ev arkadaşını korkutmak için süper bi plan yapıp*, o eve gelmeden hemen önce yatağının altına saklanmak. ev arkadaşının eve kız arkadaşıyla gelmesi ve içeri girer girmez direk odaya geçip, takılmaya başlamaları.yatağın altından çıkamamak ve herşeye sessiz tanık olmak. içerdeki arkadaşların olan bitene müsade etmeleri. yaklaşık 1 saat sonra insafa gelip bi bahane bularak elemanları dışarı çıkarabilmeleri. sizin de hemen odadan çıkıp, kan ter içinde yandaki mutfaktan geliyormuş gibi yapmanız.
hemen üst katınızda oturan ev sahibinizin kendisine gelen çocuklu misafirlerinin çocukların evi dağıtmaması için öğrenci evi olan sizin evinize getirmesi. bazen abartıp tüm misafirleri alıp gelmesi.
-iyi akşamlar kızlar...
-iyi akşamlar münevver abla?
-napiyosunuz diye bir bakayım dedim
-ders çalışıyorum, malum sınav haftası.
-he öyle mi? bana arkadaşım geldi, onla size ineceğim, siz de sıkılmışsınızdır ders çalışmaktan, değişiklik olur size de.
- aman ne çok iyisin münevver abla.
-ya 2 küçük oğlu var, şimdi ben zigon sehpalarımı yeni aldım, çizerler filan, zaten biblolar filan da hep boyları yetişecek yerde kırarlar. burda kırılacak bir şey yok nasılsa.
-ya aslında bizim çok çalışmamız gerekiyordu ama...
-ay çayda getiriyorum içeriz birlikte.
-nasıl iyisin nasıl...
böyle dumur bir kapı önü muhabbeti peşi sıra gelen misafiri ve ev sahibi oturur çay içerler karşılıklı. siz ve arkadaşınız misafirin veletleri peşinde koşturursunuz.
-bu ne apla
-priz, parmağını sokma
-anneeeeee
-bu ne apla
-adaptör
-niye ışık yanıyo
-çalışıyor çünkü
-nerde çalışıyor
-burda
-ne adaptörü bu
-bilgisayarın adaptörü
-hani bilgisayar bozuktu
-bozuk mu dedim bozuk değil çocuklara yasak!
-annneeeeeeeeeeee
-canım atma bardağı lavoboya bana ver ben koyarım yerine
-al
-kafama da atma small puşt.
-annneeeeeeee
saat 12yi vuranda evi terkederler. kafa ambele şekilde yeniden ders başına oturulur.
...
fakat siz çölde bok arayan bedevinin poposu gibi oldukça çekicisinizdir. abuk olayları çeker durursunuz yani misafirlerle kalmaz belanız..
ev arkadaşlarınız ve bir de evin üyesi olmayan bir arkadaşla yemek, çay, sigara tv muhabbet edilir. tam bu sırada dışardan sesler gelir. ev arkadaşları konuşurlar.
-caddede olay var galiba.
-hani buralar sakindi, bakın olay var.
-dur bakim neler oluyor, 3. sayfa haberi çıkar mı?
misafir arkadaş: aman boş verin kim bilir hangi andavallar bir birini yiyor.
-evet kavga var. yalnız bir çocuk tanıdık geldi bana.
-hani bakayım
misafir: e ben de bakayım bari, benle ilgilenen yok. aaa o benim sevgilim...
-koşun koşun.
ev iner kavga ayırmaya. misafir kız sevgilisini kavgadan ayırmaya çalışırken bir güzel tekme yer. polisler-jandarma-ifade-ev sahibi-misafir arkadaşların yurt müdürleri vs.vs. ortalık bayram yeri.
...
tabi verilmiş sadakamız varmış ta diyebilirsiniz bazen.
yatağın üzerinde sigara içerken sigaranızı kültablasına bırakıp mutfağa gidersiniz. kültablası yatağın üzerinde laptop yatağın üzerinde adaptör hemen kültablasının yanında prize uzanıyor. fakat her biri sakin. 1-2 dakika için.
mutfakta işiniz uzar. ancak laptopta bir ileti sesi duyar odaya yönelirsiniz. tam odanın kapısından girerken sigaranın kültablasında yanıp kısalarak parendeyle takla atıp kültablasının yanındaki çakmağa düştüğünü, çakmağında bir pıss sesi ile havalandığını ve adaptör kablosunun üzerine düştüğünü görürsünüz. bu kompinin tamamlayıcısı olacak olan kablonun bomba ipi gibi yanıp laptobu patlatması ya da prize ulaşmasını izlemek oldukça zevkli olacaktır ancak açık kalan ağzınızı kapatmadan elinize geçen yastığı hemen çakmağın üzerine bastırır ve bu görsel şovu sonlandırırsınız. ardından verilmiş sadakamız varmış.
