eskiden babamla çoğu zaman oynardık. artık boynuz kulağı geçince zevk almıyorum diye oynamak istemiyor. bazen internet üzerinden kendime göre rakipler buluyorum ve onlarla oynuyorum. yalnız şu anda en büyük rakibim amcam. beni ezerek yenen tek kişi. bizim ailede önemlidir. ülkece bakış açısına gelecek olursak gelişen teknolojiyle yeni nesil bilgisayardan uçuk grafikli oyunlara merak salmış durumda. avrupa ülkelerinde satranç önemi çocuklara küçük yaşta aşılanıyor. daha çok önem veriliyor. bizim ülkemizde ise imkanı olsa satranç taşlarıyla tavla oynayacak adamlar tanıyorum.
bakış açısı bundan öteye gitmez. "çok uzun sürüyor amk, gel tavla oynayalım"dır. işin psikolojik yanı da vardır. bizim millet, yenilgiyi kabul etmez, hep bir bahane bulma arayışına girer. tavlada yenilince şans der, zar der. karşısındakinin daha iyi oynadığını veya daha zeki olduğunu kabul etmez. satrançta bu opsiyon yoktur. şans faktörü yoktur. rakibin senden iyidir, bitti. bu yüzden ülkece bu oyunu sevmediğimizi düşünüyorum.
herkes santraç oynamasını biliyordur ama bu oyunda kendini geliştiren insan sayısı ne yazık ki bilen kişiye oranlarsak çok alt seviyede kalıyor.
içinde herhangi top insan unsuru olmadıgı ve bazı insanlara göre heyecan olmadıgı için pek sevilmeyen oyundur. Küçükken ilkokul ve lisede mutlaka ögretmişlerdir. oynamayalı yıllar oldu. Fil çapraz gidiyordu demi lan.