hanimefendinin çömezliği tartisilmaz. Lakin, Berhan Şimşek tarafından "burada masal anlatmıyoruz, 12 Eylülü yaşamış insanlarız biz, işkencelerden geçen. 4 satır şiir okuyup 4 ay cezaevinde yatıp sonrasında demokrasi isteyenlerle bir kefeye koyulmayız" gibilerinden guzel bir ayar cekilmis kişidir kendileri. O saate kadar 12 eylul sonrasi depolitizasyonu diline dolamış hanım anladıysa ne ala. 27 Nisan muhtırasıyla AKP safında olmaya karar vermiş kendileri. Vay anam vay dimek isterim...
program başladığı an itibariyle ayar yemiş küçük hanfendidir.
okan bayülgen: siz kaçıncı sıra adaysınız?
özlem hanfendi: ben 9.
o.b.: sayın şimşek siz?
berhan şimşek: 12
o.b.: peki sizce kimin şansı daha yüksek?
özlem hanfendi: tabi ki benim. ben 9. sıradayım
o.b.: tebrik ederim çok zeki bir kadınsınız.
okan bayülgenin adaletsiz davrandığı kişi. okan bayülgen de berhan şimşek de televizyona çok alışık insanlardır, en garip olaylar karşısında bile soğukkanlı olmayı başarabilmeleri işten değildir. karşılarına aldıkları genç ve siyasette yeni bayanla böyle çata çat tartışmaya girmek gereksizdir. hele berhan şimşek'in kalkıp "öcalan'a iki kez sayın dedi senin sayın tayyip" gibi bir cümle sarfetmesi baykal zihniyetine ne de güzel uyduğunu göstermektedir. *
objektif kalmayı başarmasıyla gurur duyduğumuz okan bayülgen de konu siyasete gelince kopmuştur. ders vermek ve baymak yerine kısaca geçebilirdi. bunun tek sebebi olabilir: (bkz: okan siyasette yeni)!
bu sizi ilgilendiriyor da ayar veren ayara alan milletvekili adayıdır kendisi.
kendisine isim ile hitap edilmesine kızan ama bunu omurgalı bir şekilde anlatamadığı için madara olan kişi de denebilir kendisine. yani dünkü olayın uzamasının sebebi okan bayülgen değil, bizzat bu hanımdır.
herhangi bir ortamda sizin hoşunuza gitmeyen bir hitap ya da bir davranışla karşı karşıya kalırsanız ilk önce eylem sahibini uyarırsınız, yok hala devam ediyorsa meşrebinize göre ya allah ne verdiyse dalarsınız ya da mekanı terkedersiniz.
özlem hanım ilk yapılması gerekeni yaptı ve okan bayülgen'i uyardı. ama bu uyarı okan bey tarafından fazlasıyla agresif bir tavırla karşılandı. bunun sonrasında yapılması gereken tek şey vardı. bir kez daha okan bayülgen'i uyarmak ve durum hala devam ediyorsa oradan çıkıp gitmek.
işte iş burada tıkandı. okan bayülgen'in yaptığı suçlamaların hiçbirine cevap veremediği gibi bir de stüdyoda kaldı. yapılması gereken genel başkan korkusu, korkak derler korkusu ya da mazlum ayağına yatmak için yapılmadı. koca kaymakam kuzu kuzu okan bayülgen'i dinledi. ağzını bile açamadı.
devlet yönetiminde hiçbir ağırlığı olmayan bir şovmen karşısında bu kadar ezilip büzülen bir milletvekili adayı yarın öbür gün mecliste kalantor milletvekillerine karşı kendini ve inandıkları nasıl savunacak? dün aklıma gelen en önemli soru bu oldu açıkçası. haklı olduğu bir konuda bile kendini savunamayan bu hanım yarın mecliste oyunu aldığı insanların hakkını nasıl savunacak?
milletvekilliğini dana derisi koltuklarda oturma sanatı olarak algılayanlar için bu bir sorun olmayabilir ama dünkü ezik görüntüsüyle özlem türköne bu halkın temsilcisi olamayacağını kanıtlamıştır.
okan bayülgen'in belki de dünkü tartışmayla memlekete en büyük yararı bunu göstermek olmuştur.
gectigimiz gunlerde makina programinda yer alan medya arkasi'nda manken bir vatanda$in dedigi "bazilarinin unlu olmasi okan bayulgen'in, beyazit ozturk'un vs. isminden gecer" benzeri lafi hatirlatir. gecen gun ntv'de ya$anan munaka$adan oncesi kac ki$i tanirdi?
kac ki$i ismini bilirdi? muhtemelen cok cok az.
ya$anan olayin uzerinden 24 saat gecmeden 70 kusur entry girilmi$ adina.
eh bu da medyanin etkisidir.
