hocanın sınıfı kollayacağım diye arkasını öğrenciye dönmesi sayesinde, hayvanlar gibi kopya çeken öğrencidir. Öğretmenler masasının altı da kapalıdır, önden ne yaptığınız belli olmaz.
kopya çekmek için gayet uygundur. çünkü herkesin odak noktası olmuş bir durumdayken rahat rahat sesini duyurabilir, birazcıkta ağız okuyabiliyorsan, kopyayı rahatça çekebilirsindir.**
9. sınıftayken her ingilizce yazılısında yaşadığım durum.biliyo kadın tüm sınıfa kopya verceğimi oturtuyor oraya.üstelik masanın üstünde de yazamazdım.dizlerimin üzerinde yazardım.ahhhhh eski günler ahhh
kopya çeken değilde kopya çekilen bilgili öğrencidir. öğretmen onu diğer öğrencilerin arasından aldığında yanında arkasında önünde oturan öğrenciler yazılı boyunca yas tutarlar...
mühendislikte okuduğundan yüksek okulda okuyan arkadaşların tarafından ordinaryüs muamelesi görürsün..sınav haftası yaklaştıkça kendi derslerine yoğunlaşmaya çalışırsın, fakat yüksek okulda okuyan arkadaşlarının "benim yerime sınava gir" salvolarına maruz kalırsın..ingilizce sınavına sokmak isteyenler, matematik sınavına sokmak isteyenler vs..el çüküyle gerdeğe girmek isteyenlerin haddi hesabı yoktur yani..sonunda kabul edersin ve matematik sınavı için yüksek okulun yolunu tutarsın, artık yavuz donat olmuşsundur..yüksek adrenalin salgıarıyla sınıfa girdiğinde bütün sıraların dolu olduğunu görür ve usulca öğretmen masasına geçersin..soruları çözmeye başladığında işkillenen öğretmenden "sen kalk oradan" sözünü duyup girdiği komutu yerine getirirsin..sorular çıtır çerez cinsinden olduğundan 10 dakika sonra soruları bitirmek üzereyken hoca yanına yaklaşır ve;
+senin adın ne?
-yavuz donat hocam.
+ben seni hiç görmedim, kağıdı da bitirmişsin..(nereden bilebilirdim bizi topladıkları sınıfın bitikler topluluğu olduğunu..çift dikiş sözünü yanlış anlayıp 5. yılına gelenleri toplamışlar buraya..aslında işkillenmiştim içerde yaş ortalaması 30'un üzerindeydi)
-hocam nasıl görmezsiniz?daha geçen görüştüm sizinle, derslere gelemeyeceğimi söyledim, hani fabrikada çalışıyorum..
+peki, kimliğini çıkar!
-hocam kimlik evde kaldı..
+tamam arkadaşı tanıyor musunuz?(sınıfta ses seda yok,ulan ulan)şimdi en öndeki arkadaşınızla sınavdan sonra kayıt listesini kontrol edeceğiz..eğer yavuz donat olmadığını görüp "evet, o arkadaş yavuz donat" derse en öndeki arkadaşı, yok doğruyu söylerse yavuz donat'ı uzaklaştıracağız..
-yok hocam!
+ne?
-kimliğimi arabada unuttum, sınavdan sonra getiririm..(ulan kimliği evde unuttuğumu söylemiştim.. (bkz: sıçmak)
hoca yanımdan uzaklaşır, ben de kağıdı hemen bırakıp uzaklaşırım..ben çıkınca, mekan çorum olduğundan, içerdeki arkadaş hocanın "göbele bak heeri 10 dakikada bitirmiş amua koyum" demiş..
sınavların imece usulü olmasını savunan, arkadaşlarına yardım eden ya da onlardan yardım alan örnek öğrencilerin başına sıkça gelen durumdur. sınav boyunca öğrenci-öğretmen ilişkisi sınırlarını zorlamaktadır, gözler onun üstündedir. ama bu asla öğrencinin yardımlaşamayacağı anlamına gelmez, aksine akıllı bir öğrenci zaten sınavın başında öğretmen masasının onu beklediğini tahmin ederse orda da harikalar yaratabilir.
Öğretmenler genelde öğrenciyi kopya çekmesin diye oraya oturtur. Ancak öğrenci öğretmenin aradaki çantasını itmek suretiyle karşıdaki öğrenciyle birebir istişare fırsatı bulmuş ve hocanın çabalarını beyhude kılmıştır. Özetle saçma sapan bir vakadır.
okul takımında olduğu için sınavı kaçıran ya da sınavda kopya çektiği için müdür yardımcısı tarafından sınıftan atılıp öğretmenler odasında tek başına sınava giren öğrencidir.
ara sıra bu öğrenciler en çok kopya çeken öğrenciler olma özelliği taşıyordur. işte o kişi için o sınav tam bir zulümdür. gerçi masadan kalkıp kopya alıp sınıf geçen arkadaşlar da olmadı değil ama n'aparsın, hayat işte...