özürlü doğacak çocuğunu aldıran anne

entry98 galeri0
    98.
  1. dini hurafelerden gectim toplumun sacma sapan duygusal tutumunuda gectim bir engellinin dunyada ne kadar zorluk cektigini bilmeyen andavallarin duygusal yaklasimlarini anlayamiyorum down sendromlu bir cocuk 50 yasinda ne yapacak annesiz babasiz diye dusunen yok hayat onlar icin kolay degil kesinlikle kurtaj gereklidir.
    1 ...
  2. 97.
  3. çok acı bir durum olmalı. ancak bilimsel açıdan kürtaj süresi geçmemişse aldırılması herkes için en doğrusudur diye düşünüyorum. ilaveten bu durumu doğru olmaz diye kabul etmeyenlerede saygı duyarım, tercih meselesi, aynı ötenazi kararının tercihe bağlı verilmesi ve yasallaşması gerektiği gibi.
    0 ...
  4. 96.
  5. Sahsen özurlu dogacak olsaydim dogmamayi tercih ederdim. Uzgunum ama her insanin söylemeye cekindigi seyde budur. Zaten devlet tarafindan %15-20 özurluyum, bir isim olmasa bile devlet bana ozurlulukten kaynaklanan maasi tipis tipis odeyecek. Fakat bunun diger tarafindaki ozurluluk boyutu cok daha farkli. 6 cesit ozurlulukten 1tanesiyim sadece cocuk yapmayi dusunerek de dogacak cocuklarimin ozurlu olmasina firsat verecek kadar da bencilim.
    0 ...
  6. 95.
  7. Gerçekten zor bir durumdur. Ancak ben olsaydım eğer, çocuk vücuduma zarar vermiyor olsaydı özürlü dahi olsa doğururdum. Çünkü onun da dünyaya öyle gelmesi gerekiyormuş derdim. Ancak vücuduma zarar verseydi durumlar değişirdi. Ama cidden zor durum yahu, Allah kimsenin başına vermesin .
    0 ...
  8. 94.
  9. mantıklı olanı yapan annedir.
    0 ...
  10. 93.
  11. o anneye o çocuğu büyütürken hiç birimiz yardım etmeyeceği için kendisini ilgilendiren bir durumdur. ama önce şu sorgulanmalıdır:
    acaba biz o çocuğun geleceği için bütün gerekenleri yaptık mı?
    o çocuk dolmuşa rahatça binebilecek mi?
    okuyabilecek mi?
    üniversiteye gidebilecek mi?
    iş bulup çalışabilecek mi?
    2 ...
  12. 92.
  13. zor bir durumdur , kolay karar verilemez başına gelmeyen de bilemez. yorumlar boşadır dedirten annedir, yüreğini kimse bilemez !
    2 ...
  14. 91.
  15. Kendinden sonra çocuğunun kalacağı durumu tahmin edebilen annedir.
    Bunun iyi olanı seçmekle bir ilgisi yoktur.Bir cana,hayatı boyunca bile bile ruhen ve bedenen eziyet çektirmemekle ilgisi vardır.Tıp bu kadar ilerlememişken özürlü olarak çocuklar dünyaya gelebiliyordu,hatta bazen anneler ölü doğum da yapabiliyorlardı.Ancak hamileliğin belli dönemlerinde yapılan testlerde bunu anlayabilmek artık mümkün.işte o zaman düşünmek gerek.Çocuğunuz 30 yaşına geldiğinde hala hayatta olabilecek misniz,ölüp gittiğinizde çocuğunuzu sizin kadar ilgi ile sarıp sarmalayacak,altını değiştirebilecek,banyosunu yaptırabilecek(çoğu kez insanlar öz annelerine tahammül edemeyip onları huzur evlerine kapatırken) bir yakınınız var mı,kardeşlerinin kendi hayat telaşlarından,çocuklarından başlarını kaldırıp yeğenlerine evlat gibi bakabilecek mi.Tatillerini,tüm özel hayatlarını ona göre programlayabilecekler mi,sizden sonra çocuğunuzu muhtaç ettiğiniz kişiler onu anlayabilecek mi?Elbette vicdan sızlar,elbette annenin içi kanar.Kimi tüm bu sorulara evet diye karar verir,80'nine merdiven dayamışken mesela,50 yaşındaki özürlü oğlu gaz çıkarabilsin diye onu tuvalete taşır,altını bağlar,banyosunu yaptırır,kimi de hayır der,bunu kendine de evladına da yapmak istemez ve başından büyük bir acıyı engeller.Karar annenin.
    0 ...
  16. 90.
  17. anneme sordum geçenlerde;
    -ablamı doğurduğuna hiç pişman oldun mu?
    -olmadım! dedi.
    sonra o bana sordu;
    -hiç böyle bir ablan olduğu için isyan ettin mi?
    -hayır! dedim.
    5 ...
  18. 89.
  19. aldırdığı zaman dilimine bağlı olarak genelde mantıklı olanı yapmış olan annedir. çocuğunu doğurduğunda yüklenmesi gereken sorumluluktan ziyade çocuğunun yaşayacağı sıkıntı ve zorlukları düşünmüş olması olasıdır.
    1 ...
  20. 88.
  21. dinen yasak vicdanen zor bir karardır.her karar da en büyük acıyı yine kadın yaşar.verecegi tüm kararlara saygı duymak lazımdır.
    0 ...
  22. 87.
  23. yorum yapılamıcak bir konudur .
    başına gelmeden kimse anlamaz onun zorluğunu bile tahmin etmeye güçü yetmez insanların.
    (bkz: bebek katili) arayanlar az bişey doğuda israil duruyor.
    (bkz: abdullah öcalan)
    1 ...
  24. 86.
  25. 85.
  26. önyargılı olmak istemem ama sonuçta o da bi can, minicik bi kalbi var. öldürmeye kıyamaz insan. ben kıyamazdım mesela. her ne kadar ona bakmak zor olsa da, maddi manevi sıkıntıya sokacak olsa da, annelik görevidir evlada bakmak. aldırmak doğru olmaz. tabii bu konuda doktorun görüşleri de önemli.
    0 ...
  27. 84.
  28. 83.
  29. en ba$ta karmakari$ik duygular icersindedir muhtemelen, cocugunun özürlü dogacagini ögrendigi andan bahsediyorum.

