sınıf mevcudu bir hayli çoktur. arka sıralar diğer sıralara göre biraz daha yüksektir, öğrencilerle dalga! geçmesini görev icabı zanneden matematik hocası içeri girer;
" ooh ohh ohhh, arkaya bak, localı feribot sanki..yok lan yok, ahır olur bunlardan anca, büyükbaşlarda en arkadalar haaaa.."
fen lisesine gelmiş bir avuç zeki öğrenciye hitaben:
"siz hepiniz salaksınız.kaydırarak geldiniz buraya zaten"
fen lisesine kaydırarak gelmeyi başarmış olmak ne yüce bi beceridir.
şüphesiz çoğu "ben senin yaşindayken" ile başlayan ama asla inandırıcı olmayan sözlerdir. emin olun o sizin yaşınızdayken farklı işler peşinde değildir. durum belli. öğrenci modu. ne yapar bu adam? gençtir, kanı kaynamaktadir ve büyük ihtimalle onun yararına olarak değerlendirdiğiniz öğütler bir kulağından girip ötekinden de ışık hızıyla geçmektedir değil mi? gençlik yahu. bırakınız yaşasınlar, bırakınız kendileri öğrensinler. ***
final zamanı araştırma yöntemi sınavında kopya çekmeye teşebbüs edilmiştir.maalesef ki akadaşın sol kulağı duymamaktadır.elinizle 3. soru işareti yaptıktan sona arkadaşınız size sorunun cevabını sanki amfinin arka tarafındaki ilk sırada değilmişsiniz gibi okumaya başlar sonra bir ara hocayla göz göze gelinir.hoca size bakmaktadır.başınızı önünüze eğip kıpkırmızı olmuş halde kağıda bakarsınız.oysa arkadaş devam etmektedir.sonra asistanın sesi amfi de yankılanır:
"eee başka başkaaa devam et devam"
arkadaş sonunda susar.kağıtların verileceği sırada asistan:
"siz vermeseydiniz kantinde kahve çay devam ederdiniz"
arkadaş:"yok hocam zaten duymadı"
lisede matematik hocası ders anlatmakta ve recep diye arkadaş devamlı konuşmaktadır:
Recep: r hoca: h
h:hede hödö böyle olursa oda burdan..-tahtaya dönük şekilde-
r:aga geçen hatunla kapiştik işte falan filan
h: recep sus olm! nerde kalmıştık? işte ordan öyle..-tahtaya döner-
r:aga siktir et hocayı, bu hafta halı saha maçı..
h:recep bi daha konuşursan, kötü yapıcam. bak son kez uyarıyorum -tahtaya yeniden döner-
r:yaaaaa kardeşim olur mu öyle? ben geçen koptum..
h: yav recep ananı!!
lise yıllarında bizim fizikçi kuşum aydının "şu konuşmayı bırahh,şu konuşmayı bırakmayı kesmeyi bi öğrenemedin gitti yavs" gibi enterasan lafları vardı. ne adamdı beaa.
fakültede final zamanı bir sınav esnasında ev arkadaşımın sorunun yanıtını düşünmeye çalışırken farkında olmadan hocanın yüzüne daldığında hoca sinirlenerek: