Gece arkadasa kalmaya gittik iki arkadas.neyse sabah uyandik kimse yok.sessizce ustumuzu giyinip cantamizi alıp cikarken arkadasim bana dönüp 'kendimi gece sey yapıp sabah parayı alıp sıvışan kadınlar gibi hissettim' dedi.
Yıl 1997 efendim. Kazım karabekir eğitim fakültesi türkçe öğretmenliği 3. Sınıf öğrencisiyim. Yine sınıftan 2 arkadaşla 2 +1 bir evde kalıyoruz. Çok da evde kalan yok o dönem çevremizde. Birçok öğrenci yurt parasını vermekte bile zorlanıyor. Hoş biz de o zamanın hevesiyle çıkmışız çok zengin olduğumuzdan değil eve ama evde menemen ve makarnadan başka bir şey pişmiyor. Evde sözde 3 kişiyiz ama ben hiçbir akşam 3 kişi kaldığımızı hatırlamıyorum. Hep eş, dost, arkadaş geliyor. Yine böyle bir akşam, hatırladığım kadarıyla 5 kişiydik. Saat 7 8 arası. Sohbet muhabbet derken sigaramız bitti. Benle bir arkadaş sigara almak için dışarı çıktık biraz da hava alalım dedik eve dönmemiz bir yarım saat sürdü. Eve bir geldik kapı ayakkabı dolu. Alışkınız tabi ama gelmiştir birileri diyoruz. Ulan bie girdik içeri de sakallı sarıklı cübbeli adamlar sayamadım o kadar çoktular. Büyuk bir sac getirmişler mutfakta kavurma pişiyor. Ortada bir ayran kutusu. O kadar kalabalıktı ki ev kimseyle tanışmadık siz kimsiniz de diyemedik hengameye karıştık gittik. O kutu akranlarda kaç ayran var bilmiyorum ama hepimiz bir tane içtik ayranlar bitti evin kalabalığını burdan anlayın. Neyse efendim biz hiçbir şey olmamış gibi yedik içtik bunlar gittiler. Ben dedim sonra bunlar kimdi. Arkadaşın cevabı şu kardeşim beni biri aradı numarası kayıtlı değildi. Açtım işte müsait misin arkadaşlarla geliyorum yemek yiyelim dedi. Ben de biri t*sak geçiyor sandım he he gelin dedim geldiler. O gün anladım ki öğrenci evinde kalacaksanız ev arkadaşlarınız yabani birileri olmalı yoksa olmuyor.
Öğrencilik yıllarımı, kyk yurdunda geçiren fasfakir bir insan olsam da, dostların öğrenci evlerinde bolca bulundum.
ilk tanım:
Yoğun sigara dumanı, mobilyaya, perdelere sinmiş kesif sigara kokusu, yığılı bulaşıklar, beni döökkkkk diye yalvaran kültablaları, bakterilerin halay çekip, mendil salladığı artık yemekler, bayram eden karıncalar ve bilimum haşerat...vs...
ikinci tanım:)
Tertipli, düzenli, mis gibi deterjan ve yemek kokan, evinizi anımsatan, rahat ettiğiniz, müzik dinlediğiniz, yemekler yapıp mütevazi ziyafetler çektiğiniz ama giderken mutlaka, derleyip, topladığınız, kurallı evler.
Her iki tanımdan da dostlarım oldu, çoook sevdiğim ve halâ hayatımda olan.
Berduş takımı halâ berduş ama çok şeker.
Kurallı olanlar, evli, mutlu, çocuklu ama onlar da şeker.
Özlüyorum hepsini, o yılları...
Zaman makinası icat edilsin artık pilis!
bir sabah uyandık ve kahvaltı masasında kirayı toparladık, ayırdık bir kenara. ev sahibimiz problemli bir bey idi. o ana kadar pek samimi olmamıştık zaten. kim arasın diye tartışma başladı. biri, ben bugün bulaşık yıkıyorum ben aramam dedi. diğeri ben temizlik yapıcam falan.. tamam len dedim! delikanlı adamız ararız biz.
ben: selamun aleyküm cemil abi nas?
cemil abi: hah! gardaşım benim buyur!
ben: abi nasılsın? iyisin inşallah..
cemil abi: iyiyim iyiyim. sorun çıkmadan çözdüm mevzuyu.
ben: ne mevzusunu abi? (masadaki herkes gözlerini bana dikmiştir)
ara not: heriften nasıl korktuysam hala abi diyorum amk.
cemil abi: ya deep'im sorma, trafikte bi arbede yaşadık, çektim vurdum, 7 el sıktım ölmedi pezemenk... ııı.. ölmedi ölmedi sorun yok. siz naptınız dersler nasıl?
