insan ruhunun derinliklerinde yankı bulan, zamanın ve mekânın ötesine uzanan bir duygu. Bir varlığı, bir anıyı ya da bir hissi yeniden kucaklama arzusuyla yanıp tutuşmak, özlemenin tarif edilmez sancısını taşır.
Hatıraların tozlu raflarından çekip çıkardığımız anlar, özlemin narin dokunuşuyla canlanır. Sevdiklerimizin yüzleri, sesleri, kokuları zihnimizde yeniden hayat bulur. Gözlerimizi kapattığımızda, onları yanımızdaymış gibi hissederiz. Bu, özlemin bir yanılgısı mı, yoksa ruhumuzun bir yeteneği mi, bilinmez. Ama bildiğimiz bir şey var ki, özlemek bizi biz yapan bir parçadır. Bir çocuğun anne kokusuna duyduğu özlem, bir sevgilinin ayrıldığı sevgiliye duyduğu hasret, bir yaşlının gençlik yıllarına dair hissettiği nostalji... Her biri, özlemin farklı yüzleridir. Her biri, kalbimizin derinliklerinde yankılanan aynı melodiyi çalar. Özlemek, belki de sevginin en saf halidir. Çünkü özlemekte, bir şeyi kaybetmiş olmanın acısıyla birlikte, ona duyulan derin bir bağlılık ve sevgi vardır.
Ben de seni özlüyorum. 27 Şubat 2024, 23:55'ten beri.
sigara zammı bile beni senin sırtını dönüp yatman kadar üzmüyor. gecenin siyahı senin bakışların kadar kasvetli gelmiyor bir de... ben yaşayabileceği tüm sevinçleri gülüşe endekslemiş bir kralım artık ve tüm soytarılarımı gözlerinin yaşına bakmadan idam ettirmem de bundandır. ah sen özlemi özleminde bulduğum sevgilim. adımlarımın altına belli belirsiz imzanı çakıyorsun her seferinde.
ben yola çıkılacak, ona dair hayaller kurulabilecek bir adam değilim. hatta yarı yolda bırakışlara anlamsız bir yeteneğim vardır. benden sevgili olmaz, ben adam olmam mavallarını okumaya da eğilimlerim vardır. ama sen sevgilim. ben bile kendimi çoğu zaman sevmezken sen sevdin beni. nasıl oldu da sana bakmaya bile cür'et edemezken ben ellerimi tuttun. anlamsız bir akşamın dokuzu gibi... o anlamsız akşamı dokuzunda tüm hayatımı nasıl bir anlamda anlamlı kıldın? ne çeşit bir büyücüsün sen? ya da ne çeşit bir azize...
geceleri yatarken aklıma gelen gülüşün huzur mu taciz etmeye başladı şu sıralar. garip rüyalar görüp uykularımdan oluyorum. umarım kısa süre sonra gülüşünle mükafatlandırılırım. bu bile tanrı hakkında olumlu görüşlerim oluşması için yeterli olurdu. düzensizliğimin içinde düzenli olarak yaptığım tek şey seni özlemek... ilham perime bu kadar uzak uyumak hiç iyi gelmiyor inan. anlaşılmaz bir durum zaten. anlamazsan seni suçlayamam zira bu hissettiklerim bu çağa yakışmayacak kadar ilkel bir asalet taşıyor. sen benim kötü bir zamanda bulduğum güzel şarkısın... üstelik telefonuma alarm yapsam da bıkamıyorum.
Sevgilimden uzak geçirdiğim 4. Gün. Burnumda tutuyor. En kötüsü de yurtdışındayım internet buldukça konuşabiliyor yazışabilmek. istediğimiz an ulaşamıyoruz bu çok kötü. Az kaldı kavuşacağım o sevecen kadına.
Özlemek kadar boktan bir his yok. Çünkü her zaman birisine ya da olabilecek bir şeye özlem duymuyorum. Eski halimi özlüyorum bazen mesela. Yeniden o halime dönsem bile aynı hislerle yaşamam imkansız artık bazı şeyleri.
evliyken ben 2 haftalıgına nijeryaya gitmistim. is icin.
esim her gun bana "seni ozledim" mesajı atıyordu.
2 hafta sonra eve bi dondum, evde her yer pizza kutusu olmus, hamburger copu olmus. her yer her yerde.
agır bunalıma girmis ben evde yokken benimki.
bana dedi ki:
-sensiz bu ev cok sıkıcı. seni cok ozledim. 2 hafta boyunca bunalımdaydım. bir daha asla beni bırakıp gitme.