özlem türköne ile birkaç kez görüşen birisi olarak açık bir şekilde söylebilirim ki kendisini iyi yetiştirmiş, zihni açık ve komplekssiz bir insandır. okan bayülgen ile olan tartışmasında kelimenin tam anlamıyla bir terbiyesizlikle karşı karşıya kalmıştır. hangi siyasi programda tansu çillere tansu, rahşan ecevite rahşan diye hitap edilmiş ki özlem türköneye özlem diye hitap edilmek mazur görülebiliyor? ayrıca bir centilmen karşısındaki hanımefendinin rahatsız olduğunu hissettiği an tavırlarına çeki düzen vermesini bilendir. özlem türköne karşısında okan efendi gibi hem bu adabı muaşeret kuralını bilemeyecek hem de cahilliğinde ısrar edecek kadar kompleksli birisiyle muhatap olmuştur. yaşadığı olayın da özünü bu teşkil etmektedir.
okan bayülgen şımarıklığının, pervasızlığının ve üstenciliğinin yerlerde sürünmesini sağlamış milletvekili adayı;
oysa okan bayülgen son günlerde nisbeten gerçekçi, dikkatli bir politik söylem tutturmuş, ortalamanın üstünde sorular ve yorumlarla iyi bir yola girmişti;
taa ki özlem hanımla karşılaşıncaya dek:
- daha ilk başlarda bile, canının çektiğine tepeden bakma hastalığını elden bırakmadı;
- her sözü ve yaklaşımıyla berhan şimşek'i kayırmayı ihmal etmedi;
- ob, "yeni siyasetçi özlem" şımarıklığı ve dangalaklığıyla ilk büyük açığını verdi ve karşıdan olabilecek en kibar, en dikkatli uyarı geldi: "eğer bir tercih şansım varsa, soyadımla birlikte çağrılmayı isterdim"
- o an, okan bayülgen'in gerçek anlamda tokat yediği an sayılabilir;
- erkekliğinin, sunuculuğunun, kişiliğinin ve tüm şımarıklığının toplamına atılmış bir tokatmış gibi irkildi sayın sunucu ve bunu bir türlü saklayamadı;
- o kadar saklayamadı ki, kibarlığı, sunucu etiğini, tarafsız kalması gerektiğini unutuverdi;
- gak guk, bi dakkaaa, bunu diyemezsiniz banaa..., dedirtmem, kimse bana bunu diyemedi, beni tanımıyor musunuz?
- sizi tanımıyorum, ** ama televizyonda görüyorum, sunucusunuz!
- sunucunun delirdiği ikinci an!
- nasıl tanımazsınız beni? been...; 15 yıldır karşınızdayim; bir televizyon figürüyüm; nereye baksanız ben, haberlerde, yorumlarda, reklamlarda, eğlencelerde *) *) *
- tanımıyor seni kardeşim, zorla mı? milletin boğazına kadar giriyorsun diye, seni "tanımak" da zorunda mı?
milletvekili seçilmeden kendini vekil zanneden ve aynı statüde olduğu biri ismiyle hitap etti diye çemkiren, bize birkez daha milletvekili adayı yaşının 25 çekilmesiyle doğru bir karar alınıp alınmadığını sorgulamamıza neden olan kadın.
zaten eğri oturmuş yanlış, çarçur konuşuyordu. hiç olmazsa programın izlenecek bir yanı oldu... **
yaptığı 13 yaş altı hareket ve berhan abiden (abi saygısız oldu ama!) yediği ayar sonrasında esra ceyhan türevi programlarda boy göstermesini beklediğim kişidir kendileri.bir insan hele hele milletvekili adayı olmuş bir hanımefendi acizliğini canlı yayında bu kadar mı belli eder yahu.
tartışma ob ısrarıyla ilerlemiş, cıvımış, rayından çıkmıştır.
bir süre sonra ob, özlem hanımın özgeçmişine geri dönerek, dolaylı yoldan suçluluğunu, zorbalığını kabullenmiştir;
ressam salih acar'ın gelişi konuyu sanata getirmeyi zorunlu kılmıştır;
dananın kuyruğunun ikinci kez kopacağı an geliyor:
- özlem hanım! partinizin siyasi * anlayışı konusunda neler söyleyebilirsiniz?
