susam sokağı'nın başlamasını beklemek.
parliament sinema gecesi filmlerini gizli gizli izlemek.
haftasonları erken kalkıp çizgi film izlemek.
sevgilimle konuşurken uyuyakalmak.
seviyorum dediğinde heyecanlanmak.
dipte köşede gizli gizli sigara içmek.
onunla, can arkadaşım mete'yle geçirdiğim zamanlar... onu kaybettikten sonra bir daha bazı şeyler eskisi gibi olmayacaktı. unutuyor insan. alışıyor ya da. onun bir daha sesini duyamayacak olmak, konuşamayacak olmak, dertleşememek, gülüp eğlenememek... ölüm değil, anılar acı veriyor... seni çok özledim arkadaşım...
Elimizdeki kitaptan sırayla, gelişigüzel bölümler seçip okuduğumuz ardından burada anlatılanı yorumladığımız, kimi zaman ters düşüp tartıştığımız kimi zaman uzlaştığımız o güzel iki arkadaş olduğumuz zamanları özlüyorum en çok. Bir daha asla böyle bir arkadaşa sahip olamayacak olmanın ağırlığını yaşıyorum yüreğimde.
Eskiden küçüklüğümü asla özlemem derdim(artik asla, asla dememeye çalışıyorum). Bu sabah uyandığımda hava basık ve kasvetliydi. Birazda üşümüştüm.
Hiç alakasiz aklıma sabah üşüyerek uyanip zorla o yorganın altından çıkıp önlük giydiğim zamanlar geldi. Sonra akşamüzeri yine buz gibi havada koşa koşa sicacik yatağima geldiğim.
Şimdi de ayni durumu yaşiyorum ama ne bileyim bi an özledim. Annemi de özledim. Istanbul u da.