* mümkün olması pek zordur bunun. çünkü günümüzde türkçe adında bir dil kalmamıştır desek yeridir. gerek batı dillerinden, gerek arapça ve farsça'dan gelen kelimeler kuşatmış, nefes aldırmamaya başlamıştır türkçe'ye. günümüz dünyasında hemenher alanda var olan yayılmacılık dile de sirayet etmiş. artık hercümlede bir yabancıkelime bulunmakta. böylesi bir ortamda gerçekten çok zor bunu yapabilmek... hayırlısı..
not: gizli bakınızla verilenler yabancı kökenlidir
not2: bilmem anlatabildim mi???
çoğu şeyi ifade edememektir.
sen kahve muhabbetini 100 kelime ile de sürdürebilirsin ama o dil ile oturup akademik bir yazı yazamazsın.
ingilizcede ne kadar çok kelime olduğunu görünce şaşırırsın (ki bu kadar zengin olmasının nedeni ingilizcenin yabancı dillere olan açıklığıdır). "abi bizdeki bir kavram için adamlar 10 farklı kelime uydurmuşlar, mal lan bu ingilizler." der, dalga geçmeye çalışırsın.
birileri çıkıp bu dil ile bilim yapılamıyor dediğinde vatan haini ilan edersin.
"osmanlıca kelimeleri dilden atalım" der *, sonra bunların yerine ingilizceleri gelince tekrardan sinirlenirsin.
misal; birinci dünya harbi için de bu harbin bir cephesi olan çanakkale muharebesi için de "savaş" kelimesini kullanır, nasıl zırvaladığının farkına bile varamazsın. **
başlık bir üstteki şekilde düzeltildiği taktirde hıfzı veldet velidedoğlu'nun çok iyi yaptığı şey olur.
osmanlı kültürüyle büyümüş birinin nasıl öyle yazdığını anlamak da zordu.
takıntılı yazarların yaptığı öztürkçe konuşmaya çalışmak değildir, böyle bir takıntıları olduğunu göstermeye çalışmaktır. çünkü belirli kelimelere takmaktadırlar. mesela, kelime yerine sözcük. elbise yerine giysi. fark etmek yerine ayrımsamak. ihtiyaç yerine gereksinim. hissetmek yerine duyumsamak ki duyumsamak hissetmek anlamına gelmiyor. bu sözcükler dışındakileri salıveriniz gitsin, nasılsa öztürkçe konuşma gayretlerinizi yeterince gösterdiniz. ihsan diyin, sehven diyin. özgürsünüz.