tesev'in 2007 yılında yargıç ve savcılarla yüzyüze yaptığı 'yargıda algı ve zihniyet kalıpları' araştırmasında, bir yargıcımızın sarfettiği söz.
hukukun, bir hukuk adamı tarafından böylesine ayaklar altına alınması,çok yazıktır.
hrant dink davasında yaşananlar bir kez daha gösteriyor ki, bu zihniyet dimdik ayakta. bir katili meşru görmek, delilleri karartmak, hukuki süreci baltalamak, duruşmasında 'ünlü oluyorum lan!' diyen katili bayraklaştırmak.
adalet söz konusu olduğun da kendisi pek de siklenmeyecek olan yargıç motto su. hukuktan anladığı hukukun kime uygulanması gerektiği bilgisidir. ona kimle olduğu bilgisi fısıldanmıştır zaten hukukla tek ilişkisi yargıç kimliğidir. yoksa hukuk algısı 0'dır.
yanlış bir fikir. ülkesini seven kişi ülkesi için hukuk da ister. her şey tastamam olsa bile hukuk olmayınca neye yarar? hukuk olmasa benim yaşama hakkım neyin güvencesi altında olacak? ya da hakkımı arayamazsam yaşadığım neye yarayacak?
türkiye de hukuk algısı ambole olduğundan karalanacak olan sözdür.
herkes üniversite yıllarında az çok hukuk teriminin yanından geçmiştir.
nedir arkadaşım hukuk? "toplumların varolan kural ve kaidelerinin devlet tarafından sigorta altına alınması" değil midir?
hukuk; bireye mi hizmet eder? topluma mı hizmet eder? bireyin hakları toplumsal mevzular gözetildiğinde hukuken zaten yoktur!
türk hukuku; türk milletinin ahlaki ve geleneksel kurallarını korumak zorundadır, bunun üzerine çalışmak zorundadır.
hukuk; toplumsal değerlerin devlet eliyle koruma altına alınmasıdır!
ha, şimdi moda; "avrupa insan hakları hukuku" üzerinden manyaklaşıyoruz. ulan türk milletinin hukuku avrupa hukuku gibi olabilir mi? bizim değer yargılarımız, bizim coğrafyamız, bizim geleneklerimiz avrupa ile bir mi?
işte akp; ab uyum yasaları çerçevesinde domuzu kasaplık hayvan statüsüne aldı. kasaplarda satılabilir! üzerine "et" yazar, fiyat yazar; alırsın, cezası yok. zina? suç olmaktan 2004 yılında çıkartıldı. türk milleti zina yı her daim lanetlememiş midir? eşcinsel belediye başkanı seçilebilir artık! akp hükümetinin açıklaması. biz döneği, dönmeyi sevmeyiz.
lakin türkiye nin getirildiği şu durumda hukuktan, korumaktan bahsedilemez. gerek amerikan gerekse avrupa yalakalığı ile toplumsal hukukumuzu peşkeş çektik.
ülke söz konusu olduğunda bunu zaten hukuk korumak zorundadır. mecburdur. eli mahkumdur; varoluş amacı budur!
bir adam düşünün ki; memleketin %80 i asılmasını isterken kurtarıldı.
bu mu hukuk?
dağdan inen terörist serbest.
bu mu hukuk?
afedersiniz ama, siz hukuktan zırnık kadar anlamıyorsunuz. toplumlar var iken, sınırlar var iken, "küresel hukuk" tan bahsedilemez. biz; diğer küreselleşmiş devletlerin sömürgesi miyiz?
hukuken baktığınızda evet; aynen de öyleyiz.
türkiye cumhuriyeti devletinin adalet melekeleri açık ve seçik sıçmıştır. hatta açık söylemek gerekirse; apo yakalandığı günden itibaren bilerek ve isteyerek mevcut iktidarlar tarafından bizzat sıçtırılmıştır.
ama akp hükümeti tarafından sıvanmış, bir de üzerine tüy dikilmiştir.
ab hayali; türk milletinin varolma ve toplumun hukukuna ters düşmektedir. bu hayalin peşinde koşarak; türk milletine düşmanlık besleyenler şimdi uyuşturulmuş televole toplumundan oy dahi alabilirler; tarih mutlak bunları yargılayacaktır.
------------
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları kuvvetsiz düşüreceken küçük ya da en büyük bir kıpırtıve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, "demek adalet örgütünü de düzeltmek,yönetim biçimine göre düzenlemek gerek"
Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."
işte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
------------
mandacı beyinlerinize ters gelir, doğal karşılıyorum.