giysileri ütülemek yerine ıslakken bir kaç kez çırpmak, pileli eteği bile ütülememek için günlerce giysen bile yıkamamak, sevmediğin arkadaşlarına eve gelmesinler diye ders çalışmadığın halde ders çalışıcam demek, hocaların arkasından dedikodu yapmak, 32 ekran tv den film seyretmek, para harcamamak için otobüse binmemek ve 20 dakikalık yolu 45 dakikada yrümek, çakma marka giyinmek, babadan gelen parayı iki çift pabuca vererek tüketmek neticede bir ay ev arkadaşlarının sırtından geçinmek, bir ay boyunca her öğün tost yiyebilmek, küflenmiş sebzelerden şahane türlü yapabilmek, vıdı vıdı...
Kupada yeşil çay beşibiyerde form çayları,çilekli böğürtlenli denişik denişik çaylar içmek
yurt diye düşünürsek; şampuanını sabununu yanında taşımak,her banyodan sonra iç çamaşırını elde yıkamak,haftada 1 yıkanan içinde hertürlü şey içilen kupalar ..ayakkabıları odaya yatağının altına koymak
Banyodan sonra küvetin tıpasını temizlemek zorunda olmak(evde de zorundasındır ama keyfede bağlıdır biraz,kıyamaz annler.ama ev arkadaşı başının etini yer).
Gecenin bi saati kafana göre dışarı çıkmak,anında arkadaş ortamı oluşturmak.kimse de hadi geç kaldık gidelim demez,en leziz kısmıda budur herhalde.
gazeteden masa örtüsü,
500 izmarit alabilen kül tablası ,
su içecek bardak bulamamak,
evde hayatında görmediğin insanları görmek,
evin kerhaneye dönmesi,
aylarca değiştirilmeyen antrenin patlak ampülü
10 gün nonstop menemen ve makarna yemek.
ahırda yaşasa bile kendini cennette sanıp başka bir eve gittiğinde ne kadar güzel olursa olsun off bu nasıl ev demek. yıllar geçse bile nere giderse gitsin öğrenci evini arayıp hep o gunlerini yadetmek.