özlem nöbetleri

entry68 galeri0 video1
    1.
  1. gözünün önünde özlediğiniz sevgilinin uçuştuğu, buram buram onun kokusunu duymayı istediğiniz ve tıptı bir bağımlı gibi onu düşünmekten başka hiçbir şeye dikkatinizi toplayamadığınız anlardır.
    3 ...
  2. 2.
  3. özellikle geceleri gelen ve birde alkol tüketimi yapıyorsanız o an baya etkiler sizi özlem.
    4 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. 5.
  7. 6.
  8. özlem, özlemek... hasret... hepsi hüzünlü kelimeler, ancak hepsi derinlerimize işlemiş. ne kadar görmezden de gelsek, bastırsak da "özlem nöbetleri" geçirmiyor muyuz? bazen silmediğiniz eski mesajlarında, bazen resimler klasörünüzün ona ait kısmında, bazen etrafınızdaki ona ait ya da onu hatırlatan eşyalarda, bazense çevrenizdekilerin yaşadığı olayları anılarınızda bulduğunuzda... canınız acıyıp, gözlerinizden yaş gelmez mi? hele her gece sarılarak uyuduğunuz, onun sevgililer gününde çıkma teklif ederken -ki zaten siz o güne kadar zaten sevgili gibisinizdir- hediye ettiği kalp şeklindeki "LOVE" yastığına acı acı bakmaz mısınız? ki genelde akşamdır, nitekim gündüz ya yapacak bir işiniz vardır, ya da oyalanacak bir şey bulursunuz. ama gece... sessiz ve katlanılamayan o karanlık gece. pencere pervazına dayanırsınız. bazen izleyecek bir manzaranız vardır, bazense yoktur. ama siz her şeye rağmen bakarsınız o pencereden. düşünceler... ve belki bir cigara yakarsınız. o karşıdır hâlbuki sigara içmenize. ama onun canını acıtmak istercesine, sanki sizi görebiliyormuşcasına pöfürdete pöfürdete içersiniz o sigarayı. ve düşünürsünüz, her özlem nöbetinizde yazsaydınız küçük ve sıcak bir kitap ortaya çıkardı belki de... canınız yanar, can yakmak istersiniz. onun görebileceği her yere (facebook, msn, ve türevleri...) mutluymuşsunuz gibi profiller çizersiniz... hâlbusi... etrafınızdakilere bile " artık düşünmüyorum, bitiriyorum içimdeki sevgiyi, umudum zaten son konuşmamızda bitmişti. benim için sadece okulun ilk günü önemli, onu atlatırsam gerisi gelir " dersiniz. ama içiniz öyle söylemiyordur. ne de olsa seviyorsunuz ya, ister istemez bir umut kaplıyordur içinizi. her gece ayrılmanızdan sonraki karşılaşmanızı düşünürken saatler geçer...

    saat üç, saat dört, saat beş bana hiç farketmez...

    her seferinde kulağınızda farklı ruhları barındıran ezgiler vardır. ama kurtulmak için şu 3 şarkı tavsiye edilir...

    colorful - rockstar soundtrack
    love hurts - incubus
    plug in baby - muse

    bu üç şarkı şu sırayla dinlenmelidir.

    love hurts, colorful, plug in baby...

    önce love hurts ile acınızı pekiştirirsiniz... aşk acıtır, ama bazen bu iyi bir acıdır, sizi canlı hissettirir.
    ve colorful... umut verici, geleceğe baktıran bir şarkı. ondan alıntımızı da nakarattan yapalım;

    i know i can be colorful, i know i can be grey...

