ilişkiyi evlilik olarak değerlendirirsem şöyle açıklarım:
öğretmenin sürekli bir sınıf ortamında yönlendiren, pratik, ikili ilişkileri kuvvetli, çoğu zaman yüzeysel, öğreten, puan veren bir nevi o sınıfta sok hükmü veren hakimdir. mühendis ise aldığı eğitim bireysel çözüm üretme üzerine, genelde yalnız çalışan, olayları derinlemesine düşünen, çoğu zaman sakin, özgür, sessizliği tercih eden bir nevi filozof.
işte bu iki meslek insanı aynı evde yaşamaya başlayınca tarafların mesleki yönleri çarpışmaktadır. biri hükmetmeye çalışan, diğeri otorite tanımayan özgür ruhlu iki insanın ilişkisidir bu.
evlilik onları bir orta noktaya çekmeye çalışır eğer başaramazsa kavgaların ardı arkası kesilmez. biri kendini hala sınıfta zannederken diğeri himalayalar kadar uzaktadır. sözlerin çarpışmasında dezavantajlı olan mühendistir. retorik bilmediği için kendi durumunu açıklayamaz. bir nevi haksız tarafın avukatının davayı kazanma durumu gibi öğretmen hep bir son söz yapıştırmayı başarır.
ben sıfır numara zımpara etkisi diyorum bu tür ilişkiye. etkisi ancak uzun vadede anlaşılıyor..
edit: iş bu entry, ne insanların arasındaki ilişkiyi kötülemeyi ne de insanları meslek öncelikli eş tercihi yapmaya özendirir. nacize bir sosyolojik tespittir.
buradan bakınca mühendis oğlan anası rüyası gibi duruyor..
ama yani on numara uyumsuz ilişkidir..
termodinamik almamış kadın aga..neyin hesabını yapıyorsunuz, verimlilik sıfır..
lütfen geçiniz..
buradaki ve tüm dünyadaki kızların hayali ama unuttuklari bişi var bir mühendis olarak seviye farkini göz ardı edemez ve konuştuklari ortak dil cok önemlidir .