ders kimyadır, son derece sinirli bir hocanın dersinde olunmaktadır, bir anlık dalgınlıkla gözler camdan karşı binanın çatısındaki kiremitlere ilişir;
- metaller, ametaller bik bik... oğlumm! evet sen sen, arkadaki. çok istiyorsan gönderebilirim seni oraya.
+ haa.. hı, ne? pardon hocam dalmışım, iyiyim ben böyle ya.
- bi dahaki sefere senin fikrini almam ona göre...
+ tamam hocam.
free * sıranın üzerine o zamanlar hayran olduğu michael jordan adını kurşun kalemle kazımaktadır. hoca girmeden önce de defter kitap ne varsa sıranın üzerine açıp yaymaktadır ki kimse görmesin.
ş: şerafettin karadağ
f: ben
ş: şimdi aranızda bazı gerizekalılar var elin arabına hayran hala bunlar. bir de utanmadan bunlaın adlarını sıraya yazıyorlar.
f: hocam kastettiğiniz bensem ben arap hayranı değilim.
free * bahçede rc kola kutusunun ezilmiş haliyle maç yapmaktadır. bilenler bilir bahçe çok dardır. free teneke kutuya vurur ve top başka sınıftan uyuz olduğu bir çocuğun ayağına gelir ve çocuk ağlamaya başlar. free yine de özür dilemek için yanına gider ama çocuk birden ağlamasını keserek free'nin boğazını sıkmay başlar. free artık dayanamaz ve çocuğa kafa atıp burnunu kanatıktan sonra sağlam bir tekme atar. çocuk yerde kıvranırken o sırada nöbetçi öğretmen olan türkçe hocası semih kabasakal'ın o davudi sesi işitilir.
s: semih kabasakal.
f: free your mind
s: karate kid gel bakim buraya. *
f: ama hocam o geldi önc...
s: niye dövüyorsun arkadaşını..? nasıl bakıcaksın bir daha onun yüzüne?
f. ama hocam o geldi önc..
s: sus cevap verme..
f: ???
sonra gerisin geriye dönülür ve maça devam edilir. arkadaş free'ye sorar. ne dedi lan miyagi..??
free arkadaşlarıyla basketbol oynamaktadır. o sırada bahçeye müdüre hanım * gelir ve yan tarafta cezalı olarak duran sınıfa bağırıp çağırmaya başlar. bahçede her şey ağır çekim ilerlerken free ve ekibi basketbol oynamaya devam etmektedir.hızını alamayan müdüre hanım dayanamaz ve bize döner.
genç imhotep, tam kanının kaynadığı ve aklının fikrinin muziplikte olduğu çağdadır. bir gün, sultan abdülaziz in bileklerinin kesilerek şehid edildiği salonun bitişiğinde olan sınıfında ne yapsam da muziplik olsa derdinde iken yancı elemanların birine yemekhaneden porselen bir tabak aldırır. ders psikolojidir ve derse o devrin efsane hocalarından rahmetli küşade turunç girmektedir. öyle bir hocadır ki ders esnasında bir sinek vızıltısı duysa tüm sınıfı ayağa kaldırarak o sineğin bulunmasını sağlayan ve sinek bulunmadan derse devam etmeyen bir kişidir. genç imhotep ve yancısı en arka sıraya geçer ve tam dersin ortasında mermer zeminin üstünde tabağı yuvarlarlar. tangır tangır tangır şeklinde yazıya dökülebilecek olan bir ses, kocaman salonu kaplar, bütün sınıf buz keser ve tahta önünde ders anlatmakta olan rahmetli hocamızın saçlarının bir anda diken diken olduğu görülür. hoca sınıfa döner ve hepimizin kim yaptı o densizliği demesini beklerken:
- sizleri ben adam edemiyorum, inşaallah abdülaziz in ruhu gelir de o tabağı yedirir hepinize...