eylemsizlik prensibinin çok çarpıcı şekillerde gözlemlemektir. içinde bir miktar çorba olan tencere 1.5 ay ocakta beklemiş ve içindeki çorbanın neye dönüştüğü kapaktan sızan kokudan az biraz anlaşılmaktadır. yine yere düşen bir cips kağıdı 1 aydan fazla salonun ortasında durmuş, gelip geçen boş pakedin üstünden atlayıp geçmesine rağmen kimse atmamıştır.
ayrıca çorba kısmını biraz açmak gerekirse onu yıkamak için kafama çöl bedevilerine benzer şekilde bir havlu sarıp, havlunun içine de birkaç ıslak mendil koyup anca yıkayabilmiştim tencereyi. videosu kötü çekim olmasına rağmen şöyledir az biraz hadise:
o canım okul bitip de ailenin yanına döndüğünde şizofrenleşmek. kahvaltın, akşam yemeğin her şeyin olsa da o pisliği, açlığı arıyorsun arkadaş. hele bir de işsizsen, yandın da yandın evde boz eşekler gibi yatman batıyor evdeki herkese.
+ kül tablalarının genelde koltukların kenarlarındaki kolluklarda durmasından dolayı elin kolun onlara çarpması ve küllerin yerlere dökülmesi sonucu her gün "kim koydu bunu buraya a.q?" repliklerinin tekrarlanması.
+ misafirler geldiğinde yatacak ekstra yer olmadığından dolayı kanepede 2 kişi yatılması sonucu arada kalan telefonun gecenin aşırı elektriğinden etkilenip beyaz ekrana bağlaması ve soluğu tamircide alması.
+ televizyonun kumandasının pili bittiği ve yenisini kimse almadığı için tv nin tuşlarının işlemez hale gelmesi.
+ yazın ucuz diye girilen evin kışın buz kesmesi ve ilk çağdan kalma pencereler yüzünden evin içerisinde sürekli kasırga havasının hakim olması.
+ aynı evin akan tavanı yüzünden soyulan tavan boyalarının kasırgadan etkilenip sürekli sallanarak gece uyurken tavana baktığında hoş görüntüler oluşturması.
kilo vermektir efendim. hatta kilo verme konusunda öyle yan etkileri vardır ki en iyi rejim programlarından daha iyidir öğrenci evi beslenme programları.
Bulaşık, pislik, alkol, uykusuzluk, ders çalışma olimpiyatlarına ev sahipliği yapmaktır. icra, aile baskını, ev sahibi baskını, gibi paranoyalarla mücadele etmektir. Bi komşu kapıyı çalar da adam gibi bir yemek yeriz umududur. Sabaha karşı sokağa çıkıp gezebilme özgürlüğüdür. Sonsuza kadar orada kalma korkusudur...
kişinin hayatını öğrenci evi öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayırır. önceki dönemde marketten alışveriş yaparken dikkat edilmeyen fiyatlar sonraki dönemde kişinin gözüne batar resmen. zaten market kavramı da bim ve onun mükemmel ürünlerinden oluşur.
öğrenci evinden sonra kişide zaman, düzen kavramı kalmaz. baba evine döndüğünde bunun dengesizliğini yaşar.
kişide damak tadı bırakmaz.
yeni alışkanlıklar edindirir; şekersiz çay içmek, soğuk sıcak ayrımı yapmamak gibi...
uykusuzluk. öğrenci evlerinde " ben düzenli uyuyorum" diyen hiç görmedim. gelen gidendi, şuydu buydu derken uyuymuyor abi millet. uyuyamıyor. kimi zaman oluyor ev sahibi kapıyı çalıyor, gerekli gereksiz oturuyor. e hadi onu geçtim evde 4 kişi kalınıyorsa hergün eve birinin arkadaşını getirdiğini düşünün, konuş, kaynaş, batak derken ıı ıhh uyuyan görmedim ben hiç o evlerde. işin kötüsü uykusuzluk alışkanlık yapıyor. uyumayınca uyumuyorsun. kötü yan etkisi bu.