Bu bilgiler öyle bilgilerdir ki, duyduğunuzda 'oha lan, o öyle miymiş? yok artık!' dersiniz ister istemez. ilk aklıma gelenler;
1)Önceden bulutların hareket edişini dünyanın dönmesi sanardım. ağabeyim aydınlattı. rüzgarmış...
+abi dünya nasıl dönüyo baksana?
-olm o rüzgardan lan, itiyo onları rüzgar...
2)Üvey Baba adlı dizide üvey baba'yı canlandıran adam, zamanında darbukatör bayram'mış. arkadaşım aydınlattı beni..
+bu herifin gençliği de pislikmiy acaba, görüntüsü felan
-yok abi, şemsi inkaya bu, darbukatör bayram...
3)Önceden(çocukken, baya çocukken) dublajlı fimleri izler izler ve sorardım, 'ya bunların hepsi nasıl türkçe konuşabiliyo? yabancı bunlar!' diye. ağabeyim aydınlattı tekrar...
-dublaj bunlar, başkası seslendiriyo bunları kardeşim. türkler konuşuyo şu anda
pek bilinmeyen olayların, gelişmelerin duyulmasından sonra bünyede hassiktir ifadesi uyandırma hadisesi. örneklemek gerekirse angut kelimesini dilimizde aptal, enayi, gerzek gibi anlamlarda kullanılır. bu kelimenin aslı angut kuşuna dayanıyor. hikayesini öğrenmek daha da bi ilginçlik arzediyor. zira angut kuşunun angutluğu eşinin ölmesinden sonra ömrünün sonuna kadar arkasından yas tutmasından geliyor, geliyormuş.
futbol federasyonu başkanı hasan doğan'ın ani ölümünden sonra girdiğin ilk haber veya spor sitesinde karşına bu haberin çıkmasından sonra karşılaşacağın durum olabilir.
gelen mesajlardan sonra zorunlu edit: 6. sınıfta müfredattaki konuyu tenefüste ergen erkek arkadaşlar sündürürken duymuş "hayır öyle şey mi olur" diye çıkışınca, dalga geçilmemden mütevellit öğrenmiştim. yoksa o yaşta öyle bir tecrübe yaşamaktan bahsetmemiştim. allah allah ya...