uzun zamandır tarafımdan kullanılsa da pek tat vermeyen cümle.
artık sözlerin anlamlarını yitirdiğini düşünen ben için özlemişlik hissini ifade etmenin en iyi yolu sarılmak varlığımı ruhunun içinde oldunu farkettirmektir. tarafımca üzerinde unutulmayacak bir koku bırakmak ve özlemi duyulanın kokusunu alabilme mutluluğu, bunun da sonrasında gelen huzur ve sessizlik benim için kuru bir özledimden çok sey daha ifade eder... işte özlemek.
mutluluğun doruğunda ve haliyle çok çabuk geçmiş, tadı damakta kalmış, doyulamamış, belki de kıymeti bilinmemiş günler için söylenen, içinde biraz da "keşke..." bulunduran kelime.
rüyalarda başlar önce,
unuttum sanırsın yanılırsın,
kokusu gelir burnuna, gülen gözleri,
canım der sana sessizce,
kimse duymaz sen duyarsın,
ağlarsın şarkılarda,
onu hatırlatan herşeyde,
onu yaşarsın kendince,
her aklına geldiğinde özlemeyi özlersin.
güneşe sevdalı sesin
yüzün dağlara
sen benim güneşim
içimde fırtına
zehir zıkkımsa sigara
sebebi o koskoca dağ
gökyüzü uzatmıyor elini
o papatyaları işaret ediyor
başıma tac yaptığın hani
alıyor bir çırpıda
seni yok ediyor
öyle sanıyor ya yanılıyor
parmaklıkları kesip attım
özlemleri de onunla..
ya seni söküp atabilir miyim
her doğan güneş yüzünü eskitse bile
taşı bastım ya göğsüme
o daha bir acıtıyor...
yedi harfle çok şey anlatmak. bu bir kelimeye çok ama çok hatta çok büyük anlamlar yüklemek. çok bilinmeyenli ve hiç çözümsüz bir denklem benim için. *