- böyle bir soru üzerine de özlem hanım allah ne verdiyse girişti; allah da son dönemde cumhurbaşkanlığı üstüne epeyi şey vermişti doğrusu; eee karşıda da berran şimşek kalınlığında **bir adam olunca işin cıvığı çıktı...
ancak
kafasından sanat geçmiş ama ağzından siyaset çıkmış ob, kendisinin sonsuz haklılığına inancı nedeniyle, yine sorumluluğu özlem hanıma yıkmayı denemiştir:
- yaaa nerden geldiniz bu cumhurbaşkanı işine yine? özlem hanım ben size ne sordum siz nereye vardınız?
Özlem hanım da ob'e inandı sanki... demedi ki "sen siyaset sordun siyaset konuşuyorum, bir ara sanatla ilgili bir soru sorup ardından hemen yine kendin yanıtladın, 'her halde sanat tüketicisisindir' dedin" demedi...
ağzı kalabalık ob, kafamızı, gözümüzü ve gönlümüzü yorarak bir programını daha tamamladı. ancak bu programı uzunca gündemde kalacak.
okan bayülgen'e ayar vermekle hayatının hatasını yaptığını, git gide okan bayülgen fan sitesi haline dönen uludağ sözlük'e girince anlayacak olan milletvekili adayı.
okan bayülgen'e edep dersi vermeye çalışmış milletvekili adayı. haksız da sayılmazdı hani, ne lan öyle mahalleden kız arkadaşınla konuşur gibi, özlem siyasette yeni falan..
o değil de, okan bayülgen'den tartışma arasında ekşi sözlükçülerle, uludağ sözlükçüler bu konuda entry girsinler, eve gidince bakacam demesini bekledim açıkçası * ayrıca artık okan'ın programını, okan yaz dese de entry girsek diye izleyen sözlük yazarlarımız var, adam büyük adam ya..
*bana sayın diye hitap edin lütfen
-özlem, özlem, özleeeem..
-ne, sen bana edep dersi veremezsin, sözlükçüler hemen entry girin eve gidince bakacam..
**hah, vakit bu vakittir a.q, dur gidip azıcık yalaklanayım..
okan bayülgen'in pabuç kadar dilini kötüye kullanması * sonucu zor durumda kalan, gereksiz yere üzerine gidilen kadın.
bu tartışma sadece stüdyoda görülenlerle sınırlı- alakalı olmayabilir. program öncesinde türköne ile bayülgen'in bir alışverişi olmuş mudur, yoksa almak isteyen bir tarafa karşı vermeyiş mi olmuştur buna bakmak gerek.
bu duruma bozulan showman, kadını gereksiz yere mi harcamıştır, bunu bilmek gerek. tartışmada demoralize olan taraf, panikleyip geri adım attığında bayülgen'in adeta silahını atmış birine kurşun sıkmasına ne demeli peki.
ntv de yaşanan olayda masum olduğunu düşündüğüm kişidir. okan bayülgen yıllardır karşısında yeliz yeşilmen, tuğba ekinci gibi kadınların olmasına alıştığından ne kdr kaliteli bir insan da olsa genç kadınlara böyle küçümsercesine hitap etmeye alışkındır. ama burnu o kdr teperlerdedir ki onu uyarmanın öyle yada böyle herhangi ciddi bir yolu yoktur. buna bir de özlem hanımın canlı yayın tecrübesizliği eklenince, okan bayülgen kendisini sindirmek için elinden geleni yapmıştır. bu kışkırtmalara rağmen güçlü kalıp programı terk etmemesi takdire şayandır. asıl orayı terk etse haksız konumuna düşecek ve zayıf, siyaset için yetersiz bir insan olduğu düşünülecekti. ama yine de tabi bu erkek egemen siyaset ve tv dünyası için daha hazır cevap olmalı ve daha sağlam sinirlere sahip olmalıdır. örneğin gülerek arzusunu dile getirmesi ve ignelemelerini yapması bir seçenek olabilirdi. o ciddiyetini korudukça alttan aldıkça durum aleyhine dönmüş, diğer konuğun da bu konudan rant sağlamasına sebep olmuştur. sonuç olarak bu tartışmanın kendisinin daha geniş kitlelerce tanınmasına sebep olduğu aşikardır.
bu sizi ilgilendiriyor programinda rezil olduktan sonra oyları artan sahsiyet. sayin sozcugunun kullanim şartindan ziyade atasözü kullanmayi tercih etmeyen özlem siyasette yeni hanimi kiniyorumm...
