yeri gelir, buğulanan cama adını yazdırır,
yeri gelir, bir şarkıda en derinden sızlatır,
gün geçer de, gece yine sana kalır,
yastığa başını koyduğunda, anılarında canlanır.
matematiksel açıdan bakacak olursak özlenen kişiye beslenen duygular mantıken olumlu yani 1 dir. ama basit dünya kuralları çerçevesinde bu fonksiyonun geri dönüşü olumsuz yani 0 olur. geri dönüş beklemiyorum ben diyorsanız bu platonik aşk olayına bağlanır ki bu da olumsuz bir geri dönüştür.
babam...
öyle böyle değil,fena özledim, acayip bir şekilde. rüyalara bile girmiyor artık. demişler di 6 ay sonra yüzünü bile hatırlamazsın diye, rüyalarında görmen azalır diye. en azından rüyalarımda teselli oluyordum. sarılıp öpüyordum...
kokunu, gülüşünü, bana sarılmanı her şeyini özledim. burnumun direği sızlaya sızlaya hem de...
her yerde onu göre göre, ufacık bir şeyin aa babamda böyle yapardı diye diye özledim hem de...
teyzem. iki sene oldu ellerimle toprağın içine koyalı. sırf elinden bir bardak ayran içeyim bir hayır duasını alayım diye kilometrelerce yol giderdim. keşke yaşasaydı da elleriyle bana ayran içirseydi. anne yarısı değil tam anneydi benim için. hep ikinci annem der öyle severdim onu. senin ağarmış o saçlarına kurban olayım annem. yattığın yerler nurlarla dolsun inşallah.
hayatimda sadece bir tek insani bu kadar hastalikli bir sekilde ozledim. hayatimda bir tek insana bu kadar ihtiyac duydum.
ne asik olabilme yetenegi olabilen bir insanim, ne de karsi tarafi yuceltebilen bir insan. ama hayatimda ilk ve son kez bir insana gercekten hayranlik duyabildim.
aramizdaki dostluk o kadar degerliydi ki kurdugum her cumlede icten ice onu kaybetmekten korktum. tanismamiz,karsilasmamiz ve birbirimizden habersiz oldugumuz zaman diliminin tesaduf olmadigini biliyordum. birbirimizi farketmemiz bir tesaduf degildi. o bana ihtiyac duyabilmeyi ogretti. asla ama asla kendi kendime yetemeyecegimi cok aci bir gercek bana ogretti, o ise akli basinda bir sekilde farkettirdi.
o benim icin cok ama cok degerliydi. bense kendimi hep onun istedigi zaman istedigi yerde istedigi sekilde elde edebilecegi bir insan olarak gordum. hic bir zaman ona asik olmadim ama ona duydugum hayranlik bana gercek bir asktan belki de daha cok aci cektirdi. gercek bir ask diyorum, cunku aski gunumuzdeki standartlariyla ele alirsak bizim iliskimiz anlamini yitirecek.
ona o kadar hayrandim ki, hic bir sey soylemeden "her ihtiyacin oldugunda ilk gelecegin kisi ben olacagim" diyen gozleri benim dertlesme ihtiyacima sebep oldu. o kadar guzel cumleler kurdu ki, beni o kadar iyi anladi ki keske kahrolsam,mahvolsam da gidip yine konusacak bir seylerim olsa dedim. ben aci cekmeden de gidip onunla konusamaz miydim? konusabilirdim. ama bizi birbirimize baglayan sey hastalikli ruhlarimizdi. ve ben icim kanamadan onun yanina gitmeyi hep ihanet saydim.
hic bir sey onu benim yanimdan cekip alamayacak. ne hayat ne de olum. yani..her insanin soyleyecek tek bir cumlesi vardir. o cumleyi kime soyleyeceginize cok iyi karar verin. zamanlamalar hic bir zaman tesaduf degildir.
bu bir sevgili olur, dost, anne, baba, kardeş yada adını sen koy. içinde ukte bırakır. eskiden geçirilen zamanlar düşünülür. beraber yapılan şaklabanlıklar... eğer o günlere dönme imkanı da yoksa özleme kısmına talim olunur.