    o an ki hüzünü, aciyi, mutsuzlugu dü$ünün. bu cocugu dünyaya getireyim mi? getirmeyeyim mi? canimin bir parcasi. evladim. ama özürlü. kim bilir ne $ekilde olur özürlügü, nasil ya$ayacak hayati, hayat ona sunabilecek mi istedigini? mutsuz mu olacak? ben cocuguma nasil bakarim "ke$ke dogurmasaydin beni anne" derse, diyemezse, gözleri bunu anlatirsa.. belki hergün tekrar tekrar ölürüm.

    ama ben bunu ba$aririm, ona bakarim, herzaman yaninda olurum. belki tedaviler ile gecer özürlügü, iyile$ir.. ama ya daha kötü olursa? aci cekerse? herkes ona aciyan gözlerle bakarsa belki bir gün ona bu eziyeti cektirdigim icin kendimi affedemem. onun cekecegi aciyi ben cekeyim daha iyi diye dü$ünen anne´dir belkide. celi$kiler icinde bu karari verir. hic birimiz bilemeyiz. ve umarim bunu dü$ünmeye hic bir zaman mecbur kalmayiz. bu anneyi anlamayan, "katil" sifatini yaki$tiran okadar cok insan var ki. sanki bunu yapan anne "oh aldirdim, rahatladim." diyecek. (bkz: akil fikir) hic bir anne isteyerek karnindaki bebegine kiymak istemez.. anlamamiz cok zor, böyle uzakdan bakilinca ama saygi duyulmasi gerekir bu anne´ye de, daha kucagina almadan cocugu icin en iyisini dileyen anne´dir..
    4 ...
  30. 82.
  31. DÜNYANIN EN ZOR KARARLARINDAN BiRiNi VEREN VE EYLEM HALiNE GEÇiREN ANNEDiR. BANA GÖRE BU KARARIN DOĞRULUĞU VE YANLIŞLIĞI SADECE ANNEYi BAĞLAR, GERi KALANLARI ENTERESE BiLE ETMEZ.
    2 ...
  32. 81.
  33. öyle bir dünyada yaşıyoruz ki çocuk sahibi olmak için yüz defa düşünmek ve olmamaya karar vermek gerekirken, bir de büyüdüğünde kendine bakamayacak bir çocuk dünyaya getirmek ne kadar insancıl.
    1 ...
  34. 80.
  35. hitler, zamanında 'mükemmel ırk' diye bir düşünceye kapılıp tüm özürlü çocukları öldürmüştü, bu fikrin de ondan hiçbir farkı yoktur.

