tartışmaya açık bir fikirdir.
onca seveniniz vardır, telefonunuz bir an olsun sessiz kalmaz ve o kadar sosyalsinizdir ki kendinizi, sorunlarınızı, acılarınızı, düşüncelerinizi, hayallerinizi bile unutursunuz. her gün biri veya birileri olur yanınızda. gece olur, eve gelirsiniz, yorgunluktan canınız çıkmıştır, yatağa atmak istersiniz kendinizi, atarsınız da ama ardından özlemleriniz, hayalleriniz, pişmanlıklarınız, kederleriniz, hayal kırıklıklarınız aklınıza gelmeye başlar. hayır dersiniz kendinize, düşünmemek istersiniz ama yine de alıkoyamazsınız kendinizi. ne kadar siktir et deseniz de, önemsemiyorum deseniz de, her şeyi inkar etseniz de, bir yanınız biliyordur hakkınızda ki bütün gerçekleri. kendi kendinizi çıldırtmaya koyulursunuz sonra. sorular sorarsınız, yalanlar söylersiniz, cevaplar verirsiniz ama yine de bir şey eksiktir bilirsiniz. bir gün öyle bir an gelir ki, artık canınıza tak eder kaçmak, gerçeklerden uzak durmak ve öyle bir kabullenmek istersiniz ki her şeyi, bir daha ne uykunuz gelir ne de o eski sosyal olduğunuz zamanlar. işte böyle zamanlar düşünmeye koyulur insan. ne kadar sevilirse sevilsin, ne kadar severse sevsin olmuyordur bazen bazı şeyler. çaresizliğin dibine vurmuştur artık. iki ucu boklu değnek misali...düşünür durur kendi kendine, bir hal, bir çare aramaya koyulur. bazen yazmaya verir kendini, bazen işe, bazen bir oyuna, bazen sağ sola derdini anlatmaya ve bazen de yaşamını alt üst eden o karanlığa, o yalnızlığa salıverir kendini. lakin ne yapsa da ne söylese de bir türlü bir çare bulamaz kimseden. anlar ki çok sonraları verdiği o mücadelenin, o savaşın aslında sadece yalnızlığına karşı olduğunu, kendine karşı olduğunu. anlar ki hiç kimse, hiç kimseyi tam olarak anlayamaz. anlar ki hiç kimse, hiç kimseye tam olarak yardım edemez. anlar ki bazı şeyler sen değişmesen de, bilmesen de, görmesen de değişiyor. ve işte der ki o vakit kendine, "aslında her insan yalnızdır."
edit: bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin?
bu duygular genelde yaş ilerledikçe ortaya çıkar. gençliğin kendini yatağa girdiklerinde bile yalnız hissettiğini düşünmüyorum zira ellerinde telefonla uyuyorlar. insanların düşünmeye vakti yok. yaşlansınlar. ben o zaman göreceğm onları.