insan ruhunun derinliklerinde yankı bulan, zamanın ve mekânın ötesine uzanan bir duygu. Bir varlığı, bir anıyı ya da bir hissi yeniden kucaklama arzusuyla yanıp tutuşmak, özlemenin tarif edilmez sancısını taşır.
Hatıraların tozlu raflarından çekip çıkardığımız anlar, özlemin narin dokunuşuyla canlanır. Sevdiklerimizin yüzleri, sesleri, kokuları zihnimizde yeniden hayat bulur. Gözlerimizi kapattığımızda, onları yanımızdaymış gibi hissederiz. Bu, özlemin bir yanılgısı mı, yoksa ruhumuzun bir yeteneği mi, bilinmez. Ama bildiğimiz bir şey var ki, özlemek bizi biz yapan bir parçadır. Bir çocuğun anne kokusuna duyduğu özlem, bir sevgilinin ayrıldığı sevgiliye duyduğu hasret, bir yaşlının gençlik yıllarına dair hissettiği nostalji... Her biri, özlemin farklı yüzleridir. Her biri, kalbimizin derinliklerinde yankılanan aynı melodiyi çalar. Özlemek, belki de sevginin en saf halidir. Çünkü özlemekte, bir şeyi kaybetmiş olmanın acısıyla birlikte, ona duyulan derin bir bağlılık ve sevgi vardır.
Ben de seni özlüyorum. 27 Şubat 2024, 23:55'ten beri.
Geceye ay düşer, aklıma gözlerin..
Bu nasıl özlemek, özlemek ne demek..
Ucu bucağı yok, dibi sonu yok,
Koyusundan özledim..
Fırtınalar koparıyor gözlerim,
Ve gözlerin aklıma mühür..
Özlemek ne demek, en delisinden,
Sonsuzundan, akla zarar, deliye kar özledim…!
Selami şahin bu duygudan güzel bir şarkı yapmıştır.
Sen gittin ya yaşantımın bir anlamı kalmadı
Sen gittin ya pencereme bir kez güneş doğmadı
Sen gittin ya senden sonra mutluluğum olmadı
Senle geçen günlerimin değerini bilmedim
Özledim teninin kokusunu özledim
Özledim sımsıcak nefesini özledim
Özledim sohbetini o sesini özledim
Gelmedin göz bebeğim can yoldaşım gelmedin
Sen gittin ya gözlerimden yaşlar bir an dinmedi
Sen gittin ya ellerimden resmin bir an düşmedi
Sen gittin ya o gün bugün inan yüzüm gülmedi
Senle geçen günlerimin değerini bilmedim