    ayrıca; bu sözlükte ya da herhangi bir sanal ortamda, konuşulup uzlaşılabilecek bir sorun değildir, keşke her iki düşünce sahipleri şöyle yüz yüze karşılıklı konuşma imkanı bulsaydı da, herkes birbirine derdini daha net anlatabilseydi.

    sonuç itibariyle, herkes kendi fikrini söylüyor ve benim fikrim;

    eğer ben karnında özürlü olduğu bilinen bir çocuk taşıyan bir anne olsaydım, elbette geceleri uyuyamazdım, psikolojik problemler yaşardım, belki çıldırmanın eşiğine gelirdim vs vs... ama hiçbir şekilde o çocuğa kıyamazdım, çünkü benim etimden tırnağımdan bir parça, benim canımdan bir can, gerekirse onun için ayrı bir dünya kurardım, kendi hayatımı feda ederdim, onun için bir hayat kurardım, zira annelik bu demektir.

    (bkz: anne)
    2 ...
  36. 79.
  37. 78.
  38. özrü, kendisinden kaynaklanmayan bir çocuğa ki hepimiz biliyoruz bir çocukta hastalık olacaksa, ya ananın hamilelik döneminde alkol uyuşturucu almasından, ya akraba evliliğinden ya da ananın babanın genetik bir bozukluğundan kaynaklanır, ananın babanın özürlü damgası vurup canına kıymasıdır. ortada özür varsa o da ananın babanındır. asla ve asla doğru değildir bu.
    2 ...
  39. 77.
  40. başa gelmeden asla ve asla o durumda ne yapılacağından emin olunmaması gereken gebelik hali.. bıdı bıdı yapmak kolay ne de olsa.. konu böylesine önemli ve can acıtıcı olsa da..

    (bkz: ağzı olan konuşuyor)
    2 ...
  41. 76.
  42. yargılanmaması gereken annedir. mutlak ki, çocuğunu eleştiren, yargılayan herkesten daha çok seven ve düşünendir.

    kadın yaşadığı toplumun bilincindedir evvela; özürlü insanlara sahip çıkılmadığını, hatta dalga konusu edildiğini, parmakla gösterildiğini, lakablar takıldığını, özürlünün özürlü oluşuna değil de, toplumdan bu denli dışlanmasına daha çok üzüldüğünü bilir. doğru dürüst bir okul hayatı olmayacaktır, koşmak isteyecektir, arkadaşları eğlenmeye, gezmeye, tozmaya giderken, o da gitmek isteyecektir, arkadaş isteyecektir. sevmek ve sevilmek, bir ilişki, bir aşk, bir sevgili isteyecektir, meslek, iş daha bir sürü şeye özenecektir. peki bunların ne kadarına sahip olabilecektir bu çocuk? çoğuna olamayacaktır büyük ihtimalle.

    kadın kendi çekeceği zorluğun derdinden çoktan geçmiştir, bu kadın evvela karnındaki bebeğin daima bir bebek kalmayacağını pek ala bilmektedir. bugünün yarını da vardır çünkü. anne çocuğuna ömrünün sonuna kadar el bebek gül bebek bakacaktır, ah demeyecektir, canını bile verebilecektir. ancak, bir annenin de çocuğuna verebileceği şeyler sonsuz değildir. "annen tahtını yapar, bahtını değil" demişler ya öyle işte.
    1 ...
  43. 75.
  44. Öncelikle sona söylenecek cümleyi baştan kurarak başlayayım: "özürlü diye bir şey yoktur, ne tıbben ne de başka bir şekilde."

    mesela bugüne kadar insanlık bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da sadece kalabalık olmanın avantajıyla bir zeka normali/kriteri belirlemiş. Bu normalin/kriterin dışında yani altında kalan kitleye ise zeka özürlü damgası vurmuştur. Yani anlaşılacağı üzere tamamen kalabalık olmakla ve seviyeleri belirleme "gücünü" elde tutmak ile alakalı bir durum bu. Oysa ki zeka özürlü ve fiziksel özürlü dedikleri kişiler aslında farklı kişiler. Bu farklı kişiler ile normal sayılan kişileri ayıran nokta ise sorulan soruların veya hayattaki yaşamsal eylemlerin onlarda yarattığı karşılığının farklı olması ve bu karşılığı anlayacak bir algılama genişliğine sahip olmamamızdır. Yani algılamalarımız "farklı".

