öğretmenin ders günleri otomatik olarak ezberlenir.nöbetçi olduğu gün bilinir...her ders bir vurgun gibi geçer. ama kimseye söyleme hakkın yoktur. saçmadır kendin de bilirsin. hocanın gözde öğrencisiysen daha da kötü . o kadar aptallaşırsın ki hocanın parmağındaki yüzüğü 1 sene görmezsin bile. arkadaşlar arasında geçen bir konuşmada x hocanın eşi hamileymiş , dendiğinde gözlerin fal tası gibi açılır la o evli miydi ki diye sorduğunda yuhlanırsın o kadar samimisiniz bilmiyon mu yuh artık gibi birçok laf... daha sonra ufak bir tebessüm edersin. içinden hiç gelmeden kız mı erkek mi acaba diye sorarsın ? aslında hoca hiç olmadığı kadar yabancılaşmıştır artık. ondan sonra hocadan kaçmaya karşılaşmamaya çalışırsın. hatta derslerine bike girmemeye başlarsın daha sonra milletin dikkatini çeker kuzu kuzu derslere girmeye başlarsın hocayla konuşmk bile istemezsin... hatta hoca bir şey anlatırken dinlemek istemiyirum diye hocaya sert bir şekilde tavır korsun...bunu başka hocalara söyleyemeyeceğini bilirsin bu seni daha da üzer. çünkü o hocanın sendeki yeri farklıdır. ama hocanın yüzsüz bir şekilde senle hala konuşmaya çalışması seni daha da hırpalar... neden neden ararsın...sadece üzülürsün ... her şeye rağmen!
Universitede de olabilen bir durummus bu. Ben ki onca senelik ogretim hayatim boyunca hic bi hocama yan gozle bakmamis biriyim* ama universitede bolum hocam oldugundan zevklerimizin uyusmasindan midir rum irkinin en guzel ozellikerini tasimasindan midir bilmem evli oldugunu ogrendigim hocamin derslerini iple cekiyorum. Onun o tatli ingiliz aksanini dinlemekten ve guzel yuzune bakmaktan kendimi alamiyorum. Her ders zarif tavirlariyla kendine hayran biraktiriyor. isin ilginci kocasi da bizim okulda hoca ve onunla evlendiyse benle de haydi haydi evlenirdi ah biraz daha buyuk olaydim diye dusunuyorum. Kocasindan erasmusda kiz dusurme taktiklari alsam mi acaba. *
imkansızlığıyla insanı yıkan, ama arada bir nereden geldiği bilinmeyen ümitlerle insanı gülümsetebilen, zaman zaman "acaba be?" dedirtebilmiş durumdur bu. boş dersin birinde öğretmenler odasının önündeki koltuklarda oturup sohbet ederken beyaz parmaklarındaki yüzüğe takılır gözler; espriler, kahkahalar kesilir bir anda. ama ertesi gün dersiniz vardır ve "sana çok yakışıyor" dediğiniz takımını giymiştir, kocaman kocaman gülümsemektedir, her hafta aynı gün aynı takımın giyilmesini tesadüf olarak yorumlamak istemezsiniz. aynı şekilde derste yedi yüz kere göz göze gelmeler, kokuların birbirine karışabileceği bir yakınlık ve hata gibi görülen ama hayallerde çok farklı yorumlanan temaslar, çarpışmalar, okul çıkışı beraber yürümeler ve telefon konuşmaları da tesadüf değildir. yine de bütün bunlar hiçbir şeye yetmez, sadece egosunu tatmin eden, imkansızlığıyla keyif yaşatan bir flört olursunuz onun için, yıllar geçip de kadın statüsünde karşısına çıktığınızda gözlerinizin içine bile bakamaz, hayallerinizi gerçekleştirebileceğinize dair bir ürküntü gelmiştir çünkü üzerine. dakika başı karısından bahseder durur. o "tesadüfi" temaslar da yoktur artık. gözlerinin altı da çökmüştür zaten. sadece günlüğünüzü açıp nostalji fırtınasına yakalandığınızda o saf aşkı ve heyecanı baştan yaşamak istersiniz, zaman içinde geri gidebilmeyi istersiniz. işte böyle bir şeydir öğretmene âşık olmak.
Benden 30 yaş büyük olan öğretmenime aşık olmuştum. Hiçkimseye anlatmamıştım. Başlarda bunun hayranlık olduğunu ve saçma sapan gençlik dizilerindeki durumlara düşmek istemediğimi düşündüm. Ancak bu o kadar da basit bir şey değildi. Tam 4 yıl sürdü. Her gördüğümde elimin ayağıma dolanması, sürekli el ele hayaller kurmam ve klişe deyim olarak midemde kelebeklerin uçuşması aşık olduğumun göstergesiydi. Başka kimseyi düşünemiyordum. Ama bunun öğretmenlikle ya da öğretmen olmasıyla bir alakası yoktu. Yolda da görsem aynı duyguları besleyebilirdim. Unutmak için bir daha asla görmeyeceğime dair kendime söz verdim. Ve başardım. Hayatta yaşanılabilecek en ilginç ve en zor deneyimlerden birisi.
Öğretmenler, öğrencilerin dünyasında adeta yıldızdır. Onlar için en büyük artist Kıvanç Tatlıtuğ değil Abbas hocadır. dolayısıyla öğrencilerin öğretmene aşık olmaları son derece olağan bir durumdur. sorun oraya takılıp kalanlardadır
lisede başıma gelen olaydır. ingilizce hocama aşıktım. sonra adam evlendi, peki ben aşkımdan vazgeçtim mi? tabi ki hayır... ama karısını dövdüğünü öğrendiğim an adamdan tiksindim.
öğretmen için çok elverişli bir durumdur.
özel ders verdiğim 10 yaşındaki çocuk bana aşık oldu. ve dersi o kadar pür dikkat dinliyor, sorular soruyor ödevlerini zamanında yapıyor ki, çok mutluyum ehe.