devrimin bir gece sonunda sabah kalkıldığında olmuş olabileceğini sanan insanların eylemidir.oysa ki devrim yavaş yavaş hissettirmeden gelir ki yansımaları bünyede hissedildiğinde iş işten çoktan geçmiş olur.devrimlerin tarihini incelersek tüm devrim gerçekleştiren kitlelerin kanlı çatışmalardan önce kulis yöntemi ile karşısına çıkabilecek ve çatışma ortamında kendilerine zorluk çıkaracak kişi ve kurumları ortadan kaldırdığını görebiliriz.şöyle ki devrim gerçekleşmeden önce hazırlanan ortamda zaten karşısında duracak kimseyi bırakmamak ve kendini savunmaya çalışan grupların yandaş bulamamalarına sebep olmak devrimde ki kanı azalttığı gibi karşıt görüşlülerin sayısını düşürüp,birlik olmalarına da engel olmak demektir.
1990 lı yılların başında ilkokulda okurken rastladığım bir öğretmen konuşmasını halen hatırlarım ki gelecekte neler ile karşılaşabileceğimiz bu konuşmada gizlidir.öğretmen olan annem ve babamın okullarda ki fakir ancak zeki çocukların bir yurt tarafından okuldan alınmalarını,başka okullara gönderilip ailelerinden ayrı şekilde birer islam askeri gibi yetiştirilmelerini ve git gide büyüyen bir hareketten duydukları endişenin günümüze kadar gelen ve ülkenin tüm kurumlarını ele geçiren büyük bir harekete dönüşmesini sadece seyretmeleri gerçeği devrim kavramını ilerleyen yıllarda tekrar hatırlamamıza vesile olacaktır.
tv karşısında uyuklarken siz onca senede neler değişmiş,90 lı yılların başlarında okullardan alınıp şu an iktidar olan hareketin edep ve adabına göre yetiştirilen o fakir çocuklar şimdilerde bu ülkenin savcıları,hakimleri,doktorları,öğretmenleri kısacası bu ülke yönetiminde etkili olan her alanda bu hareketin emeline ulaşması için mücadele vermektedir.
bu hareketin içinde olmayıp maddi anlamda parasına para katmak amacında olan ataları,dedeleri dyp,anap,dp gibi çıkarcı partilere mensup kişiler bu hareketi görmezden gelirler ki onlar devrimde ilk ortadan kaybedilecek kişilerdir.iktidarın özgürlük vaatlerine inanan hümanist ve aydın kişiler ağızlarına çalınan bir parça bal(adı özgürlük)ile oyalanıp bu devrim mücadelesinde oldukça önemli bir rol oynayacaklardır.devrim gerçekleştikten sonra ellerinden o özgürlükleri yasalar değil ne yazık ki aynı sokakta yaşadığı insanlar alacaktır.mahalle baskısı alacaktır.
bu sebeple bu ülkenin paşası da alınır içeri,gazetecisi de,akademisyeni de.kısacası devrim yolunda tv karşısında uyuklamayıp engel olarak görülen herkesin içerde olması gereklidir.
uyanmayacaklardır, bu yüzden hiçbir şey için geç olmayacaktır.
türk halkının, ya da sıradan herhangi bir insanın devlet hakkında en büyük korkusu ''terörist''tir. sen hükümet olarak hapse tıktığın gazeteciye, öğrenciye bile terörist dersen, o halk niye uyansın?
muhtemelen dizi veya evlendirme programları seyreden insanlardan oluşurlar. dolar, euro ve altın 1 yılda ortalama %25-35 artmışken ekonomi süper diye de bağırırlar dizi seyrederken.
hayırlı olsun!
sosyolojik dönüşümün aktörlerini uyumakla itham eden düşünce şeklidir. külliyen hatalıdır. olan sosyolojik bir dönüşümdür. bu sosyolojik dönüşüm bu ülkeyi var eden bütün unsurların az ya da çok katkısı ile gerçekleşmektedir. ekonomik ve küresel tabanlı bu dönüşümde pozisyon alamayanlar ve bu dönüşümü okuyamayanlar olan bitenden rahatsızdırlar. zira militer bir ideolojiden gelen devlet yapısının kararsız ve güvensiz mekanizmaları topluma ait bütün dinamikleri kontrol etmek üzere dizayn edilmişlerdir. günümüz itibarı ile bu konsept dağılmış günün ve çağın gereklerine uygun bir toplum yapısına doğru tüm engellemelere rağmen yol alınmaktadır.
sosyal dönüşümler birer olgudur ve engellenemez. bu dünyanın dönmesini durdurmak kadar anlamsız bir çabadır. ki bu çaba içinde olanların çoğu içeridedir. çünkü kan ve silahla toplum bilinci yokedilemez.
uyumamakta ancak uyutulmakta olan halktır. hatta daha da ileri gidersek verileni çatır çatır yemekte olan halktır. fatmagül'ün suçunun ne olduğunu, genelkurmay başkanının tutuklanmasından daha çok merak eden bir halktır. arada tek tük arsızlar internetti, sosyal medyaydı falan kullanmak suretiyle gündemden haberdar olarak çıkıntılık yapıyor olsalar da, bu kesim zaten 80 sonrası yiyeceği dayağı yeteri kadar yediğinden artık sesini çıkarmaya ürkenlerin oluşturduğu topluluktur. o halde geriye ne kalıyor? zurnanın son deliğinden türemiş olan ve hakikaten gökten bir anda zembille indiklerine inandığım grup kalıyor. bu kutsal insanlardan oluşan grup zaten eski osmanlı geleneğini devam ettirme gayretinde olduklarından yüce padişah ne buyurursa onu yapmakta olan, düşünmeyen, sorgulamayan, neden - niçin demeyen bireylerden meydana gelmekte. şimdi ben düşünüyorum hükümet ben olsam, tüm derdim tasam koltuk sevdası olsa, ancak böyle bir toplumla bunu başarabilirdim ki birileri çoktan başarmış gözüküyor.
