Küçük şeylerle mutlu olmayı özledim. Bi çikolata, leblebi tozu ve ya bi elma şekeri mutlu edebilirdi o zaman beni. Uçurtma uçurduğumuz, mahallede beyzbol oynadığımız, erik bahçelerini daldığımız günleri özledim. Ha bide anneden izinsiz sapanca gölü'ne kaçtığımız günleri özledim.
quake2 de, cafe dekilerin eline yüzüne vermeyi özledim. sonra bu cs falan çıktı işte forsumuz kalmadı. olayın tadı kaçtı, rengi değişti. yoksa king idim.
Dans etmeyi özledim ... Bachata yapmayı özledim ... Bağıra bağıra şarkı söylemeyi özledim ... Udcu amcayı özledim ... Rakının su gibi aktığı ama ayık kalabildiğimiz geceleri özledim ... Balık tutmayı özledim ... Yurtta ki çocukları özledim... Maça gitmeyi Deplasmanları özledim ... Dostlarımı özledim ... Bir bakışımla ne anlatmak istediğimi anlayan dostlarımı ... Aşık olmayı özledim ... Sırıtık olmayı ....Play statıon partileni özledim ... Tekila partilerinde çizgi film izlemeyi özledim ...
bir şeyi özlemek sanki içimizde bir yerlerde bir şeylerin yerinde olmaması,eksik olması gibidir bu bazen herhangi bir canlıya bazen herhangi bir ortama bazende herhangi bir eşyaya karşıda duyulabilir ama geneli insan kaynaklıdır. bir ortamı özlersin orada ki kişiler buna nedendir bir şehri özlersin yaşadıkların yani birlikte yaşadığın kişiler buna nedendir.yada belkide benim tanımım böyledir belkide yaşadığımız,doğup büyüdüğümüz şehir de en başından beri tek olsaydık yine bu kadar çok özlenebilirdi özleyenler için.
uzun lafın kısası 'özlediklerimiz' başlığı yazarların eksik yanlarını paylaşabilecekleri bir başlıktır.
sokakta topun arabanın altına kaçmasından korkarak maç yapmak,
yumiyum,
taso,
pokemon- digimon vb,
ilkokul arkadaşlıkları,
lise arkadaşlıkları ve diğer tekrar geri gelmeyecek şeylerdir.
oldukça fazla olandır, bir burukluk uyandırır insanda.
Ciguli dinleyip aptal saptal hareketler yapmayı,
sıkı dostluklarımı,
bayadır görünmeyeni,
avrupa yakasını,
özlenmeyi,
uğruna ölünecek birilerini,
edi ile büdüyü,
hadisenin piyasada olmadığı olsa da bu denli popüler olmadığı zamanları,
bilgisayarın her evde olmadığı zamanları,
evde meybuz yapma çabalarımı,
ve daha nicelerini çok özledim!
sabahtan akşama kadar misket, kaya, sigara kağıdı, gazoz kapakları, sporcu kağıtlarıyla oyun oynamak.
9 aylık ve türevlerinde hiç kaleye geçmeden oyunu bitirmek.
komşuların meyve ağaçlarına dadanmak ispiyoncu bir fırlamanın yüzünden ağaç üzerinde hortumla ıslatılmak.
tam oluşmamış eriklerin çekirdekleriyle kızmı? - erkekmi? oyununu oynamak.
pazar günü bizimkileri izledikten sonra banyo yapıp annemin zorla yatağa göndermesini kapının aralık kalan kısmından parlement pazar sinemasında çıkan o aptal filimleri izlemeye çalıştığım günleri özledim.