yan dairede kızlar parti veriyordu. gece saat 2. biz finallere çalışıyoruz ve yatmak üzereyiz. ama kızlar mezun olacaklarmış da onun partisindeler.
müziğin sesi açılır. mezdeke oynarlar. amanın eğlenceye gel. bir de sanırım kafalar da güzel. camı açıyorlar bize hitaben:*"yauu sizin bu komşularda da hiç iş yok!" ohaaa. lan bu da söylenir mi be. biz dünden gezlıyız zaten olay çıkarmaya. gerçi ben yataktaydım. uyudum uyuycam. sadece sesleri dinliyorum. bizim abazan ev arkadaşları evde dört dönüyor ne yapalım diye.
odama geldiler...
+ la uso... biz bişi yapcaz olm. karışma bize.
- ne bok yerseniz yeyin. başımı belaya sokmayın.
+ tamam.
ben dinlemeye devam ediyorum tabii. sonra bir ses, bir çığlık, bir feryad!!! allah'ım nasıl korktum. ilk önce bir gümbürtü geldi. sonra düşme efekti. sonra çığlıklar. lan dedim bu hayvan kızı saçından tutup ** aşağı mı çekti, düşürdü. tabii ben böyle düşünüyorum ve gözmümün önüne ölü bir kız, ambulans, karakolda dayak, babamın fırçaları geliyor. neler neler... yataktan çıkıp içeri geldim. arkadaşlara baktım yerlerde yuvarlana yuvarlana gülüyorlar. lan nooldu diyorum kimse gülmekten cevap veremiyor. sonra ben de gülmeye başladım. ama arada "lan noooldu oluuum?" diye soruyorum. 10 dakka güldük böyle. sonra anlattı:
+ la kız camı açmış, sırtını da dayamış. bi yandan oynuyo bi yandan bize laf atıo "sizden de hiç ses çıkmıo" diye. gel dedim ebesini sevdiimin! ben sana ses çıkaracam. gittim dün aldığım konverse var ya, onu aldım abi gavura daş atar gibi gerildim bi fırlattım... sırtından indirdim. bu yere düştü, düşer düşmez diğer kızlar ciyaklaya ciyaklaya kaçtı salondan. bu mallaştı kafayı kaldırdı bana baktı sonra emekliye emekliye kaçtı o da ama görmen lazım.
- ehuhehhee. lan ayakkabı kaldı orda onu alalım o zaman.
+ hacı alalım da kızlar fena korktu ama. açmazlar kapı falan.
aynen öyle oldu. pencereden bağırdık önce. şşşh ayakkabıyı atıverin yarın okula gidecez diyoruz çıt çıkmıyor. gece saat oldu 2.30. biz bu arada polis arkadaşı aradık, size böyle böyle bi ihbar gelirse ilgilenmeyin diye. tamam dedi. zaten sonradan öğrendik kızlar anında polisi aramış da polis "her camından ayakkabı giren eve geleceksek işimiz var" deyip olayı sallamış.
saat oldu 3. pencereden bi ses geliyor. "şşşh hoop birader. şşşh!". yani kızlar hemen erkek arkadaşlarını çağırmış.
+ ne vardı birader?
- ayakkabı sizin mi?
bu arada biz çıktık balkona body atletler falan. sportifiz de. dayı dayı duruyoruz, öyle tırsıp çekilmedik. gözdağı da veriyoruz yani.
+ bizim hacım. alabilir miyiz? yarın lazım olcak.
- sıkıyosa gel al birader.
dedi ve camı kapattı. lan bi kıl olduk. neyse aramızda organize olduk. iki kişi gitmeye karar verdik. gittik kızların kapısına. oğlanlar çıktı kızlar da "yaaa noolur bişi yapmayın berkcan, tarık noolur!" diyor elemanlara. lan dedim kim kime ne yapacak az sonra görücez. eleman dedi ki "birader şöyle site dışına çıkalım aileler rahatsız olmasın" dedi. lan dümbük o kadar düşünüyorsunuz aileleri ne diye gece 2 de parti veriyorsunuz? müziği açıyorsunuz. neyse. çıktık siteden. muhabbete bak anasını satim. iki saat kim haklı kim haksız muhabbeti yaptık. ben sandım kavga edicez. hatta ayakkabıları da sıkıca bağlamıştım okkalı bi vurim bi götünü yerden kesiym diye. ama konuştuk sadece. kimse alta yatmadı. iki taraf da haklı çıktı ama sonuçta aynı memleketten çıkınca alttan aldık. olan sırtına ayakkabayıyı yiyen kıza oldu. gittik kızlardan da ayakkabıyı aldık.