ben: iiyi abi. yani sanırım iyi. nasıl olalım çok şükür. (bembeyaz bir suratla) yardım edeceğimiz bir şey var mı cemil abi?
cemil abi: ölmek isteyen herkesten haberim olsun kardeşim, çeker vururuz!
ben: vurursun abi.. ben yine ararım seni müsait bi zamanda kira için..
cemil abi: ha kira tabi.. hallederiz sıkmayın canınızı. yaşamak güzel..
ben: tabi tabi güzel..
ve sonraki 15 ay kira gününden 10 gün önce kira parasını ayarlar anahtarlı para kasasında muhafaza ederdik. herif trafikte biri buna el hareketi yaptı diye 7 el sıkıyor ve karakola bile gitmeden sorunu hallediyor, sağ olsun adalet dağıtan hükümetimiz.
Öğrenci değil de yurt anım şöyle; yine zeka fışkırdığım bı gün de sıcak süt içmek istedim. Su ısıtıcısıyla da sütü kaynatıyım dedim, tabi aklıma hemen ya bozulursa sorusu geldi üstün zekam bu soruya "su ısıtıcısı bunun süt olduğunu nerden anlayacak ki" gibi harika bi cevap verdi.su ısıtıcısı bozuldu arkadaşlar.
Arkadaşların cati katındaki evine yardıma gittik bunlar da mangal yakacaklar. Arkadaş Odun konusunu evin çatısından halletmeye kalkınca elimdeki bıçakla uzaklastirmistim. Sanırım bütün erkek öğrenciler bu çatı kat tahtalarını sökmeye meyilliler. Neden ama yani.
bu gözler akla gelebilecek her şeyin küflendiğini gördü. demlikteki çaydan bildiğiniz coca kolaya kadar. çay neyse de kola küflendiğini ilk defa tatbik etmiş oldum. bir kere makarna yapılmıştı evin tek tenceresi ile. sonrasında bulaşık sırasındaki arkadaş yıkamamakta direttiğinden, bizimde işin inata bindiği için yıkamamamız sebebiyle bir atığın doğada nasıl yok olduğunu tam bir aylık süreçte inceledik. sonrasında tencere çöpe atıldı tabi.
bahsettiğim dönem 2000 ler. malum o yıllarda hunharca hergün makarna yiyoruz. bir seferinde, yanyana duran tuz ve toz bulaşık deterjanını karıştırıp makarnaya bulaşık deterjanı koydum. gariptir ki pişerken değil yerken köpürdü. tarihi geçmişti heralde. sonra dört kız köpürdük bütün gün.
Ev arkadaşımla hoş bir iletişimimiz vardı. Televizyonun ya spor kanalı ya da müzik kanalında durduğu salonda karşılıklı tekli koltuklara oturur kimi zaman sadece susarak anlaşırdık. Sesiz gözyaşlarımız olurdu mesela ve görür ancak tepki vermezdik. Bu da bir destek olurdu. Ortalığı velveleye vermeye gerek yoktu.
Kimi zaman da aklımıza takılan sorulara cevap arardık. Toplum problemlerinden girer evrensel sorunlardan çıkar hayaller kurarak eğlenir, dünyayı yıkar, yeniden düzenler, en gizli devlet sırlarını ortaya döküp bir sonuç yakalar; sonuç bulamazsak derin bir nefes verip hayata devam ederdik.
Genelde de durduk yere şarkı söylemeye başlar ve o şarkıya güzelce düet yapardık. Detone olmak ya da kötü sesler çıkarmak umurumuzda değildi. Sonunda hep gülüyorduk. Bir süre sonra güzel bir alışkanlık haline geldiği için şarkılarla inatlaşıp güzel gelen şarkıları inatla öğrenmeye başladık. Tarkan, teoman ve sıla da hassastık, bazı geri zekalı tipler çıktığı an diğer müzik kanalına geçerdik.
Ah, Güzel zamanlardı. Okulunun bitip de gitmiş olması üzücü.
Evde 3 kişi kalıyoruz. Kuzenim ben ve kuzenin sınıf arkadaşı. Elektrik faturamız geldi. Cepte kuruş para yok. Naparız ne ederiz derken kuzen dedi sınıftan önümüze gelenden 1 tl 50 kuruş isteyelim kim ne topluyor fatura gününe kadar görelim. Ben kendi sınıfında kuzen ve diğer ev arkadaşı kendi sınıfında 3 gün milletten 1 tl 50 kuruş var mı diye diye faturanın parasını çıkarttık. 2-3 ay faturayı böyle ödedik.