başka bir örnek için sirklerdeki filleri önce çok kalın zincirlerle bağlayıp bir nevi öğrenilmiş çaresizliği öğrenmesi sağlanır. ardından da incecik zincirlerle ellerinde tutabilirler hayvanları. filler kurtulamayacaklarını düşündüklerinden kurtulmak adına hiç hamle yapmazlar.
öğrenilmiş çaresizlik için verilen en genel örneklerden birisi şöyledir. bir köpek bir kafese konulur. kafesin önce sol kısmına elektrik verilir, köpek sağ kısma geçer. sonra kafesin sağ kısmına elektrik verilir, köpek sol kısma geçer. sonrasında kafesin tümüne elektrik verilir. köpeğin kaçacak yeri yoktur bu sefer. biraz dirense de çaresizliğini farkedip vazgeçer. artık direnmemektedir. bu öğrenilmiş çaresizliktir.
Bir köpek balığı aç halde akvaryuma konulur. Balık akvaryumun her yerinde yüzebilmektedir. Avlayacağı bir şeyler aramaktadır.
Sonra akvaryuma küçük bir balık konur. Köpekbalığı küçük balığı yemek için hemen harekete geçer. Çünkü açtır(motivasyon), küçük balığı yiyebileceğine inanmaktadır(özgüven) ve küçük balığı yemenin kendi ellerinde(kontrol) olduğunu düşünmektedir.
Küçük balığı yemek için ilk saldırısında kafasını ne olduğunu algılayamadığı sert bir şeye çarparak şok geçirir. Çünkü bilim adamları küçük balık ile köpekbalığının arasına cam bir bölme yerleştirerek onları ayırmışlardır! Köpekbalığı 'balık aklıyla' düşündüğünden camı görememekte ama kafasını çarptığında camı algılamaktadır.
Sonra bir daha dener, yine kafasını çarpar. Bir daha dener, tekrar aynı şeyi yaşar. Tanımlayamadığı bir şey hedefine ulaşmasına 'engel' olmaktadır.
Yaklaşık 48saat sonra köpekbalığı küçük balığı yemek için uğramayı bırakır. Evrensel, 'Büyük balık küçük balığı yer.' Kuralı işlememektedir. Büyük balık depresyona girmiş gibidir. Çaba harcamayı bırakmıştır. Çünkü ne yaparsa yapsın o küçük balığı yiyemeyeceğine inanmıştır.
Deneyin ikinci aşamasına geçildiğinde araştırmacılar aradaki cam bölmeyi kaldırır. Artık köpekbalığı isterse küçük balığı yiyebilecektir. Önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Çok da açtır!
Araştırma ekibi neler olacağını beklemeye başlarlar. Şaşırma sırası bilim adamlarındadır. Çünkü köpekbalığı küçük balığı yemek için hiçbir şey yapmaz! Küçük balığı kovalayıp büyük balığın alanına geçirirler ama yine de yemek için hiçbir hamle yapmaz.
Sonuç çok dramatiktir, büyük balık açlıktan ölmek üzere olmasına rağmen yine de küçük balığı yememiştir.
Köpekbalığı küçük balığı neden yemedi? 'aç ama gururlu' olduğu için mi?
Bilim adamları köpekbalığının içine düştüğü ruh durumuna 'öğrenilmiş çaresizlik' demektedir. Öğrenilmiş çaresizlik, bir canlının defalarca denediği halde istediği sonucu alamaması durumunda, bir sonraki denemesinde başarısız olacağını beklemesinden dolayı, deneme cesaretini kaybedip hiçbir şey yapmaması halidir.
Bu hale öğrenilmiş başarısızlık da diyebiliriz. Köpekbalığı geçmişteki denemelerinde başarısız olunca, gelecekteki denemelerinde de başarısız olacağını öğrenmiştir. Bu durum bize milyarlarca insanın neden başarısızlık halinde yaşadığı halde başarılı olmak için hiçbir şey yapmadığını açıklıyor.
Öğrenilmiş çaresizlik bir daha deneme cesaretini kaybetmektir. Sürekli başarısızlık korkusuyla hareket etmektir. Kendine olan güvenini, 'başarabilirim' inancını kaybetmektir. Öğrenilmiş çaresizlik zihne takılı psikolojik bir kelepçedir.
bu konuda diğer bir örnek filler üzerinde genellikle sirklerde gerkleştirilendir. buna göre fil daha yavruyken bir kazığa bağlanır. yavru fil uğraşsa da kazığı yerinden söküp kaçamaz. aynı fil büyüdüğünde ise yapılması gereken tek şey fili aynı kazığa bağlamaktır. fil nasıl olsa kaçamam şartlanmasıyla kazığı yerinden sökmeye bile çalışmaz.
bir kavanozun içine 10larca pire konur ve kapağı kapatılır. Pireler bir zıplar iki zıplar, her seferinde kavanozun kapağına çarparlar ve giderek zıplama menzilini düşürürler. Ta ki kavanozun kapağı açılır, pireler artık 'kavanozdan kurtulma ümidini yitirdiklerinden' zıplamazlar bile...
- Yazıktır bu pirelere ya.
- Eee n'apcaksın azizim.Öğrenilmiş çaresizlik diye bir şey var işte...
sınavdan beklemediğiniz kadar düşük bir not almışsınızdır, itiraz etmek istersiniz ama geçmişte bunu tecrübe edenlerden ve/veya kendinizden edindiğiniz bilgiler doğrultusunda ''nasıl olsa hoca yine bildiğini okuyacak'' diye düşünüp, k.çınızın üstüne oturursunuz.itiraz falan da yalan olur.