ben de istemiyorum açıkçası. bunu dün düşündüm. herkes kendi ülkesinde kalmalı ama türkler de almanya'ya falan yerleşmiyorlar mı. oralarda da türkler mülteci olarak görülmüyor mudur acaba.
Çobanlık yapar mısın?
- Yok almayayım.
- Kim yapacak?
- Afganlar..
- Tarımda çalışır mısın?
- Daha neler yav!
- Kim yapacak?
- Türkmenler..
- Bebek bakıcılığı yapar mısın?
- Ben kendi bebeğime bakmıyorum, başkasının bebeğine niye bakayım!
- Kim yapacak?
- Özbekler..
- Çay fındık toplar mısın?
- Yuh daha neler!
- Kim yapacak?
- Gürcüler..
- Sanayide, fırında, enjeksiyon makinesinde, inşaatta, kazma kürek işinde çalışır mısın?
- Yuh sen de abartma!
- Kim yapacak?
- Suriyeliler…
SONUÇ
- Defolup gitsinler...
- Öyle mi... Ya bu işleri kim yapacak?
- Bana ne hacı! Kim yaparsa yapsın. Sen bana devlette bir iş veya Sabah 9 - Akşam 5, vardiyasız ya da masabaşı güzel bir iş var mı, onu söyle! Amele miyiz biz?
Netice itibariyle
“SEN AĞA BEN AĞA iNEKLERi KiM SAĞA”
Ondan sonra açız edebiyatı...
milattan önce 12. yüzyılda "deniz kavimleri" adlı bir insan grubunun göçü ve yaşadığımız coğrafyadaki o zamanın bütün uygarlıklarını yıkan, devletlerin kurulamadığı 400 yıllık bir karanlık çağa sokan bir istila ve nüfus hareketi var. hititlerin yıkılmasına da onlar sebep oluyor. bence takvimi onunla başlatmak lazım. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2226850/+ https://tr.wikipedia.org/wiki/Deniz_Kavimleri
"kavimler göçünü, roma târihini, roma'nın germenlerle, keltlerle ve hunlarla ilişkisini bilmeyen hiç kimse günümüzde yaşanan "yeni kavimler göçünü" anlayamaz.
hunların avrupa'ya girişinden sonra, hunların önünden kaçan vizigotlar, doğu roma imparatorluğundan tuna'yı geçmek ve roma'nın balkan topraklarına yerleşmek için istekte bulundu. ancak 376'da vizigotların balkanlara yerleşmesinden sâdece iki yıl sonra imparator valens, vizigotlar üzerine sefere çıktı ve bugünkü edirne yakınlarında adrianapolis savaşı yaşandı. savaş, romalılar açısından roma târihinin en ağır bozgunlarından biriyle sonuçlandı. doğu roma ordusunun 2/3'ü yok edildi.
kavimler göçü, hem devrinin süper gücü roma imparatorluğunu böldü, hem de sonraki süreçte batı roma'yı da yok etti. neden? çünkü romalılar, germen göçlerini ve hun akınlarını önemsemediler, aşağılık barbarların hareketleri olarak gördüler, istihbârat toplamaya bile gerek duymadılar.
yıllardır gözümüzün önünde yeni bir kavimler göçü yaşanıyor. en başta türkiye'yi vuran bu göç, aynı zamânda avrupa'yı da hedef alıyor. aslında benzeri durum, abd'de de yaşansa da, amerikalılar kendi tedbirlerini alıyor. avrupalılar ise çok yanlış bir biçimde türkiye'nin kurbân olmasını istiyor.
oysa, yapılması gereken, bu göçü önlemek için ortaklaşa hareket etmektir. türkiye'ye yerleşen insanların bir sonraki aşamada avrupa'ya yönelmesi zor olmayacaktır. yapılması gereken, türkiye'nin kendi sınırlarında tutmasına destek olmak iken, türkiye'de yerleşmelerini istiyorlar. türkiye geri gönderirse, kendilerine yöneleceklerini düşünüyorlar. üstelik, türkiye'nin karışması ve iç çatışmaya yönelmesini istiyorlar. yunanistan, italya gibi güney avrupa ülkeleri, kendileri açısından haklı bir biçimde en sert yöntemlerle engellemeyi seçerken, kuzey avrupa ülkeleri hümanist saçmalıklara yönelmeyi tercih ediyorlar.
ilk kavimler göçü, roma medeniyetinin çöküşüne yol açmıştı. dünyâ genelinde insancıllık, hümanizm taslayan romantikler ise bu yeni kavimler göçünün batı medeniyetini tehdit ettiğinin farkına varabilmiş değil, maâlesef...
göçmen karşıtlığı üzerine kurulu politikalara ırkçılık, faşizm gibi nitelemelerle saldırırlarken ben, dünyâ çapında bu hareketlerin güçleneceği zamânın da çok uzak olduğunu düşünmüyorum."
bunu bir nordik, bir iskoç, bir aborjin, bir japon diyebilir ama sen anadolu çocuğu olarak diyemezsin.
çünkü toprakların bir geçiş koridoru ve tarih boyunca öyle olmuş.
sende senden önce bu topraklara gelen için bir mültecisin
Senin gibilerin vatan hainliğinden yargılanması gerekiyor. Sen kimsin ülkeye kaçak yollardan giren afganları, suriyelileri istemiyor diye bu milletin evlatlarını yargılayacaksın. Yavaş yargıla saçın başın dağılmasın.
Yoksul mahallelerde bu ülkenin sahibi olan türk halkının çocukları kağıt toplarken, parasızlık yüzünden eğitimini tamamlayamazken, yoğunluk yüzünden sağlık hizmetlerinden faydalanamazken, kışı geçireceği botu, montu alamazken, canının istediği yemeği, tatlıyı yiyemezken; kafelerde, sahillerde nargile içen, ucuz ücretle çalışarak bir evde on kişi yaşayan, 7-8 çocuk doğuran, bu ülkenin kültürüyle, adetleriye, yaşam tarzıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan savaş kaçkını, emperyalizmin ülkemize yönlendirdiği aşağılık varlıkları istememe durumudur.
Çok doğru bir tepkidir. Bu tepkiyi vermeyenler ya yarın pişman olacak bugünün öngörüsüzleridir. Ya da emperyalizmin işbirlikçileridir.