lise yıllarını ezik olarak geçirmiştir. öss yi kazandığında artık büyüdüğünü zanneder. ortam yapma hırsıyla her deliğe girer çıkar. sabahları yeşil çay içer. ödevlerini aksatmaz. yani yarrak gibi adamdır afedersiniz.
üniversiteli olmanın eziyet çekmek demek olmadığını,okul ve dersler ve dertler hakkında şikayet ve inildemelerden başka sosyalleşme yöntemleri olan*, hayatın amacı mutlu olmaksa mekan farketmez diyen, muhtemelen hayatın amacını genç yaşta keşfetmiş, aklı oturmuş kişidir.*
iş bulmanın, işi bulduktan sonraki yaşayacağı zorlukların öğrencilik hayatında yaşadığı vize,final,ödev,proje vs. streslerinden daha fazla olduğunu akıl edebilen öğrencidir.
sınavda barajı geçemeyip tercihlerde ODTÜ mühendislik yazan, sonuçlar zamanında ismini kazananlar listesinde görüp okulun başladığı güne kadar mutlu olan öğrenci tipidir. Başladıktan sonra ya kel ya da çoluklu çocuklu öğrenci dede tipi modeline dönebilir.
her gün mucizeler başarmaktan, en ufak işi bile normal insanlar gibi beceremediğinden sürekli bi action yaşayan, ve bunla eğlenen, gelecek korkusundan dolayı vaktin yavaştan geçmesini dileyen yüksek mekteplidir.
öğrencilikden kral meslek mi var yahu. hele bide ailenla yaşayıp yediğin önünde yemediğin arkanda ve çok fazla para sıkıntısı da çekmiyorsan..hayatta yaşanılması en keyifli olan döneme tekabül eder aynı zamanda. mezun olunduktan sonra özel sektör dişlilerinin arasında kendine yer bulmaya çalışcağın günleri düşününce hayatına şükreder ve girdiğin finalleri vizeleri de şurup niyetine içersin gerekirse.
yıllar yılı iletişim kurmakta zorlandığı karşı cinsle -üniversiteyi kazanmanın da verdiği özgüvenle- iletişmeye başlayan ergen 1. sınıf insanıdır. bu iletişim ona mutluluk olarak dönmektedir.