her sabah nescafe içtiğin bardagı her sabah ağız kısmını sıcak sudan geçirmek suretiyle 3-5 ay aynı bardağı her sabah muntazam olarak kullanmak.
evin içinde 3 adet battal boy dolu çöp torbası. bunların hepsi üşengeçlikten.
- tencerenin üstünde kalmı$ artıkları yiyen hamamböceğini tencere üzerinde öldürüp, tencereyi hafifçe yıkayaraktan o tencerede yemek yapmak.
- çorapları üstüste 1 hafta giymek,
- duvarlardan sürekli beyaz bir $eyler damlaması
ev arkadaşlarının kavgalı olması sonucu, çöpleri kimsenin dökmemekte inat etmesi, evin kısmen çöp eve dönüşmesi, tüm arkadaş grubu toplanıp evine gidilen arkadaşın önce evini temizleyip sonra yemek yapmak zorunda kalmak, başka türlü mutfağa girememek ve hatta bu sayede evde yaşayanların hayatını kurtarmak.*
yere dokulen meyveli soda, kola ve gazoz karisimini bir hafta temizlememek *, odanin eksi eksi kokmasi, yan apartmandan arkadasin kapi onunde sizinle burnunu tutarak konusmasi ve kendinden utanmak...
ve evde oluşan yeni canlıları tanıyamayan burak , necla ile apartopar evlendi..
burak, çoraplarının yeşil değil sarı olduğunu biliyor artık..
fayansların kahverengi değil , beyaz olduğunu gözyaşları içinde idrak etti..
bulaşıkların yıkanabilen şeyler olduğunu da anladı..
necla'yı asla bırakmayacak..
hayatında deney görmemiş sosyal öğrencisi ev arkadaşları cam şişedeki yarım sütü saklamaya karar verirler ve hatta hava ve ışık alsın diye de camın önüne koyarlar. aradan haftalar geçer. süt önce hafif köpürür, sonra bir kısmı katılaşarak yere çökerken, sıvı kısmı giderek şeffaflaşır. nihayetinde ortaya yarı çökelek yarı bozuk peynir kıvamında cıvık bir madde çıkar. sonra şişe camda unutulur.
bir gün o deneysel arkadaşın odasında japon kale maç yapılırken, top şişeye denk gelir. şişe tuzla buz olduğu gibi nükleer bir atık özellikleri gösteren sütümsü yaratık duvardan duvara halının üzerine yayılır ve oradan çıkamayacak güzel bir leke bırakır.
sonuç evden çıkarken ev sahibi ile yapılan şahane bir kavga ve depozitodan kesilen dolarcıklar olur...
camdan aşağı kusulan duvardaki kırmızı şarabın lekesi hangi apartmanda dört sene boyunca kalır? hangi apartmanda o leke yıllarca görülmez? bana söyleyin. hangi evde bu bana söylenmez?
hangi evde koltuğun altından iki aylık jel kıvamında muz çıkar? tabii önce bu muz evde bir şekilde kaybolur, bulunamaz; nadiren yapılan ev temizliği sırasında ortaya çıkar.
44 numara çamurlu botlar, kola ve börek başka hangi evde aynı masanın üzerinde durur? onu geçtim masanın üzerinde bot mu durur?
ayrılınan eski sevgiliye ait bir özel eşya kaç ay aynı masanın altında kalır? bir sene kalanını gördüm. yün topuna gelmiş toz yumakların arasında bir adet halka küpe! başka hangi evde olur bu?
hangi evde klasik gitar tepsi olarak kullanılır? üzerinde ekmek arası peynir yenir? klasik gitarın içinden ekmek kırıntıları çıkar. o ekmek kırıntıları akustik bir ortam yaratır belki de.
tıkanan lavabonun kaşığın tersiyle açılanını başka yerde gören varsa beri gelsin.
o tıkanan lavaboyu kaşıkla açana bakmak için beri gelen kişi başka hangi evde koridorun ortasındaki çarşafa ve elbiselere takılır yere düşer?
başka hangi evde bir insan oturur çevresindeki pisliklere teker teker bakar ve bunları bu şekilde yazar?
aniden misafir geldiğinde ortalık derli toplu görünsün diye balkona saklanan daha sonra unutulan,artık bir yığın haline gelmiş bulaşıklar.
gün gelir aradığın bir tencereyi ya da herhangi bir mutfak eşyasını bulamadığında bir süre düşündükten sonra beyninde şimşekler çakar.balkon!bulaşık!
kalabalık veya az kişi kalınan öğrenci evlerinin uzun süre temizlenmemekten temizlenmesi en zor olan halleridir. herkes yaşamıştır bunları, ya da şimdi anlatacaklarım efsane gibi gelse de birebir yaşadığım, gördüğüm olaylardır. nitekim iğrençtir. ama iğrençliklerle yaşamışızdır.
kaç kişi öğrenci evinde aşırı beslenmekten şişmanlayıp, kamburlaşan ve uçamayan sinekler gördü? efendim, ben de pis bir insan olsam da bu olay benim evimde yaşanmadı. ama olayı ben kendi gözlerimle gördüm. yaratığımsı mutant sinekler vardı buzdolabında...
öğrenci evinin buzdolabı hep boş olacak değil ya! bir ara doluydu. buzlukta yarım kangal sucuk, alt katında birer tencere mercimek çorbası,makarna ve kahvaltılık malzemeler. yaz okulunun da son günleri... derken o son yaz okulu günlerinde sular bir kesilir; bir hafta akmaz olur. küresel ısınma mı derler ne derler bilinmez ama ortada küresel bir kokuşma vardır. tabii, sular gelmeyince bulaşıklar yıkanmadan memleketlere dönülür; tabi buzdolabının içindeki yemekler buzdolabının kapağı kapalı vaziyette bırakılır.
bir ay sonra memleketten dönüşte, ödenmeyen elektrik faturası yüzünden elektrik sayacının mühürlendiği görülür. kapı açıldığında ortalığın karanlıkta ne koktuğu kestirilmeye çalışılır. sabah olunca bir bakılır ki...
mutfak ve çevresindeki duvar ve tavanlar yürüyen larvalarla kaplı. buzdolabı ise radyasyon yayıyor, efendim ısı yayıyor. kapak bir açılır ki... orta rafta aşağı yukarı yirmi kadar şişmanlamış,kamburlaşmış ve uçamayan sinekler, yanlarında larvaları... şapkalı mantar kıvamına gelmiş bir mercimek çorbası! erimiş makarna... buzluk bölümünde ise durum daha kötü! o bırakılan yarım kangal sucuk, kılıf içerisindeki bir jele dönüşmüş. kenarlar gözükmüyor kurtlardan... anında kpatılıyor üst kapak. alt kapağı kenarlarındaki yumurtalar ise diş macunu reklamlarından çıkma gibi... hepsi de yumurtaları fırçalanmayan tarafı...
bu bahsettiğim olaydaki kişiler ve yerler tamamen gerçektir; ders alıması ibraz olunur.
peki ya yedi hafta boyunca yıkanmayan bulaşıklar? ve o yedi haftalık bulaşıkla sürekli yaşam halinde olmak? ama en kolayı da o yedi haftalık bulaşığı yıkamak. yıkayamıyorsun zaten. betonlaşan kirler; insana tencereleri atmayı gerektiriyor. anında bitiyor onca bulaşık...
peki ya televizyon sehpasının kenarına sıkıştırılmış vaziyette duran dört aylık kirli çorap?
on dört ay önce alınan yeni botun etiketi?
hep aynı yer karosunun üstündeki yirmi santim çaplı toz öbeği?