neyse efenim, ilkokul yılları hatta birinci sınıf. okumayı sevgili annecimin okuldan önce öğretmesiyle şimdiye kadar hiç olmamış bir özgüvenle sınıftaydım. -düşünün üniversite de 5. yılım- acayip bir havam vardı sınıfta ya da bana öyle geliyordu. **
öğretmen herkese büyük büyük yazılarla kaplı resim kitaplarını veriyor, bana ise bir tane bile resim olmayan ufan yazılı kitaplardan veriyordu. -bunun dramı da başka entry e-
1. sınıfın sonlarına doğru herkes okumayı sökmüştü. hala heceleyen çok öğrenci vardı ama onlar da yaz tatilinde okumayı tam olarak sökeceklerine dair örtmene söz vermişlerdi.
yıl sonunda örtmen bana şöyle dedi;
- call oğlum sen ansiklopedi oku yaz boyunca.
+ neden örtmenim?
- oğlum ansiklopedi en iyi bilgi sağlayan kaynaktır, okuması da zevklidir, resimler falan özenle seçilmiştir.
+ tamam örtmenim, okurum.
ansiklopedinin resimleri epey ilgimi çekmişti. a dan başlayıp z ye giden bu ciltlerde tüm resimleri tek tek incelemiştim, hatta ülkelerin yerlerini öğrenirken nasıl akdeniz in üstüne düşmediğimizi bir türlü kavrayamamıştım.
sonrasında anladım tabi olum.
bir gün yine resimleri incelenerken avogadro diye bir bilim adamının fotoğrafını gördüm.
tam olarak bu fotoğraftı. * korktum, hemen kapattım ansiklopediyi.
bilim adamı olmak isteyen ben o gün bilimden tırsmıştım. o günden beri okullara olan nefretim çığ gibi büyüdü.
sona annem ansiklopedileri vitrinin üstüne kaldırdı, hala aynı yerinde durur o ansiklopediler..