Aynı fabrikanın ürünü kıvamında, aynı karektere ve sevimsizliğe sahip olan, adı Ali, ayşe, ahmet olsa da zerre farketmeyen çemkirmekten hoşlanan, ego sorunlarını öğrenci tayfası üzerinde halletmeye çalışan güruhtur.
Biriniz de sevimli olmaz mı yaw?!?!
Bakın simdi size salak nasil olunur anlatayım. Bir iki ay once mezun olduğum üniversiteye gittim. Artık ankarada yaşamadığım icin geldiğimde okuluma ugrar transkript filan alırım. Lazim oluyor çünkü. Neyse efendim transkript aldım. Bir de onaylı diploma fotokopisi istedim. Yüksek lisans kaydım olduğu icin diplomam yanımdaydı cikardim gösterdim. Bunun bizde bir hafta kalmasi lazim kurul inceleyecek dedi. Neden diye sorduğumda gerçekten mezun muyum degil miyim belirlemek için dedi. Abicim dedim az önce bana sen kayıtlardan transkript verdin, öğrenci olmasam not cetvelim nasil olsun sende dedim. Kurul bilir dedi. O kurula su şarkıyı armağan ediyorum:
Sanki onu oraya oturtan, çalıştıran sizlermişsiniz gibi afra tafralarını size akıtırlar.
Türkiye'de bir şeylerin prosedürü genelde gün aşırı değiştiği için, örneğin bir başvuru için neler yapmanız gerektiğini bilmemeniz çok doğaldır, bu yüzden maalesef bu evde kalmış kız kurularının nazlarına niyazlarına sessiz kalırsınız çünkü onların elinde yönetmelik denen değerli kağıt vardır; bilginin ne kadar önemli olduğunu ispat edercesine onlara biat etmenizi isterler yoksa sizi o bilgiden mahrum ederler.
Ama mezun olduğu günbunların yüzünün ortasına şırak diye kol hareketi çekenleri de gördük yani.* Ne ekersen onu biçersin.
Öyle Bi triptelerdir ki dekan mı, rektör mü, belediye başkanı mı, vali mi, il jandarma Komutanı mı, asayiş bölge amiri mi, tapu ve kadastro genel müdürü mü, tcdd müfettişi mi, il özel idaresi başkanı mı ayırt edemezsin.
onların nefreti sadece sana bana değil. onların yaşamak için beslendikleri şey adeta bu nefret bu sinir hali. onlar evde de öyle muhtemelen işerken bile öyle.
gözleri solitaire açmaktan etrafı yeşil gören, öğrenci belgesi istediğinde sanki kendisiyle ilşkiye girmek istemişsin gibi bakan, belgeyi verirken harvard üniversitesine ücretsiz kabul edildiğinin belgesini veriyormuş triplerine giren canlılar.. bide bunların ne sorsan "bilmiyorum" diyenleri var. çok karşıma çıktı ve öyle uyuz oluyorum ki.. ya sana havuz problemi mi sorduk, işin bu senin bilmiyosan bak, bilene sor, en azından bidahakine cevap verebilmek için öğren.. yarın git sor yine bilmiyorum diyor utanmadan..
Üniversitesinin ilk senesi. Gerçek diyalogtur. At gibi olan kızıl saçlı hatun (+), ben (-)
- meraba.
+ kimsin sen. Daha önce nerdeydin, görmedik seni.
- peki.
+ nereye. Ne derdin var daha söylemedin. Ayrıca kimsin sen.
- ben hebele. Sizde heralde komutan logarsınız.
başlığı görene kadar bir tek bizim kampüste var olduğunu sandığım memur. her yerdelermiş demek ki. gece gece sinirim bozuldu o herifin suratı gözümün önüne gelince. bu tipler kesin olarak evde karısına gıkını çıkaramayan, sürekli "tamam karıcım" modunda takılan adamlar. hal böyle olunca çareyi öğrenciye kıllık yapmakta buluyorlar.