düşük not aldığınızda ondan ibnesi yok diye tanımlanan, yüksek not alındığında ise ondan kral adam yok denilip paradoks yaratan durumdur öğretmen olabilmek.
ulkemizde zor ve meşakatli bir iştir. saygı duyulması ve önunde saygıyla ğilmelidir. olmak artık kolay ama okul bittikten sonra okulda öğretmen olmak zordur.
bir eğitim fakültesi öğrencisi olarak konuşuyorum, 4. sınıftan beri hedefimdir.
ancak üniversitede gördüğüm - lise kafasıyla farketmediğimden dolayı - öğretmenlere karşı yapılan ve yapılması gerektiği-ni düşündüğüm- halde yapılmayan davranışlar dolayısıyla bi acaba yaşadım.
tren biletlerinde %5 indirim yapılacağına, otobüste görüldüğünde yer verilse daha yeğdir.
Garip bir ülkede yaşıyoruz. Hem de çok garip. Önceki yıl KPSSde Türkiye birincisi olan öğretmen açıkta kalmıştı. Çünkü Fizikten hiç öğretmen alınmamıştı...
Şimdi aynı durumu, kendi branşında Türkiye birincisi olan diğer öğretmenler yaşıyor.
Örneğin Almancada Türkiyenin en iyisi de olsanız atanmanız mümkün değil.
Uzun zamandır olduğu gibi yine Almancadan öğretmen alınmıyor.
Daha da komiği, pek çok branşta, pek çok öğretmen, 80 üzeri puanlarla açıkta kalırken, taban puan belirlenmediği için 15-20 puanı olsa da atanan öğretmenler var. Örneğin Rehberlik öğretmenleri.
Böylesine çelişki olur mu demeyin! Bal gibi oluyor.
Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlıkta puan barajını ortadan kaldıran MEB, nedense aynı ders için çok yüksek puanlı Felsefe ve Sosyoloji mezunlarının atamasını yapmıyor. Üstelik formasyonları ve tamamlama eğitim sertifikaları olmasına rağmen.
Öğretmen atamalarıyla ilgili yanlışların bini bir para. Nereye el atsanız, sistem lime lime dökülüyor.
KPSSdeki kopya skandalı, buz dağının sadece görünen kısmı. Asıl çürümüşlük, görünmeyen kısımlarda. Ama nedense kimse el atmak istemiyor.
günümüz şartlarında kpss barikatıyla geçmesi zor olan bi engeli aşmaktır. sadece üniversitede eğitimini almak yetmez. ömrünüzden ömür gider bu mesleğe sahip olup, öğretmen koltuğuna oturmak için.
Önce kpss de örgütlü bir biçimde kopya çektirilen, soruların email adresine gönderildiği binlerce kişiyi aşmak gerekmektedir ki bu da oldukça zordur...
4 yıllık üniversitenin ardından 2-3-4-5-6-7 (bölüme göre değişiyor) yıllık kpss okulundan mezun olabilme şerefine nail olan insanların çocuklardan aidat, sbs gibi adlar altında para toplamaları için tutulmuş eğitimci görünümlü muhasebeci.
bu ülke için milletvekili olabilmekten daha zor bir uğraştır.
beş on takla, üç beş yalakalık, bir tomar para milletvekili olmanıza yeter ama iyi bir eğitim hayatı sonunda alınan diploma, idealist bir kafa, ülkesinin çocuklarına birşeyler öğretebilme çabasından kaynaklanan sonsuz bir açlık ve iştah öğretmen olabilmenize ne yazık ki yetmez. sizi galaksi dışına çıkarabilecek bir torpile ve gobi çölünü ılıman bir iklime kavuşturacak kadar aşmış bir sulu yalakalık hal ve tavrına sahip olmanız da gerekir.
sisteme boyun eğen köle zihinlerin, bürokrasi kapılarını tırmalayarak, alçala alçala tırmandığı meslek haline getirilmiş öğretmenlik mesleği, mesleğin icracılarının öğretmen olabilmek adına öğretmenlik vasıflarından birer birer soyunmaları sonucunda, ne yazık ki ülkemde ütopik bir meslek dalı haline glmiştir. bu ütopyanın içi boş sıfatına sahip olabilen eğitimli boyun eğmişlerin elinde köle zihinler klonlanmaktadır.
klon savaşları çağının yaşandığı asıl arenalar, okullarımız olmuştur maalesef.
kantinin pahalı fiyatlarını protesto hakları klon öğretmenleri tarafından sorgulanan nesillerin klon olmayı reddettiği kan ve kumdan çok daha fazlasına sahip bir arenalar labirentidir, öğretmenlerimizi ve öğrencilerimizi çaresizliğe mahkum eden getto eğitim kompleksleri.