okul dönemlerinde öğrencilik duygusunu tatmış bireylerin oturmuş oldukları sıraları kazıyarak ya da karalayarak yazmış oldukları yazılardır.
her öğretim dönemi başında tertemiz sıralar kazınmaya ve karalanmaya başlanır. yıl sonunda ise zımpara ile her öğrenci oturduğu sırayı zımparalardı eskiden. şimdi böyle şey yok. yazılanlar silinmiyor. üzerlerine yenileri eklenip, sıralar romanlara dönüşüyor.
hülya ile necmi'nin aşkı. buket ile selim' in aşkı yıllarca sürüp gidiyor o sıralarda. gerçek hayattan zımparalanıp silinselerde, onların aşkı o sıralarda silinmeden roman oluyor gelecek nesillere.
öğretmeninin yüzüne söyleyemediklerini sırasına yazan öğrenci derdini sırasıyla paylaşıp, yıllarca onunla dost oluyor. sayfası hiç bitmeyen bir kitap gibi işliyor dost gördüğü sırasını.
evdeki sorunlarından bunalan öğrenci kendine nasihat veren ve derdini paylaşan olarak sırayı dost biliyor. onunla paylaşıyor o acı hatıralarını. o hatıralar gerçekte unutulsa da, sıralar unutmuyor o dostlarını ve romancılarını.
bazen gambazcı olarak suçlansalarda, herşeyi deşifre etmekle suçlansalarda hiç dert etmiyorlar bu durumu. onlar her ne olursa olsun dost biliyor romancılarını.
işte böyle birşey öğrenci sıraları ve bitmeyen sayfalarla dolu yazıları...
sıra üzerinde yazışan öğrenciler
- emel hoca ne seksi la (yaz-sil)
- memeleri kafam kadar baksana (yaz-sil)
- fehime sana bakıyo la (yaz-sil)
- bakarsa baksın sanane olum (yaz-sil)
- sana halleniyo
- nedemek istiyon çok çirkin o kız napacam onu (zil çal)
- orasına karışmam (yaz-sil)
- tamam kes yazmayı olum zil çaldı hadi kantine gidek tenhalaşmadan kalabalıkta sürtünürüz biraz
bir öğrenci sırasına yazılabilecek en güzel şey sıranın üstüne kazınmış kopalardır... böyle bir kopyanın 2-3 yıl boyunca bütün oturan öğrencilere çok büyük katkısı olacaktır muhtemelen