Sokak röpartajında muhabir fırından gelen bir teyzeye mikrofon uzattı. Askıdan ekmek aldım diyen teyze ülkede açlık olmadığını ve hükümetten memnun olduğunu söyledi.
bu insanlara bir şey anlatamazsınız. çünkü; bu insanlar anne karnından beri gelişiminde yaşamında yeterli beslenemediği için beyin doğal yapısında gelişmez.
dürüst olmak gerekirse bir ülkede açlık sorun değildir. asıl sorun yetersiz ve dengesiz, en tehlikelisi de sağlıksız beslenmedir.
biyogenetik ve biyogenez (bu alanda çalışmalara hiç değinen yok, hayret) alanında yapılan çalışmalar akla gelirse, inorganik tarımın günümüzde nasıl bir duruma geldiği malum.
açlık olgusu karın doyurma anlamında değil de bu açlık konusunu ötelemek, geçici tedbirlerle yetersiz dengesiz sağlıksız beslenmeye yol açacak çözüm süreçlerini tartışmalıyız.
biogenetik ürünlerin çoğu afrika ülkelerine, bizim gibi ithalata mahkum olan ülkelere hibe veya yardım ya da ucuz olarak veriliyor ve ürünler dünya gıda pazarına çıkmadan önce test ediliyor.
ülkelerin yıllık kullanılan ilaç, sağlık giderleri, çalışmaları, rahatsızlıkların istatistikleri takip edilerek özellikle bu ürünleri alıp kullanan düşük gelir seviyesi grup insanların üzerinde ne gibi etki ettiği daha iyi gözlemleniyor.
fao who verilerinden ve ülkelerin sağlık bakanlıkları, ilaç şirketlerinin satışları, kullanılan ilaç içeriği sayısından örn: açlıktan kırılan bir afrika ülkesinin 3-5 yıl süren yardım hibe düşük maliyet de yapılan inorganik tarım ürünlerinin ithalatından sonra insan sağlığı açısından nasıl bir tepkime verdiği belli olur.
aslında sayfalarca yazılacak konu; açlık, dengesiz beslenme, yetersiz beslenme, sağlıksız beslenme konuları.
çünkü; bu tartışmanın ucu ilaç ve gıda kartellerine dayanır.