiğiniz destekten dolayı, hatta bizim tek parti olmamızı sağladınız için bütün halkıma minnetlerimi sunarım...
- halk : sayın bakanım, siz de biraz bize destek verseniz nasıl olur ? hep zengine hep zengine nereye kadar, bak anneme küfredeceksiniz başka soru sormayayım...
- bakan : yok canım, kem leme lötü hede...
işin esprisi bir yana, bu ülkede artık sorulması gereken soruları kim sorucak ??? gerçi soranların hali belli, ya çamurla sıvanırsnız yada herhangi bir örgütün mensubu çıkarsınız bir anda.
bize nedense hep görmemizi istedikleri şeyleri gösteriyorlar, ihracat öyle, kişi başı gelir böyle... bunların hiçbiri bizi etkileyen unsurlar değil. memur yine ay sonunu zor getiriyor, tuzlada yine işçiler ölüyor, işçiler yine en ufak bir olayda dayak yiyor, ülkenin yarısı yoksulluk sınırında..
gittikçe fakirleşen halk, durmadan tırmanan enflasyon, tarımın gün geçtikçe tükenmesi, gün geçtikçe yabancı ülkelere bağımlı hale gelmek, allahın mollası geldi diye 2 gündür eziyet çeken metropol insanları, çöken kaçak yurtlar, iş güvenliği olmadığı için ölen işçiler, insanlara bir kum torbası kadar değer vermeyen işverenler, her konuda her yerde kutuplaşmalar, meclisinde terörist barındıran, bu teröristleri öldürdüğü çocukların ana babalarının vergileriyle geçindiren, babalar gibi satılan lke bu dünyanın başka yerinde di mi? o ülke biz değiliz di mi? biz altın çağda bi ülkeyiz. öyle ki her yerimiz altın yaldızlı, ışıl ışıl parlıyoruz baş bayanımız (!) misali!