Bir kahvehane üzerinde ev tutup, eve diyafon çektirmeyi düşünüyordum. Tüm ev işlerini batakta kaybeden yapacak ve hesabı o ödeyecekti. öyle hayal olarak kaldı.
hepsinin kafasında -bir yönüyle hale isyan bir yönüyle ana merhametin oluşturduğu- 'milyoner olunca binlerce öğrenciye burs vericem' sentezi vardır. ne kadar da müsbet bir düşünce idi, lakin para geldikçe herhalde yoksulluk unutulur, onun yerini rekabet ve bencillik alır.