Öğrencilik zamanımda bizim için orta dünya gibi bir yer olan; aralık kapıdan içerisini görünce önemli bir iş başardıģımızı sandığımız oda.
Şimdilerde öğrencilerin çoğunlukla rahat rahat girip çıktığı, eski albenisi kalmamış odadir. Bazılarında tüplü tv ve köşe koltuk takımı bile olur ki öğrenciyi ilk gördüğünde hayrete düşürür.
öğretmenlerin özel hayatlarında çok gizemli kişiler olduğunu düşündüğümden dolayı bu odanın kapısının önünden geçmek ürkütürdü beni. benim gözümde öğretmenler odası, son derece entellektüel sohbetlerin yapıldığı, fikir paylaşımının eksik olmadığı, kaliteli söylemlerin havada uçuştuğu, öğretmenlerin ingiliz kraliyet ailesi mensubu gibi oturduğu bir mekandı.
fekat öğretmen olunca iş değişti..
öyle, çok entellektüel fikir sohbetleri filan olmuyormuş burda. erkek öğretmenler "nasıl koyduk olum haftasonu size nıhahahaha" şeklinde maç muhabbetleri yaparken, bayan öğretmenler "bizim çocuğun da" ile başlayıp çocuklarının gün içerisinde neler yaşamış olduğunu anlatan bir dizi sohbete girişiyorlar. bir de dedikodu eksik olmuyor bu odada. iki öğretmen bir araya gelince orada bulunmayan üçüncü öğretmeni çekiştirmeye başlıyorlar.
keşke hiç büyümeseydim de öğretmenler odası gözümdeki gizemini kaybetmeseydi.
türk insanı nasılsa öğretmenin de öyle olduğunun göstergesidir. (tabii bunu doktoru, mühendisi, öğrencisi, akademisyeni, hademesi, itfaiyecisi için de geliştirebilirsiniz)
bir öğretmenler odasında farklı ilgi grupları bulunur:
a) bilgisayarcılar: bu öğretmenler teneffüs zilinin çaldığını duyar duymaz odadaki 2-3 bilgisayardan birinin başına geçmeye bakarlar. zil çalana kadar gözleri ekrandadır. bu gruptakilerin çoğu 30 yaşın altında öğretmendir. en işe yarar tarafları sınav ve karne döneminde yaşlı hocaların bilgisayardan not girişini yapmalarıdır. genellikle asosyal damgası yerler.
b) siyasiler: her ne kadar öğretmenler devlet memuru olduğu için parti üyesi olmaları yasaksa da fiilen hepsinin dünya görüşü bellidir. siyaset yapmak için sendikayı kullanırlar. hemen her öğretmenler odasında türk eğitim sen (milliyetçi), eğitim sen (solcu), eğitim bir sen (muhafazakar) ve eğitim iş(ulusalcı) mensubu öğretmenler vardır. bunlar kendi dünya görüşlerine göre arkadaşları ile sohbet ederler. çoğu zaman okul idaresini eleştirirler.
c) magazinciler: ekseriyetle kadın öğretmenlerin mensubu bulunduğu gruptur. bu gruptakiler akşam hangi dizi oynamış, hangi şarkıcı estetik yaptırmış bunun muhabbetini yaparlar. aykırı bir öğrenci varsa, onun yediği içtiğinden, giyimi kuşamından bahsederler. hiç konu bulamazlarsa, evde ne yaptıklarını, kendi çocuklarının durumunu anlatırlar. sene başında öğretmenler arasında altın günü organize ettikleri gibi, herhangi bir öğretmen veya personelin, doğum, evlilik, gibi bir hayırlı işi varsa, takılacak altın için para toplama işini bu grubun bir mensubu yapar.
d)taraftarlar: magazincilerin erkek versiyonudurlar. ellerinden spor gazetesi, hatta bazısının elinden iddaa kuponu eksik olmaz. öğrencilerle haftanın belirli bir günü mutlaka halı saha maçı yaparlar. o kadar ki, bir işleri çıkıp, o gün okula gelmeseler de, halı saha maçını kaçırmazlar. tabii ağızlarından aykut kocaman, burak yılmaz, manuel fernandes gibi isimler eksik olmaz. bu öğretmenler dersin, geçiş taksimlerinde de futbol muhabbeti yaparlar. genelde eğlenceli tipler olduklarından, öğrenciler tarafından sevilirler.
e)akademikler: sayıca azdırlar ama her okulda bulunurlar. bunların derdi, kendi master, doktora tezleridir. ellerinden boş derslerde kitap eksik olmaz. tabii, daha bilimsel takıldıklarından saygındırlar. bununla beraber, notları genelde kıt ve ders anlatımları öğrenciyi zorlayıcı olduğundan, öğrencinin çekindiği ve pek sevmediği tiplerdir. muhabbetlerine arada bir yabancı dil öğretmenleri ve pedagojik formasyon alan ücretli öğretmenler dahil olur.
f)uzaktakiler: bunlar öğretmenler odasında durmayı sevmezler. sabah paltolarını bırakıp, akşama kadar odaya uğramazlar. ya, idare ile, ya hizmetlilerle veya, öğrencilerle vakit geçirirler. çoğunun adı bile bilinmez. odaya ya su, ya çay içmek veya tebeşir almak için gelirler ve kimse ile konuşmazlar.
Tek tip sıkıcı muhabbetlerin döndüğü yer. Sınıflar öğrencinin habitatıdır oradaki her öğretmen defansta oynar fakat bir öğrenci öğretmen odasına girdiğinde sanki tüm otorite gördüğü insanlar ona bakıyormuş hissiyle tüyler tiken olur, arkasından müdür yardımcısı girer tak tak şu yapılacak arkadaşlar diye üst tondan konuşur aynı hissi bu sefer öğretmenlerde görürsünüz. Hiyerarşi akaaaaaar yani iğrenç.