ilkokulda sınıfta beslenme çantasından ekmek arası patates yeyip meyve suyu içmek sınıfı pis ama çekici, özlenen bir koku basması..
özledik ve ne ara büyüdük bilemiyorum.
Sigarayı sardın, ateşledin, ufak ufak dönüyorsun. Çıtırdan bi kafası geldi, birisi bi çıkı attı ortaya, bi tane de buradan yapıştır dedi. Daha fazla devam edemeyeceğim...
kış gününün arasına sıkışmış o güneşli günde üniversitenin ortasındaki çimlere yatmak, arkadaşlarla kahkahalarımızı birbirine karıştırıp sigaralarımızı tüttürmek. anlamsız gelen anlar şimdi çok değerli.
Çocukken dedemin harby çikolatası ve toybox alıp koluma girerek beni konuşa konuşa öğretmenevinin bahçesindeki sallanan koltuklara götürmesidir net. Her haftasonu istisnasız vakit geçirirdik kitap okurdu bana.
2015 senesine kadar yapılan bütün pazar kahvaltıları. Herkes bi işin ucundan tutar ben omlet yapıyor olurdum.
Sonrasında bir şeyler oldu bütün kardeşler ayrı bataklıklara sürüklendik.
küçükken bir sürü çocuk toplanır dışarıda oynardık. bir ara közde patates yapma fikrini icat etmiştik. kumu hafif çamur kıvamına getirip bundan bir tepe yapıp içini oyar, orada ateş yakardık. tepenin ortasına da bir patates koyar, uzun süre pişmesini bekleyip yerdik. yaz günlerinin o güzel, hafif esintili akşam üstlerindeki o çocuk aldırmazlığını, o tasasız günleri ve o patatesin tadını çok özlüyorum.
Şu günlerde yaşadıklarımızın ne zaman son bulacağına dair belirsizlik huzursuzluğu ve bahar yorgunluğu ebemi mikti. Bitkisel hayattan farkım yok.
ılık bir bahar havasında rahat rahat eve yürümeyi özledim.
Meğer akşam eve geldiğimde çoğu zaman bir şey anlamadan, bilinçsizce, belki de mutlu olmadan yaptığım şey,
Ne büyük bir lütuf ve ne dev bir mutlulukmuş.