bir kafir olarak bile edepsiz yerlerimle güldüğüm bir öneridir. efendim, malum bu ümmet'i muhammed dünyayı dar'ül harp ve dar'ül islam diye ikiye ayırır. bu ne demektir? belirli topraklarda yaşayan "müslüman kişi" sayısının genel nüfusa oranı mı? ne münasebet, söz konusu topraklarda hangi rejim var, şeriat parmak kesebiliyor mu kesemiyor mu, hadise budur.
ama bu elemanların çağa ayak uyduramama ve dünya genelinde en sorunlu coğrafyalarda bir sefaletten diğerine savrulmalarının altyapısında zaten bu fikriyatlarının izleri takip edilebilir. çünkü bugünkü dünya mekanizmasının mantıklı ve etkili çalışabilmesi için, "yöneten kişilerin inançları ne olursa olsun" devletlerin dinsiz olması, yani kararlarını dini düşünceden bağımsız alması gerekir, hayal aleminde yüzülebilecek bir gezegen değildir bu. aslında bin yıl önce de değildi: islam medeniyeti en başarılı çizgisini (altın çağ) "dinci" tabir edebileceğimiz emevilerle değil, o zamanın bütün farklı fikirlerine "meclis"ler kurarak hoşgeldiniz diyebilen abbasiler'e borçludur. başka bir deyişle, kuran sayesinde değil, tam tersine kuran ötesine geçebildikleri ve "diğerlerine" kulak verip imkan sağlaması sayesinde bugünkü amerika'nın havasını yakalayabilmiştir. ne zaman tek başına "müslüman" olmak başka birşeyler daha olabilmenin ötesine geçti, işte o zaman medeniyet geliştirme dinamiği avrupa'ya geçti. çünkü artık onlar dünyevi olanı kendi masallarının (hristiyanlık) önüne koymayı başardılar. senin müslüman ise kuran ve hadisler içinde kayboldu, matbaalara küstü falan, gerisi bilinen hikaye...
işte biz bu elzem ayrıma kısaca laiklik ya da sekülarizm diyoruz.
nedir bu insanları bir dine bağlama ihtiyacı anlamış değilim. bir ülke dini kurallar üzerinden değil, bir dine mensup olsun ya da olmasın herkes için genel geçer kurallar üzerinden yönetilmelidir.
bunlar nedir? cinayet, hırsızlık, sahtecilik vb. onun dışında kişilerin yaşadığı cinsel ilişkiden ya da kılık kıyafetinden kime nedir? kim nasıl istiyorsa öyle yaşasın. hatun kapalı olacağım diyorsa kapansın, adam zina yapacağım diyorsa yapsın. kimse karışmasın bunlara. sonuçta, büyük bir çoğunluğunu belli bir dine mensup insanların oluşturduğu ülkelerde, hiçbir dine mensup olmayan insanlarda yaşamaktadır. sırf çoğunluk istiyor diye bu insanlar öyle yaşamak zorunda değildir. unutmayalım; din tercihtir, kanun değil.
tamamı ile yanlış bir tespit olup, müslüman ülke kavramının hayatımızdaki yeri ve önemini irdelemek gerek. boş beleş şakirt düşmanlığı ile nereye kadar gideriz diye sormazlar mı adama, elbette sorarlar.