sonra eve dönerken bizim evdeki diğer arkadaş da çalıların oraya pusmuş elinde boklu değneynen. o bokulu deyneğin hikayesini de başka zaman anlatcam. biz bunu boklu değnek ile görünce yine döne döne güldük tabi. garibim dayak yersek eğer, kaşarak dalacakmış adamlara. ondan beklemiş. seviyoruz lan seni.
üniversitede okurken kadıköyde bir evde kalıyorduk. öğrenci olduğumuzdan dolayı kimse bizimle muhatap olmuyordu. hiçbir komşumuzu tanımıyorduk. sonra birgün üst katta kalan evin sahibi tadilat yaptırmaya başladı. üst katta bir hafta falan çalıştılar, her yeri yıktılar döktüler. sonra bigün sesler kesildi. sesler kesildikten sonra bizim daireyle üst katı ayıran tavanda bir delik olduğunu farkettik. tadilat yapılırken adamlar üst komşunun zeminini delmişlerdi. artık nedendir bilmiyorum o deliği kapatmadan gitmişler. biz öğrenci hali o deliği hiç umursamadık. ilginçtir üst kattaki komşumuz da o deliği hiç umursamıyordu. neyse biz delik sayesinde ara sıra üst kattaki komşumuzu görmeye başladık. hatta ara sıra selamlaşıyorduk bile. artık tanıdığımız bir komşumuz vardı..
neyse birgün üst kattaki komşumuz bizim zili çaldı. sinirli bir halde bize "evinizdeki hayvanları benim daireme bırakmaya utanmıyor musunuz" gibisinden bir şeyler söyledi. halbuki bizim evde bizim arkadaşlardan başka hayvan yoktu. onlar da o delikten hayatta sığmazlardı. sonra işin aslını öğrendik. bizim banyo penceresinden içeriye bi yarasa girmiş. daha sonra o yarasa tavandaki delikten üst komşumuzun evine geçmiş. üst komşumuz da bu olaya fena bozulmuş bize carlıyor. sonra bizim arkadaş yarasayı geri istedi ama üst komşu yarasanın pencereden kaçtığını söyledi. o günden sonra üst komşumuz tavandaki deliği kapattırdı. komşuluk ilişkimiz de bitmiş oldu..
ev bomboştur, tırsarsınız ,evin öteki sakinleri alemlere akmaktadır ,inceden bir türkü söylemeye başlarsınız ,korkutukca sesiniz yükselir, en sonunda ses sağlığınızı düşünerek susarsınız, üst kattan bir alkış kıyamet, ıslık sesleri, dumurcan olur dolanırsınız evin içinde...
ailenin yanında huzurlu bir tatil yapıp msn'de takılırken o an evde olan ev arkadaşınızın msn'den size durup dururken bir fotoğraf göndermesi ve fotoğrafta yarısı yanmış mutfağınızı görmeniz.
4 katlı bir apartmanın en üst katında oturulmaktadır. ilk üç kattaki dairelerin hepsi boştur.. bir gece dışardan arkadaşlarla gelinir, bir bakılır apartmana iki kız iki erkek girer... herkesin aklından aynı şey geçer, heralde bir daire tutuldu...
hemen arkalarından apartmana girilir ve tin tin çıkılır yukarı...biz 4 kişiyiz onlar da 4 kişi... hepimiz aynı şeyleri düşünüyoruz ama konuşmuyoruz...
iç ses -birinci kata girerler
birinci kata girmezler devam ederler çıkmaya öndekiler
iç ses -ikinci kata girerler
hayret oraya da girmezler
iç ses-üçüncü kata kesin girecekler...dörtte biz varız lan
fakat dördüncü kata çıkmaya başlamışlardır iç ses birden dışa haykırır
edit akbayram- birader nereye?
birader-eve ne oldu?
edit akbayram-lan ne evi?orda biz oturuyoruz!
birader-evi bize sefer kiraladı
sonradan anlaşılır ki, eski ev arkadaşı anahtarı para karşılığı çocuklara 1 günlüğüne vermiş...1 saat sonra gelsek milleti ne halde bulacaktık allah bilir...