Çoğu üniversite öğrencisinin mezun olana kadar gerçekten inanarak sürdürdüğü kendini kandırma politikasıdır. ne yazık ki piyasadaki en geniş iş hacmine sahip, en iyi paralarla işe başlayacak bir bölümdeymiş gibi davranır, etraflarına bu şekilde lanse etmekten çekinmezler. sonuç ne olur ülkemiz şartlarıyla hayata atıldıklarında öyle bir şamar yerler ki "ben yıllarca kendimi kardırmışım" diyecek vakit bulamazlar. bir şekilde iş bulup azınlık olduğunu farketmeyenler ise düşük maaşlarla tutunacak bir dal edinirler kendilerine.
iyi bölümler için durum farklımıdır? çok az, bölümü iyi olan kişiler küçük bir avantaja sahip olsalar dahi aynı duruma kolayca düşmekte o kapı senin bu kapı benim gezmektedirler.
olayın sonucunu ülkemizin ekonomik koşulları ve sıkıntıları doğrurur, olayın nedeni ise umut etme isteğidir umut daima fakirin ekmeğidir ta ki hayat söküp alana kadar.
birçok kişi için hayal kırıklığıyla sona eren sanıdır.
aslında, çok sebebi vardır böyle bir sanıya kapılmanın;
ama en çok, öss ye hazırlanır gibi üniversite okuyan öğrenciler bu rüyadan uyanırlar. okuldan eve-yurda bir hayat sürerler dört sene boyunca. nasıl iletişimden kurulacağından, nasıl iş yapılacağından bi haber geçer seneleri...
güzel bir ortalamaya mezun olan bu arkadaşlar, lan ben niye açıktayım diye laf yaparlar sonra...
insanların bu sanıya kapılmadan önce acilen, hayatın sınav kağıdı olmadığı öğretilmeli ondan sonra öss ye, üniversiteye girmeli...
dünyada olabilecek en kötü sanma, yanılma olayıdır bu; ama uzun sürmez, iki en fazla dört sene sonunda iş ilanlarına yedi aydır bakıyor olunduğunda farkedilecek olan durumdur.
bi de bunların bölümlerini en zor bölüm sanan varyantları vardır ki evlere şenliktir. iki bölüm birden bitirmekte, 12 ders almakta ve tez yazmaktasınızdır. bir yandan da italyanca kursuna devam edersiniz. yine de hayattan kopmamak amacıyla dışarı çıkarım gezelim dersiniz. 1 aydır evde haldır haldır çalışan insancık size "benim bölümüm çok zor ya, hocalarımız çok iyi ya, o yüzden çalışmam lazım" der. bunu kahkahalarla anlattığınız ablanız "benim bütün arkadaşlarım başka yeri tutturamadıkları için girdi oraya" der.
bu durumda göz önünde bulundurulması gerekenler... kapasite ve hayal gücüdür.
insan bu sanrıdan bunu anlayınca kurtuluyor: bölüm ve bilim sınırlaması olmamalı. hayat, bir bütündür. dünya ve evren bir daire gibi birbirini tamamlayan, azaltan ve çoğaltan bilimlerle bezelidir. vicious circle değildir buradaki daire. dünyanın yuvarlaklığının tam da sembolize ettiği sonsuzluk, devamlılıktır. *
güzel bir kandırmacadır ancak; yalnızca üniversitdeyken. çıkınca zaten akıl başa gelecektir. iş için kapılar aşındırılınca ne olup bittiğini anlayamadan bitirdiğin güzelim üniversite yıllarına geri dönmek isteyeceksindir ama farklı bir bölümde okumak isteyerek. sonradan fark edeceksindir bir tek iş bulamayan sen değilsindir suçu kendinde aramayacaksındır. faturayı ülkene keseceksindir.