Yağmur. Aslında kendimi hep güneşli günler seven, denizden çıkmak istemeyen ve yağmuru sevmeyen biri sanardim -ki beni tanıyanlar da bilirler yağmur çok sevmediğimi- ama pek de öyle değilmişim. Aradığım huzuru yağmurun rüzgarında ve sesinde bulduğumda fikrim değişti. Kafamdaki düşüncelerin şiddetiyle gök gürültüsünün şiddeti senkronize oluyor ve böylece mutlu oluyorum. Keşke şimdi yağmur yağsa ve günlerce dinmese.
Korkunun, sorumluluğun, gelecek kaygısının olmadığı,
Henüz kimsenin ölmediği, dolayısıyla ölüm denen kavramın zihnimde hiçbir şekilde anlamlanmadığı,
Bir külah dondurmanın mutlu olabilmek için yetip arttığı çocukluk günleri tabiki.
Ağlamak. Ne zamandır hunharca ağlayamıyorum. Bir gün kendimi salıp hüngür hüngür ağlayayım diyorum ama planla olmuyor o. Spontane gelişmesi, duygu olması lazım.
Hakikaten bazen duygusuz bir sığır olduğum konusunda zerre şüphe duymuyorum.