Özlemek,
bu kadar özlemek,
etini kemigini yakarcasina özlemek...
çok kötü degil mi?
Bu kadar özleyip onu görememek,
ona dokunamamak,
onu isitememek ,
artik sonunun "Pi" hali degil mi?Biliyorsun degil mi?
Ne kadar umutsuz bir arayistir o,
kalabalik caddede geçen binlerce yüze bakmak
belki bir kez daha görebilmek için o yüzü,
belki biraz önce geçti bu kaldirimdan diye düsünmek,
belki su an arkamda yürüyen insanlarin içinde bir
yerde demek,
belki su an üzerimdedir gözleri diye paranoyalar
yasamak
ne zordur degil mi?
Ne kadar eritir insani farketmeden.
Sende biliyorsun degil mi bunlari.?
Bir sinema koltugunda sende iki kisi gibi oturdun mu
hiç?
Hiç iki kisi gibi zevk aldin mi bir konserden yalniz basina.
Güzel bir kafe kesfettiginde,
güzel bir film seyrettiginde,
güzel bir sarki dinlediginde
güzellikleri oraninda eksik kaldiklarini hissettin mi
paylasamadigin
için
onunla.
Bir barin kalabaliginda hiç yarim vücudunla sallandin
mi ortada?
Hiç iki kisilik beyninle yarim insan olabildin mi?
Baktiginda aynana sadece yüzünün bir yarisini gördügün
oldu mu hiç?
Sana hayatindaki en büyük yoksunlugu yasatandan
nefret edemedigin zamanlar oldu mu hiç?
Gözünün içine baka baka kolunu bacagini kesen bir
insanin yüzüne
sevgi dolu bir gülümseme ile bakabildigin zamanlar
oldu mu hiç?
Hayatta inandigin bütün degerlerini altüst eden
birisine ask siirleri
yazabildin mi?
Onu içinde korumanin seni yok etmek oldugu zamanlara
feda oldun mu hiç?
içinde aglayan çocuga umut sarkilari söyleyemedigin,
özlemini,
susuzlugunu,
açligini gideremedigin zamanlar oldu mu hiç?
Kanayan yarasini gördügün
ama merhem olamadigin zamanlar.
Gücünün,
hani o tanrisal gücünün
bir çocugun aglamasini susturamayacak kadar oldugunu
gördügün zamanlar
oldu mu hiç?
Hiiiiiiiç....
Hiiç...
hiç...
bir hiç..
mışıl mışıl uyunulması gereken saatte,rüyada görmek,ağlamak gibi eylemlerin ardından ortaya çıkan enteresan duygu seli.genellikle telefona sarılmakla sonlanır.
simdi sen okyanusu geciyorsun ucakla,
benim aklimsa,
acimasin diye tuzlu su ile,
iyilestirmeye calistigimiz agzindaki yarada.
ozledim iste oglum, sen daha donmeden koseyi.
gözlerini özledim hiçbir şey konuşmadan bir şeyler anlatan gözlerini... sıcaklığını özledim sarıldığındaki... kalp atışlarımı dinlemeni özledim... ellerinin sakallarımda gezişini özledim... ısırdığın elimi bağrına basışını özledim... saçlarını özledim kızılın mükemmel yakıştığı saçlarını... beni bekleyişlerini özledim o iskelenin önünde... kıskançlığını özledim şaka da olsa hepsi... "ah ne kadar çok şeyini özlemişim" şimdi aklıma geldi hepsi... unuttuğum bir şey var mı bilmiyorum... bu hasretlik, bu özlem, bu imkansızlık, bende seni yok etmiyor... kısa zamanlara sıgdırılmış sevdanı özledim... ama en çok da sessizce yanında oturmayı özledim... hiçbir şey konuşmadan denizi izlemeyi özledim... düşünmemeye çalışıyorum ama ben seni çok özledim bilmeni istiyorum... bunları okumayacaksın ya da okusanda hiçbir anlam ifade etmeyecek sen de... kulağına sevda sözcükleri fısıldamayı özledim...
ancak yüreği kocaman olanların göğüs gerebileceği yürek acıtan duygu..
zira yüreği küçük olanlar beceremez özlemeyi , daha doğrusu kaldıramaz onun o deli yükünü.
"o"nu ozleyince, eger bir de cok uzaklardaysa, zamanin gecmedigi, hicbir seyin artik eski zevki vermedigi, icinde bulundugun boslugu doldurmak icin ne yapacagini bilemedigin, dayanilmasi zor duygu...
ne kadar farklı bir duygudur, olgudur... özler insan yanında olmazsa sevdiği, bazen sevdiği yanındadır ama gene de özler... doyamaz bir türlü... bazen uzun süre gelmez giden özlenir, bazen gider ama ertesi gün gene gelecektir özlenir... zaman kavramının uzunluğu ya da kısalığı önemli değildir bu gidişlerde... acı aynı acı, özlem aynı özlem, isyan aynı isyandır. ama bazen giden, kalanın bir parçasını da götürür yanında... sonra arka kalan bakarda, çok yakışmıştır kendisinden giden ve kendisini kendisinden götüren... sevdiğini anlar o zaman insan... özlemek de güzeldir oysa kavuşmanın hayaliyle yanıp tutuşurken...
--spoiler--
inan ben özlemedim seni. cok oldu seni unutalı. senden güzelleri de oldu, senden cok sevenleri de.. neden özleyeyim ki seni?
inan ben özlemedim seni. ama bırakıp gittiğin liseli kız yok mu. hala her gece gözleri yaş içinde seni diliyor...
ben mi? ben coktan unuttum seni!
--spoiler--
sevdiğin zaman, her akşam kendi evinde uyumanın insana koymasıdır. bir kere elini tutunca 2sn.ye tenine dokunmadığında duyduğun acıdır, birgün temelli gideceğinden korkmak ama inanmak istememektir, sesini duymadığın her an hayaletiyle yaşamak nerede ve nasıl olduğunu bilsende endişelenmektir, sana kızıp gözlerine bakmadığı her an gülümsemenin silinmesidir, gururunu bir yana bırakıp en içten sesle sevdiğini söyleten histir.. gerçekten sevdiğinde sürekli yanında gezdirmek zorunda kalıcağın histir, uyumak için eve gittiğinde, tuvalete gittiğinde, başka biriyle konuştuğunda veya başka bir şeyle ilgilendiğinde elini sımsıkı tutup bırakmamanı söyleyen histir. hep benim kalıcaksın değil mi hep elimi tutucaksın değil mi diye sorduran histir. aşkın yol arkadaşlarından biridir.