    ben burdan şunu anlar, şunu söylerim;

    rengarenk de olabilirim, gride. her şey benim elimde ve bu hayat benim.
    ardından plug in baby gelir... şimdi zamanıdır değişmenin ve her şeyi temizlemenin... ve unutmak sevdiceğinizin aşkını.
    4 ...
  9. 7.
  10. Sinir krizine benzer bir durumdur. Özlenen her kimse bulunup o anda getirilmezse kişi çıldıracağını zanneder. Geçicidir, aslında korkulmaması gerekir. Ancak o an itibariyle bunun anlaşılması mümkün değildir.
    3 ...
  11. 8.
  12. eş dostla sohbetteyken bir bakış, bir duruş, bir sözle aniden ve dipten gelip vurur gider. ne geldiği anı ne de gittiği anı anlayabilirsiniz. ecel gibidir.mutlaka gelir...ama defalarca..
    3 ...
  13. 9.
  14. 10.
  15. genelde gece olur. keşke de olmasa.
    1 ...
  16. 11.
  17. 12.
  18. tek damla uyku olmayan gecelerle sınırlı kalmayıp zamanla gündüzlerimi de saran nöbetler. aslında nöbet değil bir zaman sonra geçmiyor sürekli devam ediyor ki sanırım asıl can yakan bu olsa gerek.

    özlem.. tek kelime beş harf iki ünlü üç ünsüz .. keşke bu kadarla yetinseydi açıklama yapmaya hiç gerek kalmasaydı. keske seni sevmemin tek sebebi olsaydıda onu yok etmekle bitseydi bu aşk.

    özlem.. kalbimde her geçen gün büyüyen bir sen. buna dayanamayan bir beden. ve sonunda boğazıma düğüm gözlerime yaş olan daimi sessizliğe eşlik eden çaresiz bir ben..
    2 ...
  19. 13.
  20. gece gelir. çoğu zaman. gece gelirse fena da gelir üstelik.
    şarkı dinlettirir. ağlattırır. öyle bir özlettirir ki.
    '' çaresizsin '' der;
    '' sen çaresizsin! ''
    2 ...
  21. 14.
  22. aynı filmlerdeki gibi yaşadığın güzel anlar sepya şeklinde geçer aklından, bilirsin geri getiremeyeceğini ama bir bağ kurmak istersin geçmişinle aranda; hiç kopmayanından.
    ama o bağların "hafızayla" savaşından yenik çıkarsın ve unutursun güzel anlara olan özlemini, alışırsın bugününe; en büyük kötülüğündür bu geçmişine.
    çünkü:
    "bugüne alışmak, geçmişe ihanettir."

    ve gün gelir anlarsın o zaman kaybettiğin geçmiş özleminin büyüklüğünü, oturur ağlarsın bir köşede. mevsimler gibi gelen giden bir yağmurdur özlem nöbetleri.

    ama artık çok geç!
    sonra akıllanır mısın peki?
    boşuna dememişler "tarih tekerrürden ibarettir" diye.
    3 ...
  23. 15.
  24. 16.
  25. "seninle geçirdiğim 2-3 saatten ayırabilsem 5-10 dakika
    her özlediğimde 1dakika görebilsem seni olmaz mı?"****
    7 ...
  26. 17.
  27. sinirden kasılan damarların, ip gibi bedeni sarar. ne yana bakacağını bilemezsin, yatağına yattığında ne tarafa dönsen, öyle sıkarki bu özlem seni, boğulmamak için, dökersin gözyaşlarını ve çılgınca vurursun bedenini sağa sola.
    2 ...
  28. 18.
  29. o nöbette herşey mübahtır da tek aramak yasaktır. aynı askerin nöbet yerini terk edip gidemeyişi gibi.
    8 ...
  30. 19.
  31. geri gelmeyecek bi' gideni özlüyorsanız bunun tanımını yapamazsınız.
    4 ...
  32. 20.
  33. 21.
  34. günün 24 saati, uykuda bile esir alan bir duygudur...
    3 ...
  35. 22.
  36. 23.
  37. anlatılamayan sadece yaşanan, yaşamla ölüm arasında bir hayalet gibi dolaştıran, hayal gerçek arası durum.
    4 ...
  38. 24.
  39. halüsinasyon şeklinde heryerde onu görürsünüz.
    2 ...
  40. 25.
© 2025 uludağ sözlük