türk kızına karşı dilerseniz muhtemelen türlü triplere girip kabul etmeyebilir. hatta burçları falan bahane edip özrü geri çevirenler var yazık onlara.
karşınızdaki insanın egosunu tatmin etme durumudur.
büyük bir hata yapmadığınız sürece gereksiz bir dilektir.
erdem falanda değil, bildiğin ''ben malım, affet beni,'' demenin kibar yollu olanıdır.
Gerçekten hatalı olduğuna inandığında yapilmasi gereken şeydir. Fakat özür dilemekten daha önemlisi o hatayı tekrarlamamaktır. Özür dileyip dileyip aynı hatayi tekrar tekrar yaptiginda, bi yerdensonra dilenen özürun bir anlami kalmamaktadır..
bazı insanların çok zor yaptıkları şey. oysaki karşındaki insanı kazanmak için keyifle yapılması ve bir takım aktiviteler ile süslenerek dilenmesi makbuldür.
sınıfın afacan öğrencilerinden biri sınıftaki laboratuvar malzemelerini kırmış. yetmezmiş gibi cıvalı termometreyi kırıp içindeki cıvayla oynamışlar. cıva kanserojen, milli eğitim de kesin emir vermiş, cıvalı termometrelerin öğrencilerin ellerine verilememesi konusunda. onların termometrenin içindeki cıvayla oynadıklarını hayal edince, birden bunu yapan öğrenciye kızıverdim.
sorun termometrenin kırılması ya da benim başımın derde girecek olması değildi. sorun onların cıvaya dokunmalarının sonucunda vücutlarının zaman içinde göreceği zarardı.
tabi ki kendisine kızdığım ergen öğrencim, bana terslendi. bunun sonucunda da derslere olan ilgisi azaldı. cevval çocuktu, derste de oldukça başarılıydı. aramızda öyle büyük bir tartışma geçince bana, haliyle de derse küstü.
bir hafta boyunca derste hep uyudu. tabi onun sürekli havadaki parmağını görememek beni hayli üzdü.
ertesi hafta ilk derse gittiğimde, beni görür görmez yine kafasını sıraya koyup uyumaya başladı. ben de yanına gidip, ahmet bey bir haftadır uyuyorsun alamadın mı hala uykunu, dedim. maviş gözlerini bana doğrulttu, ters ters,alamadım hocam, dedi.
öyle hocaya küsüp derste uyumak var mı, hatamdan dolayı ben özür diliyorum dedim. nihayetinde gençtir, bir cıva yüzünden öyle zeki bir çocuğun derse küsmesine göz yummam olmazdı. ona yönelik bir kaç tebessüm, göz kırpma ve espri ile onu nihayetinde derse dahil etmeyi başardım.
dersin bitiminde yanıma geldi, "hocam ben sizden çok özür dilerim" dedi.
niye ki, diye sordum.
"size bağırdığım için" dedi.
ben öyle bir şey hatırlamıyorum, sadece cıvayı elinize alıp sizin zarar görmenizden korktuğum için ben size biraz bağırdım. benim hatırladığım bu. kardeşler arasında olur öyle şeyler deyip, bir göz daha kırptım.
maviş gözlerine bir baktım ki dolu dolu, sesi yarı boğuk. "ben sizi çok seviyorum" dedi.
tabi ki mutluluğum tarif edilemezdi o anda. ve bu kerata o ergen tavırlarını, en azından bana karşı, attı. daha saygılı oldu. devamında da beni hep aradı sordu. hala arar, dertlerini, sevinçlerini anlatır. kerata işte.
--spoiler--
böyle de güzel sonuçlar veriyor.
özür dileyebilmek bir erdemdir her şeyden önce. hata yapmak insana özgüdür, hata yapan özür diler ve bu da bunun tekrarlanmayacağı manasına gelir.
he özür dilemeyi diline dolamış insanlar bu konuya dahil değildir.