-adalet ve kalkınma partisi istanbul 1. bölge 9. sıra milletvekili adayı sayın profesör yardımcı doçent doktor özlem piltanoğlu türköne hanımefendi hazretleri.
+özlem mi, canın sağ olsun.
efendim söz konusu özlem hanımı vekillik mevkine layık görmenin sebebi profesör yardımcı doçent olması ise; pek sayın prof.dr. hayadar baş o mevkiye yılladır layık(!) ha haydar baş prof.'luk unvanını azarbeycan'dan parayla almıştır, doğrudur,ama şu da unutulmamalı: biz ne prof.'lar gördük asistanına yaptırdığı çalışmalar ile o unvana konan, biz ne prof.'lar gördük ta mozambikler'den yapılımış bir tezi türkiyeye getirtip sonra da onu çevirtip o unvanı kucaklayan.
+ profesör mü? canın sağolsun.
hürriyet'in web sitesinde okuyorum bu haberi normal ve sıradan bir haber olduğu için pekte beynimi meşgul etmiyor.sonra sözlükte bu isimle tekrar karşılaşıyorum.Basit bir durum.ama sözlük ahalisi mesele okan olunca savunma mekanizmalarini maksimuma getirmişler üstelik o kadar zorlamışlar ki bünyelerini hararet yapiyor motor ama farkinda değiller.sonra sözlükteki yorumları okuyorum. düşünüyorum, sonra tekrar işime dönüyorum. aradan zaman geçiyor tekrar sözlüğe dönüyorum.
"okan'dan Ayarın Allah'ını aldı muhahaha", "lan bu garıdan milletvekili mi olur" şeklinde basit, mide bulandırıcı ve gerçekten bok atıyorum bok atıyorum öyle bir rahatlıyorum ki tadındaki entrylere bakıyorum.Sonra diyorum ki, -oğlum
secretcode nerdesin sen? neden bu insanların içerisindesin kim bu etrafindaki bok atma kültürüyle beslenen insanlar? bir insan kendisine ismiyle hitap edilmemesini istemesi kadar doğal bir durum söz konusu olamaz.
siz kim olursanız olun, karşınızdakiyle bir yakınlığınız/samimiyetiniz yoksa üstelik karşıdaki bundan rahatsız ise ona ismiyle hitap edemezsiniz efendiler.Okan kim? okan denen sistemin arızalarından beslenen ve magazine küfürler yagdırıp programında bu magazini kullanan adam mı belirleyecek kime nasıl hitap etmesi gerektiğini???
Hadi bunları boşverelim.Peki ya siz? ya sizler? bir kadının kendisine ismiyle hitap etmemesini istemesinden dolayı, neden salyalarınızla beraber sırf ak parti'den milletvekili adayı olduğu için saldırıyorsunuz?
Bu kadar mı bastırılmış duygular içerisindesiniz? Biliyorum daha bu yazının ilk cümlelerindeki yazılarımı okuyup eksi butonuna koşacaksınız.inanın umurumda değil, sabaha kadar tüm entrylerimi eksiyelebilirsiniz.Mesele sadece neden bir anda siz ahlakın, edebin ve seviyenin vazgecilmez insanları(!) sadece hosunuza gitmeyen bir insan olduğu için değişiyorsunuz?
okan bayülgen'in laf kalabalığıyla ayar verdiğini zannettiği kişi.
berhan şimşek'te maşallah. okan bayülgen yalakası. okan bayülgen konuşurken, gözleri fal taşı gibi açılmış onu dinliyor.
kadının kendisine sayın diye hitab edilmesini istemesi gayet doğal. okan bayülgen kalkmış, " ben 12 yıldır televizyondayım" falan da filan.
napalım yani, 12 yıldır tv'de isen, milletle enseye tokat, gte parmak mı olacaksın?
kadın o programda bir konuk ve okan bayülgen ona, eğer kadın istiyorsa, sayın demek zorundadır. sonuçta, kanal ntv, program bu sizi ilgilendiriyor.