    Bu farklı insanların bu hayata adapte olamadıklarından bahsediliyor. Elbette olamıyorlar (olmak istediklerini bile varsaysak) çünkü dış dünyayı şekillendiren gene aynı kalabalık. Ayrıca egemen kalabalığın bu insanların bu hayata adapte olup olmamak noktasında bir seçimlerinin olabileceğine de inandığı söylenemez. Bu nokta da bir itirazım var. Ben farklı insanların bu seçimi yapabildiklerine gayet inanıyorum. Şöyle ki yakın bir arkadaşımın bir anısından yola çıkıyorum. Hikaye sevgili olan iki "farklı" kişi ile ilgili. Kadın kişi trip atıyor bilindik kadın tribi diyelim işte dokundurmuyor elleme falan diyor bunun üzerine erkek kişi "bak eğer bana bir şey söylemek istiyorsan bunu açık açık söyle çünkü ben anlamıyorum" diyor. Bunu belirlenen kriterlerin üzerinde bulunan kişilerin çoğu yapamazken bu insanlara zeka özürlü demek riyakarlık falandır. Ayrıca bu değerlendirmeyi yapabilen bir "farklı" kişiyi karşıma alıp ona "evet, senle ben çok farklı insanlarız ama benim tarafıma gelmek istiyor musun?" diye sorduğumda kendine dair bir değerlendirme yapacaktır.

    Son olarak kişilerin "acıma" refleksi değildir bu yaptığım bu ayrı bir şey. Örneğin arkadaşımın "farklı" abisi çok iyi saz çalar onu dinleyen komşu teyze ise "ne güzel çalıyor vah vah" der. Aslında bu kadının düşündüğü "bak o bu halde ama hayatında yaptığı bir şey var peki ben ne yaptım? öküz müyüm ben ne yaptım?" işte bu sorular sadece o kadına ait değil insanlar bu tarz sorular yüzünden geberip gidiyor mutsuz mutsuz. Bunu bastırıyor kişi o "vah vah" ekiyle. Bunun tersi de mümkün tabii. Geçen gün Yüksel Caddesinde kör insanların konseri vardı gayette boktan çalıyorlardı ama herkes saatlerce dinledi. Bu da işin tersten okunuşu bu da bariz acımak ile ilgili yani gene kalabalığın koyduğu kriterlerin dışında kalanı dinleyerek ona lütufta bulunmak oysa ki o insanlar sadece farklı! Bunu anlatıyorum ki kafalar değişirse belki bu kalabalık olmaktan kaynaklı yapılan dayatmacı zihniyet ortadan kalkar.

    özürlü doğacak çocuğunu aldıracak anneyi eleştirenler insanlara aslında özürlü diyenlerdir. o anne ise ya bu kalabalıktandır ya da bu kalabalığın zırvasından etkilenmiştir.
    1 ...
  45. 74.
  46. kendinizi özürlü çocuğun yerine koysanız anlayabileceğiniz annedir. bakamayacağından, bakmak istemeyeceğinden değil, nasıl istemez karnındaki bebeğini ama öyle bir hayatı çocuğuna layık göremediğinden yapar bunu sanki.
    bu durumda bebeğini aldıran anne ona kıymış değildir asla, bu kararı verebilmek, bu acıya katlanabilmek kolay mıdır?
    o bebeği ne kadar çok istese de sadece onu düşündüğü için kendi canını yakan annedir.

    ayrıca burada doğuştan özürlü, felçli olacak bir çocuktan bahsediyoruz. tekrar ediyorum felçli. yani çevrenizde gördüğünüz kaza geçirip tekerlekli sandalyeye mahkum olan veya haberlerde izlediğiniz kolları olmayan ama ayaklarıyla yazan, çizen vs. insanlardan bahsedilmiyor tabiki.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük